Tüm Gıda İthalatçıları Derneği (TÜGİDER)’in Biyogüvenlik Kurulu’na yaptığı başvuruyla GDO’lu 3 soya türünün gıda amaçlı ithalatının iznini istemesinin
Fikir Sahibi Damaklar’dan (FSD) bugün yapılan açıklamaya göre TÜGİDER üyesi şirket yetkililerine yönelik olan kampanyanın ilk sonucu olarak bir üye şirket 11 Şubat 2012 tarihinde TÜGİDER’den istifa etti. Açıklamada “…her derneğin, her kurumun, her oluşumun içerisinde en az bir kişinin vicdanının sesini duyabileceğine inanan, insanın zaaflarıyla limitli ancak vicdanıyla yükselen bir varlık olmasından ilham alan bir hareketiz.” diyerek kurumların yönetici ve sahiplerinin vicdanına seslendiklerinin altını çizen FSD, 15 Şubat 2012 günü ise yine TÜGİDER üyesi şirketler tarafından, bu defa “farklı” bir soru nedeniyle arandıklarını belirtti.
Arayan şirket yetkililerinin iddiasına göre “TÜGİDER yönetiminden üye şirketlere gönderilen bilgi notunda Avrupa Slow Food (Yavaş Gıda) hareketinin gıdada binde 9 oranına kadar GDO bulaşanına itiraz etmediği” söylendi. Şirket yetkilileri de bu bilginin doğruluğunu kontrol etmek için Slow Food hareketiyle iletişime geçmişlerdi. FSD tüm ısrarlarına rağmen, TÜGİDER’in dağıttığı bilgi notuna ulaşamadı.
“Slow Food gerek Türkiye’de, gerek Avrupa’da ve gerekse de tüm dünyada GDO’ya 1 değil, 10 nedenden ötürü açık ve net olarak karşıdır.” diyerek GDO karştı duruşlarının evrensel ve koşulsuz yapısını açıkça ortaya koyan FSD, Türkiye’ye GDO girişi sürecinde yaptıklarını da sırayla anlattı. Buna göre FSD, ilk GDO yönetmeliğinin yayınlandığı 2009 yılından bu yana “GDO’ların yönetilmesini değil yasaklanmasını istiyoruz”, “Yemiyorsak sebebi var” ve “Etiket Hafiyeleri” kampanyaları ile duruşunu kamuoyu ile paylaştı.
Türkiye’nin bir tarım politikası eksiği olduğunu belirterek bunu çözmek için verilmesi fevkalade zorlu sınavlar olduğunu belirten FSD, GDO’lu yem konusunda da durumun, bu sınavı vermek adına yatırım yapmak ya da dışarıya bağımlı, GDO’lu yem seçmek arasında olduğunun altını çizdi. Hükümetin tercihini an itibariyle “malesef” ikincisinden yana kullandığını eleştiren FSD, Türkiye’nin marka değeri gıdasının “paketli sanayii mamulü gıda” değil, “atalık tohumları, yerel lezzetleri ve kültürel mirası üretimleri” olduğunu belirtiyor.
Açıklamasını “Yasa gereği, Türkiye’de, binde 1 oranında dahi GDO bulaşıklığına rastlanmış ürün, GDO’ludur diye damgalanmak durumundadır. Yani bir ürün ya GDO’ludur, ya da değildir. Ara sınırlar, muğlaklıklar söz konusu değildir ve bu tüketici için fevkalade önemli bir garantidir” bitiren Fikir Sahibi Damaklar, açıklamanın sonunda çeşitli il ve bölgelerdeki iletişim bilgilerini paylaştı. Bu bilgiler ve açıklamanın tamamına bu adresten ulaşabilirsiniz.
TÜGİDER’in web sitesine an itibariyle girilemiyor. Bundan bir süre önce de TÜGİDER üyesi şirketlerin listesi siteden kaldırılmıştı.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…