Türkiye’de kadının iş hayatındaki varlığı ve çalışma hayatına katılımı sancılı işliyor. ‘Kadın mesleği’ diye lanse edilen meslekler kadınları karar mekanizmalarının dışında bırakıyor. Yağmur Öztürk’ün Birgün’de çıkan haberine göre üniversitelerde çok sayıda kadın akademisyen olmasına karşın, üniversitelerin yönetim kadrolarında kadınlar yeterince yer almıyor.
Rektör atamaları sürerken devlet üniversitesi rektörleri içerisinde yalnızca 3 kadın rektör bulunuyor. Bunlar; İzmir Demokrasi Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Yalova Üniversitesi.
Üniversitelerde kadın akademisyen oranları:
-Yüzde 38 Doçentler
-Yüzde 42 Doktor öğretim görevlileri
-Yüzde 50,41 Araştırma görevlileri
Profesörlerin yüzde 31’i kadınken, sekiz üniversitede hiç kadın profesör bulunmuyor. Bu üniversiteler; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Bayburt Üniversitesi, Bingöl Üniversitesi, Hakkâri Üniversitesi, Iğdır Üniversitesi, Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Siirt Üniversitesi, Şırnak Üniversitesi.
Üniversitelerin yönetim kadrosundaki kadın oranları ise şu şekilde; rektör yardımcılarının yüzde 11’i, dekanların yüzde 16’sı, dekan yardımcılarının yüzde 29’u, bölüm başkanlarının yüzde 29’u.
Dokuz üniversitenin hiçbir fakültesinde kadın dekan yok. Bu üniversiteler; Bayburt Üniversitesi, Iğdır Üniversitesi, Celal Bayar Üniversitesi, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, Dumlupınar Üniversitesi, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Karabük Üniversitesi, Kastamonu Üniversitesi, Hakkâri Üniversitesi.
Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan verileri BirGün’e değerlendirdi. 24 Haziran seçimlerinde de az sayıda kadın milletvekili olduğunu ve kadın temsiliyetinin düşüklüğünü hatırlatan Eğitim Sen Genel Başkanı, “Türkiye’de kurulan yeni rejimin gerici, piyasacı, cinsiyetçi temel karakterinin net fotoğrafını ortaya çıkarmıştır” dedi.
Aydoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi akademide de cinsiyetçi politikalar yeni rejimin ihtiyaçları doğrultusunda hayata geçiriliyor. Kadını yok sayan politikalara inat kadınlar toplumsal yaşamda ve akademide var olma mücadelesi vermeye devam ediyor.”
Kadınların akademide güçlü bir karşılığı olduğunun, fakat yönetim organlarında temsil edilmediklerinin altını çizen Aydoğan, “Kadınların akademide var olan temsiliyeti de kadın mücadelesinin sonucudur ve ülkenin her yerinde kadınlar son 16 yıl içerisinde de görüldüğü gibi sokakları, meydanları, kampüsleri, sahneleri, akademiyi terk etmemekte son derece kararlıdır” şeklinde konuştu.
(Birgün)
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…