Marmara Üniversitesi, İTÜ, ODTÜ, Hacettepe Üniversitesi gibi üniversitelerin öğrenci kulüpleri tarafından İçişleri Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın 81 il valiliğine gönderilen “Üniversitelerde Güvenlik ve Barınma Tedbirleri” başlıklı genelgesine karşılık ortak bir açıklama yaptı.
Genelgeyle duyurulan kararların özerk, demokratik olması gereken üniversiteleri tüm alanlarıyla İçişleri Bakanlığının kontrolüne bırakarak hapishaneye çevireceğini belirten öğrenciler şu açıklamada bulundu:
“Üniversitelilerin barınma hakkı için gerçekçi hiçbir çözüm üretmeyen, öğrencileri tarikat yurtlarına mahkûm eden, KYK yurtlarının odalarında ranza sistemine geçen, verilen 850 liralık bursların/kredilerin 810 lirasını yurt ücreti adı altında gasp eden hükümetin yalnızca ‘denetimle’ ücretsiz, erişilebilir, nitelikli olması gereken barınma hakkını sağlayacağını iddia etmesi akıl karı değildir.
Biz üniversiteliler bu denetimlerin tarikatlara, çetelere yönelik olmadığını; tam aksine fahiş kira ve yurt ücretleriyle boğuşan, kalacak yer bulamadığı için eğitimine devam edemeyen bizlerin nitelikli barınma hakkı için yaptığımız eylemleri ‘provakatif’ olarak nitelendirip meşru taleplerimizin ‘güvenlik problemleri’ bahanesiyle silikleştirilmeye çalışıldığını genelgedeki yasakçı politikalarla mücadele eden öğrenciler üzerinde baskı kurarak, yıldırmak için getirildiğini biliyoruz ve bunlara karşı çıkıyoruz.
Genelgeyle öğrencileri hiperenflasyonun olduğu ekonomik kriz döneminde 850 lira ile geçinmek zorunda bırakan ve üniversitelilere hiçbir bütçe ayırmayan AKP hükümeti, üniversite yerleşkelerini hapishaneye çevirecek ‘X-Ray cihazı, kapı dedektörleri, güvenlik kamera sistemleri’ gibi israf kalemlerine bütçe yağdırıyor.
Bu genelgeyi üniversitelilere yönelik arama faaliyetlerini arttırarak, üniversiteleri karargâhmışçasına istihbarat çalışması ile kendi siyasal islamcı ideolojilerine göre dizayn etmek için baskı aracı olarak kurguladıklarının farkındayız ve bunu reddediyoruz.
Kadınlar ve LGBTİQA+’lar; her gün şiddete maruz kalırken, öldürülürken, hakları ellerinden alınırken, toplumdan izole edilirken, sömürülürken korumayan hatta koruyan hukuki mekanizmaları işlevsizleştirmeye çalışarak, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen ve faillerle iş birliği yapan gerici AKP hükümeti şimdi de bu genelgeyle yaşamları, hakları için mücadele eden kadınları ve LGBTİQA+’ları ‘terörle iltisaklı’, ‘yasa dışı’ kılıflarıyla kriminalize ederek engellemeye çalışıyor. Kadın ve LGBTİQA+ mücadelesi gerici, kuirfobik, kadın düşmanı, faşist iktidarın sonunu getirecek meşru bir mücadeledir ve bir genelgeyle engellenemez.
Biz özerk, demokratik, özgür, eşit ve kuir feminist bir üniversite için mücadele eden üniversiteliler ve üniversite toplulukları olarak sarayın bizler ve akademi üzerindeki baskı politikalarını kabul etmiyoruz, hapishane genelgesini tanımıyoruz.
Biz öğrencilerin sorunları güvenlik olmadığı gibi bu derece küçümsenecek, bağlamından koparılacak bir boyutta da değildir. Bizlerin sorunları asgari yaşam olarak nitelendirilen barınma hakkına, hayatlarımızı idame ettirecek geçim kaynaklarına erişememektir.
Bizlerin sorunları ‘güvenlik, terör’ gibi safsatalarla politik özgürlüklerimizin ve temel haklarımızın elimizden alınması, kamusal eylem ve taleplerimizin radikalleştirilmesi, sansür yasalarıyla sözde denetim adıyla yaşamın her alanında sesimizin kısılmaya çalışılması, insan haysiyetine yaraşır bir yaşam için yaptığımız meşru pratiklerin siyasi hamlelerle yok edilmek istemesidir. Kısacası bu bir güvenlik sorunu değil onurlu bir yaşam ve özgürlük sorunudur.
Bizlerle birlikte tüm toplumsal muhalefeti ve üniversite bileşenlerini bu özgürlük sorununda ses çıkarmaya çağırıyoruz!”
Ortak açıklamanın imzacı toplulukları ise şöyle:
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…