-Sera gazı salınım değerlerinde sağlanacak azalma,
-Düşük-karbonlu teknolojilerin transferi ve kullanımının yaygınlaştırılması,
-Kalkınma sürecinin desteklenmesi.
Bir başka deyişle, Temiz Enerji Fonu(CTF) yeni bir küresel iklim değişikliği anlaşması müzakere edilip yürürlüğe girinceye kadar sera gazı emisyonlarını azaltmak üzere, düşük karbonlu teknolojilerin kullanımının yaygınlaştırılması için finans sağlamaktadır. Örneğin; bu fon ile Rusya’nın yıllık karbon emisyon salımının 1.6 milyon ton azaltması umulmaktadır.
CTF yatırımından faydalanan ülkeler şunlardır: Şili, Kolombiya, Mısır, Hindistan, Endonezya, Kazakistan, Meksika, Fas, Nijerya, Filipinler, Güney Afrika, Tayland, Türkiye, Ukrayna, Vietnam, Orta Doğu ve Güney Afrika Bölgesidir. Bu ülkelerden bazıları fonu alarak şunları hedeflemiştir: Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesi, 750 milyon dolar ile Cezayir, Mısır, Ürdün, Fas ve Tunus enerji sektöründe karbon emisyon salımını yılda yaklaşık 1,7 milyon ton azaltarak, güneş enerjisi üretim kapasitesini 1 GW arttırmayı hedeflemiştir. Fas 125 milyon dolar ile kendi rüzgar enerjisini 2GW’a yükseltmeyi hedeflemiştir.
İlk müzakerede Türkiye 2009 yılında 250 milyon dolar alarak Temiz Enerji Fonundan faydalanmaya başlamıştır. Buna göre Türkiye’nin CTF fonundan enerji sektöründe yapılacak yatırımlar için yararlanması ve enerji verimliliği ile yenilenebilir enerji projeleri üzerinde yoğunlaşması beklenirken, Türkiye 27 Kasım 2012’de Katar’da Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda geçen yılda olduğu gibi bu yıl da Fosil birinciliği ödülünü almış bulunmaktadır. Bu fondan yararlanmanın amacı yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmek ve kullanmak iken, Türkiye fosil bir yakıt olan kömür yatırımlarında Dünya’da dördüncü sırada yer almaya devam ediyor ve Kyoto Protokol’ünün belirlemiş olduğu birinci taahhüt döneminde QUELRO (emisyon sınırlaması ve azaltma yükümlülükleri)’yu yerine getirmemiş olmasına rağmen, Türkiye iklim müzakerelerinde daha fazla fon istemektedir. İkinci müzakerede 140 milyon dolar talep etmektedir.
Kyoto Protokolüne göre ülkeler 2008 ile 2012 yılları arasında salımlarını 1990 yılına göre %5.2 düşürmekle yükümlüdürler. 2012 yılına kadar bu hedefi tutturamayan ülkeler %30 oranında azaltmaya gitmesi gerekecektir. Birleşmiş Milletler’e sunulan Sera Gazı Envanteri Raporları’na göre Türkiye’nin sera gazı emisyonu oranı, 1990 ile 2005 yılları arasında %83,6 oranında artmıştır ve artmaya da devam etmektedir. Bu hızlı artış oranı, kalkınma hamlesi yapan Türkiye’nin Protokolde 2012 sonrası için öngörülecek yükümlülükleri karşılayamaması, bunun sonucunda da ağır yaptırımlara maruz kalması riskini taşımaktadır.
Bunlar olup biterken Türkiye’nin fon talebinde bulunmasının yanlış olduğu çok açık bir gerçektir. Fon alan ülkelerin yenilenebilir enerji kaynaklarından olan güneş, rüzgar, hidrolik, jeotermal, biyokütle, biyogaz gibi kaynakları kullanıp onları geliştirme yoluna gitmesi gereklidir. Türkiye ilk müzakere de aldığı fonu tam anlamıyla yerine getirmediği gibi, diğer enerji kaynaklarına göre iki kat fazla karbon salımına neden olan kömürün kullanıldığı termik santrallerin sayısını arttırmaya yönelik çalışmalarına devam etmektedir. Bu gidişle gelecek yıllarda da Fosil Birinciliği ödülüne layık görülecektir.
Zeynep Pelin Çeber
Boğaziçi Üniversitesi
İklim Değişikliği Çalışma Grubu
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…