Kategoriler: Dış Köşe

Konserlerde herkes öne – Alper Bahçekapılı

Riot Grrrl akımı bundan yaklaşık 20 sene önce erkek egemen rock dünyasına bir tepki olarak doğmuştu. Kadınlardan oluşan punk-rock grupların Washington’da başlattığı bu akımın öncüleri arasında Bikini Kill, Bratmobile, Slatter-Kinney gibi isimler vardı. Dönemin bu feminist anlayışı, kadınların tarih boyunca çözülemeyen, kemikleşmiş sorunlarını dile getirmek için müziği araç edinmişti. Tabii ki, gücünü insanlara verdiği değer üstünden alan birçok akım gibi dertleri sadece ‘kadınlar’ da değildi. Cinsiyet kavramıyla ilgilendikleri kadar ırkçılıkla da, sınıf ayrımıyla da ilgileniyorlardı. Ezilenin, hor görülenin öfkeli sesiydi Riot Grrrl. Müzikle alakalı en temel taleplerinden biri de; müziğe erkeklerle eşit erişim hakkına sahip olmaktı. Konserlerinde “Girls To The Front” (kızlar öne) çağırısını yapıp, sahne önünde kızlara özel bir alan oluşturuyorlardı. Bir ‘rock’ konserinde, kızların iri kıyım oğlanlar tarafından ezilmeden, müzik dinleyebilecekleri bir ortam sağlıyordu. Ki bu sert pozitif ayrımcılığa rağmen, arada bir bariyer var mıydı? Yoktu. Konser alanı üçe, beşe bölünüyor muydu? Hayır. Acaba Bikini Kill üyeleri bizim memlekette ‘kural’ olarak uygulanan, konser alanını üçe, beşe bölme hadisesini görse ne yaparlardı?

Ben size söyleyeyim, ‘barikatların’ yıkılması için sahneden çağrı yaparlardı. Kızlı, erkekli herkesi ön tarafa davet ederlerdi. Özellikle son yıllarda barikat kurma/yıkma konusunda deneyim kazanan yeni gençlik de, muhtemelen o engellerin üstesinden gelirdi. Eski First Lady Hayrrünnisa Gül gibi “intifada” başlatmaya çalışmıyorum elbette. Ancak bu durumun üzerine gerçekten konuşmak ve düşünmek gerekiyor. Rock konserlerindeki kadın erkek eşitliği bizde sağlandı. En önde kızı da görürsünüz, erkeği de. Dolayısıyla iş Riot Grrrl dönemindekinden biraz daha farklı. Ancak bu sefer de başka türlü bir sınıf ayrımıyla karşı karşıyayız. İnsanları en kolay bütünleştiren şeylerden biri olan müzikte dahi, birilerinin para kazanma yöntemi yüzünden ciddi bir ayrımcılığa maruz kalıyoruz. Üstelik bunu Türkiye’de olduğu kadar yoğun bir şekilde, başka hiçbir batılı ülke de uygulamıyor. Yani birileri size “Ama orada da VIP var” derse yemeyin. Bazı yerlerde var elbette ama vasfı da, konserdeki ‘normal’ (bu da nasıl bir ayrımsa) seyirciye etkisi de farklı. Bizde artık neredeyse istisnasız her yabancı rock/pop konserinde uygulanıyor bu sistem. Biletler periyodik tabloya göre düzenleniyor. Yok efendim gümüş, altın, bor bilet. Oldu.

Geçtiğimiz hafta Portishead’in altında sahne alan Savages’ın vokalisti Jehnny Beth, tam da bununla alakalı bir yazı yazmış. Üyelerinin tamamı, tıpkı Riott Grrrl gruplarında olduğu gibi kadınlardan oluşan Savages’ın vokalisti. Müzikle bağdaşmayan kapitalist bir sistemin konserlerde uygulandığını anlatmış. Malum konserde Portishead’den Geoff Barrow’un tüm gün boyunca bariyerleri kaldırmak için savaş verdiğini yazmış. Yazısını da kibar haliyle, “Konser mekanındaki ortalama bir yer için, adi heriflerin sizden daha fazla para almasına izin vermeyin” diyerek bitirmiş. Bu sene, İstanbul’daki bir başka festivalde sahne alan Kaiser Chiefs’in vokalisti de aynı ayrımcılığa farklı bir tepki göstererek, konserde arkadaki seyircilerin yanına gitmişti. Benzer örnekler var. Hoş olmuyor işte. Güzel değil.

Organizasyon şirketlerindeki, birçoğu da arkadaşım olan ve bu yazı için bana kızması muhtemel sevgili insanlar bu durumu maliyetlere, başka mecburiyetlere bağlayacaklardır. Hatta çok büyük konserlerde güvenlik, kolay tahliye gibi gerekçeler de sayabilirler belki. Ama, öyle mi gerçekten? Yoksa bütün hikaye biraz daha fazla para kazanmak mı? Tamam, kazanın. Ama bu yöntem dışında bir şey bulsanız daha iyi olmaz mı? Peki, tüm seyirciler birleşip ön taraftaki alandan tek bir bilet dahi satın almasa ne olacak? Sahne önü boş kalamayacağı için o ön taraf mecburen arkadakilere açılmayacak mı? Denesek mi acaba? Müziği gerçekten seviyorsanız, müziği seven insanları da sevin lütfen. Hayır işi iyi yapın demiyorum ama bu boyutta bir ayrımcılıktan da vazgeçin artık. Lütfen. Bariyer ne yahu? Direnişte miyiz?

Bu yazı ilk olarak birgun.net/ de yayınlanmıştır

 

 

Alper Bahçekapılı

Paylaş
Yazar:
Konuk Yazar