Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Arıklı Köyü yakınlarında geçen haftalarda Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından toryum ve uranyum sondaj çalışmalarının başlatıldığının duyulmasının ardından köylüler toprakları için mücadeleye başladı.
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıklarını Koruma Derneği ve Arıklı Dayanışması üyeleri, köydeki vatandaşlarla birlikte dün söz konusu sondaj çalışmaları için herhangi bir Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu bulunmadığını vurgulayarak Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Sondaj çalışması yapılan alanda açıklama yapmak isteyen köylüler jandarma tarafından engellenerek alana alınmadı.
MTA, Çevre, Çanakkale Valiliği İl Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü ve Ayvacık Kaymakamlığı hakkında yapılan suç duyurusunda 1970 ve 1980’li yıllarda yapılan aramalara ve akabinde gerçekleşen kanser kaynaklı ölümlere de şöyle değinildi:
“1980’de yine MTA köyün girişinde 1800 m. derinliğinde 2 sondaj çukuru açmış, sondajda Arıklı Köyü’nden insanlar çalıştırılmıştır. O sondajda çalışan herkes kanserden öldüğü gibi, sondaj bittikten sonra üzeri betonlanıp, alan tel örgü ile çevrilmiş olmasına rağmen, güvenlik sebebiyle alanda görevlendirilen bekçiler de kanser nedeni ile ölmüşlerdir. Bu husus basına da geniş ölçüde yansımıştır. “
Ayvacık Kaymakamlığı’na da dilekçelerin verilmesinin akabinde dernek tarafından yapılan açıklamada Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı EÇED duyuru sisteminde söz konusu sondaj ile ilgili olarak herhangi bir ÇED kararı görülmediği belirtilerek “Oysa oldukça tehlikeli bir maden olan uranyum arama sondajında mutlaka Çevre Etki Değerlendirmesi yapılmalıdır” denildi.
MTA ve çeşitli bilim insanları tarafından yayınlanan raporlarda daha önce Arıklı Köyü’nde 1970’li ve 1980’li yıllarda uranyum arandığı ve kuyuların sonra kapatıldığı belirtiliyor.
Çok sayıda bilimsel raporda 2000’li yıllarda bölgede yapılan ölçümlerde hem çeşitli kayaçlarda hem de eski sondaj alanlarında yüksek oranlarda radyasyon saptandığına yer verildiğinin belirtildiği açıklamada şu ifadeler kullanılıyor:
“Sağlık Bakanlığı tarafından da bölgedeki köylerde ölçümler yapıldığı, evlerdeki ölçümlerin sınır değerler altında olduğu ancak evlerin zaman zaman havalandırılması gerektiğinin halka söylendiği belirtilmektedir. Ancak ne yazık ki yörede yaşayan halka, bizlere bu bilgiler anlatılmamaktadır.”
Eski sondaj alanlarında radyasyon tehdidi olduğunun belirtildiği açıklamada “Henüz bu bölgelerde herhangi bir iyileştirme, rehabilitasyon yapılmamış iken, ÇED Raporu alınmadan yeni sondajlara başlanmasını kabul etmiyoruz. Bu sondajlar köyümüze, bölgemize, burada yaşayan bizlere, hayvanlara, su kaynaklarımıza, havamıza, toprağımıza zarar verecektir” denildi ve şunlar aktarıldı:
“Manisa’nın Köprübaşı ilçesinde, Söke’nin Kısır Köyü’nde uranyum arama ve işletmesi yapılan yerlerde yüksek radyasyon değerleri ölçüldüğünü ve yöre halkının kansere yakalandığını duyuyoruz. Çok endişeliyiz. Kanser olmak, ölmek istemiyoruz. Topraklarımızda sağlıklı yaşamak ve çocuklarımıza temiz toprak, hava ve su bırakmak istiyoruz.”
Yurttaşların talepleri ise şöyle:
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…