Yuvam Dünya Derneği, Konda Araştırma ve Danışmanlık desteğiyle hazırladığı “Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı” araştırmasının sonuçlarını duyurdu.
Araştırmada iklim değişikliğiyle mücadele konusunda toplumun halihazırdaki durumu; farkındalık, kırılganlık ve sorumluluk olmak üzere üç ana başlık altında 10 farklı soru soruyla incelendi.
Rapora göre, her üç kişiden ikisi iklim değişikliğinden dolayı meydana gelebilecek bir olay veya durumda başkalarına kıyasla daha fazla zorlanacağını belirtiyor ve daha kırılgan hissediyor.
Araştırmada cinsiyetlere göre bakıldığında kadınların erkeklere göre daha kırılgan olduğu görülüyor. Kadınların yüzde 23’ü iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlayabileceğini söylerken, erkeklerde bu oran yüzde 38.
Toplumun yüzde 72’si iklim değişikliğinin olası etkilerinin başında gelen gıdaya erişimde zorlanmaktan endişe ediyor. Araştırmanın bir diğer çarpıcı sonucu da halkın en çok sağlık problemleri ve susuzluk yaşamaktan korkması.
Önümüzdeki iki yılda başlarına gelebilmesi en olası iki olay seçmeleri istediğinde, toplumun en tedirgin olduğu olay olarak yüzde 54 ile sağlık problemi yaşamak geliyor ve bunu yüzde 38 oranıyla susuzluk çekmek takip ediyor.
Araştırmaya göre toplum iklim değişikliğiyle mücadele konusunda yüzde 82 oranıyla en fazla devleti sorumlu görüyor. Devleti ise yüzde 67 oranıyla vatandaş takip ediyor. Özel sektör ise diğer ikisinin oldukça gerisinde kalıyor ve yüzde 20 ile ancak her 5 kişiden biri öncelikli olarak özel sektörü sorumlu görüyor.
Gruplandırılmış olarak sorulduğunda ise devlet-vatandaş ikilisi yüzde 55 oy oranıyla ilk tercih oluyor. Bunu yüzde 14 oy alan devlet-özel sektör ikilisi takip ediyor.
İklim Değişikliği Algısı Araştırması’nda, İklim değişikliğiyle mücadele yollarına bakıldığında; enerji tasarrufu, sade yaşam sürme, geri dönüşüm ve tek kullanımlık ürünlerinden kaçınmanın oldukça yaygın davranışlar olduğu görülürken, çevreye duyarlı markaların ürünleri tercih etmek o kadar yaygın olamayan ama desteklenen bir davranış olarak karşımıza çıkıyor.
Buna karşılık şahsi araçtan kaçınıp toplu taşımayı tercih etmenin toplumun önemli kısmını yanaşmayacağı bir davranış olduğu dikkat çekiyor.
Araştırmada kişilerin bireysel olarak iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik aldığı önlemler yüzde 83 oranında evde veya işyerinde enerji tüketimini azaltmak yönünde öne çıkarken, bu oranı yüzde 45 ile çevreye duyarlı markaların ürünlerini tercih etmek takip ediyor.
Saha çalışmaları 10-11 Nisan 2021 tarihlerinde gerçekleştirilen Yuvam Dünya Derneği İklim Araştırması, Türkiye’de 74 ilin merkez dahil 372 ilçesinde 15 yaş üstü yetişkin nüfusu temsil eden 3022 kişiyle yapılan görüşmelerle ele alındı.
Araştırma kapsamında görüşüne yer verilen kişilerin yüzde 4’ü 15-17 yaş aralığında iken, 18 yaş üstü nüfusu eşit olarak üç kümeye ayırınca yüzde 32’si 18-32, yüzde 32’si 33-48 yaş aralığında, yüzde 32’si ise 49 yaş ve üzerinde.
Konda Araştırma ve Danışmanlık ile birlikte gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları basın lansman toplantısı ile duyuruldu.
Toplantıya Effect BCW Ajans Başkanı ve Yuvam Dünya Yönetim Kurulu Üyesi Gonca Karakaş’ın moderatörlüğünde, Yuvam Dünya Derneği Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Levent Kurnaz, KONDA Araştırma ve Danışmanlık Genel Müdürü Bekir Ağırdır ve Yuvam Dünya Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kıvılcım Pınar Kocabıyık katıldı.
