Türkiye, her yıl olduğu gibi, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sekreteryası’na ulusal emisyon envanter raporunu sundu.
Bu raporlar, her sene iki yıl öncesinin datasını içeriyor. Yani 2013 yılında sunulan rapor bize 2011 yılındaki emisyonumuz hakkında bilgi veriyor. (Küresel düzeyde de böyle sunuluyor raporlar)
Raporda iki tür emisyon datası var: LULUCF’li veriler ve LULUCF’siz veriler.
LULUCF (land use, land use change forestry); arazi kullanımı, arazi kullanımı ve orman alanlarındaki değişiklik demek.
Yani, verilerden biri ülkenin emisyonunu gösterirken diğeri, ülkedeki ormanlık alanlardaki karbon yutaklarının ne kadar karbon yuttuğunu ve net emisyonun ne olduğunu gösteriyor.
Verilerden özet aşağıda:
2011 yılı LULUCFsiz emisyonumuz: 422.415,82 Gigagram (1000 ton = 1 Gg)[1]
2011 yılı LULUCFli emisyonumuz: 378.775,57 Gigagram (1000 ton = 1 Gg)[4]
Yani; o kadar senaryoya, her türlü tartışmaya rağmen, artan kuraklıklara, sellere rağmen, bir yandan giderek düzensizleşen günlük sıcaklıklara rağmen, halen emisyomuzu arttırmaya devam ediyoruz.
Yapımı devam eden, planlanan termik santralleri de gözümüzün önüne getirdiğimizde, Türkiye’nin daha uzun yıllar boyunca, emisyon rekoru kırmaya devam edeceğini varsayabiliriz.
Yıllık kişi başı emisyon artışını ile üç çoçuk politikalarını da hatırlayınca, kesin bu alanda “kalkınmaya” devam edeceğiz.
Vay halimize;
[1] http://unfccc.int/national_reports/annex_i_ghg_inventories/national_inventories_submissions/items/7383.php
[2] TÜİK
[3] TÜİK