Elektrik üretiminin kömür yerine temiz kaynaklarla ikame edilmesini hızlandırmak amacıyla kurulan düşünce kuruluşu Ember tarafından yapılan küresel ölçekli bir araştırmaya göre, 2020 yılında elektrik üretiminde kömür payında rekor bir düşüş yaşandı.
Bu düşüşün, salgının dünya genelindeki elektrik talebindeki artışı durdurmasının yanında, rüzgar ve güneşteki artışın kömürün yerini almasıyla gerçekleştiği kaydedildi.
Fakat, bunun yanında 2015 yılından beri artan elektrik talebi temiz elektrik üretiminde yaşanan büyümeyi geride bıraktı ve fosil yakıt kullanımında artışa yol açtı. Böylece, küresel ölçekte enerji sektörünün emisyonları 2020 yılında Paris Anlaşması’nın imzalandığı 2015’e göre daha yüksekti.
Ember’in küresel lideri Dave Jones, büyük ölçekli bir dönüşümün henüz gerçekleşmediğini kaydetti:
Elektrik talebindeki artış eğiliminin yeniden hayata geçmesi durumunda, elektrik üretiminde kömürün payının düşmesini sağlamak için dünyanın daha fazla rüzgâr ve güneş enerjisine ihtiyacı olacak. 2021’de Çin, Hindistan ve ABD’de kömür kullanımının şimdiden artmasıyla birlikte, büyük ölçekli bir dönüşümün henüz gerçekleşmediği açıkça görülüyor.”
Raporda, günümüzde küresel ölçekte üretilen elektriğin yaklaşık onda birinin güneş ve rüzgardan üretildiği belirtildi:
Rüzgar ve güneş, salgına rağmen 2020’de %15 (+314 TWh) artarak dirençli bir büyüme gösterdi. Bu artış, İngiltere’nin tüm yıl ürettiği elektrik miktarından daha fazla. Günümüzde küresel ölçekte üretilen elektriğin yaklaşık onda biri güneş ve rüzgârdan üretiliyor; bu durum aralarında Hindistan (%9), Çin (%9,5), Japonya (%10), Brezilya (%11), ABD (%12) ve Türkiye’nin (%12) de yer aldığı G20 ülkelerinde de kendini gösteriyor. Avrupa, rüzgar ve güneşin nasıl hızla inşa edilebileceğine ve elektrik sistemine entegre edilebileceğine dair güven vererek dünyaya öncülük ediyor. Rüzgar ve güneş enerjisinin payı Almanya’da %33’e ve İngiltere’de %29’a ulaşıyor.
Rüzgar ve güneş enerjisindeki büyüme, kömür enerjisini yüzde 4’lük (-346 TWh) rekor düşüşüne yol açıyor. Bununla birlikte, Uluslararası Enerji Ajansı tarafından ortaya konulan modeller, dünyanın 2050 yılına kadar net sıfır emisyon saldığı hedef kapsamında, kömürden elektrik üretiminin her yıl yüzde 14 düşmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Elektrik talebindeki artışın yeniden hayata geçtiği durumda, kömürdeki düşüşün devamlılığı rüzgar ve güneş enerjisinde önemli ölçüde hızlanmayı gerektiriyor.”
Ancak, Çin elektrik üretiminde önemli artış gösteren tek G20 ülkesi oldu. Çin’i kömür üretiminde takip eden dört ülke Hindistan (-%5), Amerika Birleşik Devletleri (-%20), Japonya (-%1) ve Güney Kore (-%13) ise 2020 yılında kömürün payında düşüş yaşadı.
Çin, şu anda kömürden elektrik üretiminin yarısından fazlasından (yüzde 53) sorumlu durumda.
Tüm bunlar olurken, salgının gerçekleştiği yıl elektrik sektöründen kaynaklanan emisyonlar, Paris Anlaşması‘nın imzalandığı 2015’e kıyasla halen yaklaşık yüzde 2 daha yüksek.
2015’ten bu yana ise elektrik talebi yüzde 11 arttı. Ancak bu artış, temiz elektrik üretimindeki artışı geride bıraktı. Sonuç olarak, doğal gazdan üretilen elektrik yüzde 11 artış gösterdi ve kömür üretimindeki düşüş yüzde 0,8 ile sınırlı kaldı.
Ember’in kıdemli analisti Dr. Muyi Yang, yaşananları şöyle değerlendirdi:
Bazı ilerlemelere rağmen Çin, halen kömür üretimindeki artışı sınırlandırmakta zorlanıyor. Hızla artan elektrik talebi, kömür kullanımını ve emisyonları artırıyor. Talep artışının daha sürdürülebilir şekilde gerçekleşmesi, Çin’deki kömür santrallerinin özellikle de en verimsiz santralleri aşamalı olarak kapatmasını sağlamanın yanı sıra, ülkenin iklim hedeflerine ulaşması adına birçok fırsat sunuyor.”
Raporda, Türkiye için önemli bulgular da yer aldı. Raporda yer alan bilgiler ise şöyle:
Raporun yazarlarından Kıdemli Enerji Analisti Sarah Brown, Türkiye’nin kömürden elektrik üretiminin iki yıl boyunca bir miktar düşse de kömür riskinin son bulmadığını kaydetti:
Kömürden elektrik üretimi, üst üste iki yıl boyunca bir miktar düşüş göstermiş olsa da Türkiye’nin kömür riski son bulmuş değil. Rüzgar ve güneş enerjisi üretimindeki artış umut vadediyor.
Fakat bu artış yalnızca elektrik talebindeki sınırlı artışı karşılamaya yetecek düzeyde oldu. Türkiye’yi önümüzdeki on yıllık süre içinde, özellikle elektrik talebi arttıkça, kömürden üretimi düşürmek gibi önemli bir görev beklemektedir.”
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…