KONDA Araştırma ve Danışmanlık’ın Genel Müdürü Bekir Ağırdır, “Pandemi hepimizi eve kapatırken aynı zamanda Türkiye’yle birlikte bütün dünyada da yangın alarmı aynı anda çalmış oldu. İklim değişikliği konusu da pandemi vesilesiyle bütün insanlığın ve dünyada yeniden zihni seferberlik üretme gereği doğurdu” dedi.
Araştırmanın temel bulgularına değinen Ağırdır, “Türkiye’nin 60 milyon yetişkin nüfusunu temsil eden 15 yaş üstü örneklemle, özellikle farkındalık konusuna dikkat çekecek sonuçlara vardık. Türkiye’deki insanların iklim değişikliğini kavramak ya da böyle bir problematiğin varlığından haberdar olmak konusunda temel sorunu olmadığını bu araştırmaya dayanarak söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Ağırdır, konuşmasının devamında “İklim değişikliğinin hangi olayları tetiklediğini sorguladığımızda, yüzde61’i olağandışı mevsim olaylarının çoğalmasına, yüzde59’u hava kirliliğine, yüzde 57’si ise suya erişimin zorlaşmasına dikkat çekiyor. Bu araştırmaya dayanarak benim gördüğüm sonuçlar Türkiye iklim değişikliğini de, kuraklığı da, çevre problemlerini de birebir yaşayarak, deneyimleyerek yaşayan bir coğrafya. Toplum da aynı şekilde bu bilinçte ve farkındalığa sahip. Ancak toplumumuz iklim değişikliğiyle mücadele konusunda yeni bir hikaye ve bir seferberlik bekliyor. Bu anlamda herhangi bir çalışma yapıldığında da toplumumuzun davranışlarını buna uyum sağlamak anlamında çok hevesli olduklarını görüyoruz” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz da “Yıllardır değişmeyen ve Türkiye’nin neresine gidersek gidelim konuştuğumuz konulardan biri iklim değişikliği. Sadece iklim değişikliğine sebepleri konusunda ayrışıyoruz” yorumunu yaptı.
Yuvam Dünya Derneği İklim Araştırması’nın sonuçlarında kendisini en çok etkileyen konunun insanların bir seferberlik oluşturulduğunda harekete geçmeye ve üzerlerine düşen görevleri yapmaya hazır olması olduğunu belirten Kurnaz, “Yolumuz zor ve uzun. İklim değişikliğinin etkilerine karşı uyum sağlama konusuna önem vermeliyiz. Kendi problemlerimize yerelde çözümler oluşturmak durumundayız. Bu anlamda benim görüşüm sırt sırta durmayı ve kendi aramızda bir seferberlik yaratarak bu felaketlere karşı koyabilmemiz yönünde” dedi.
Yuvam Dünya Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kıvılcım Pınar Kocabıyık, “Çözümün bir parçası olmak adına atacağımız adımları oluşturacak yol haritalarına katkı sağlaması adına Yuvam Dünya Derneği olarak Konda Araştırma ve Danışmanlık ile birlikte ülkemizdeki iklim değişikliği algısı araştırmasına imza attık. Derneğimizin bu ilk kapsamlı araştırmasını Nisan 2021 döneminde gerçekleştirdik. Ortaya çıkan tablo bizi düşündürdüğü kadar, bazı fırsat pencerelerini de araladığı için yüreklendirdi” dedi. Kocabıyık konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Uzun yıllardır varlık amacını iklim kriziyle mücadele olarak ortaya koyan kurum ve bireylerin çabaları büyük oranda bu mesele için farkındalık yaratmaya odaklamışken bu araştırma son derece net bir şekilde aslında toplumsal olarak kritik eşiği geçtiğimizi ve temelde iklim krizinin var olup olmadığına dair toplumun da aklında herhangi bir soru işareti kalmadığını gözler önüne seriyor. Araştırmaya göre, her 3 kişiden 2’si iklim krizinden dolayı meydana gelebilecek herhangi bir olay veya durumdan dolayı başkalarına karşı kırılgan hissediyor.İmkanlar azaldıkça , çaresizlik hissi artıyor. İklim krizi sosyal adaletsizlikleri de ortaya koyuyor. Karşımızdaki kriz çok büyük ve bu krizi de dünyadaki 8 milyar insanın yol haritası ve tercihleri belirleyecek. Bu araştırma bize neslimizin hikayesini değiştirebileceğimize ve bunun için toplumsal dönüşümün zemininin oluşmakta olduğuna, yuvamız dünyamızı iklim krizinin etkilerine karşı güçlendirmeye yönelik büyük bir umut verdi.”
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…