Fukuşima Daiichi Nükleer Santrali‘nin radyoaktif maddeler içeren bir milyon tondan fazla atık suyunun okyanusa boşaltılıp boşaltılmayacağı konusunda nihai karar verildi.
Japonya Başbakanı Suga Yoşihide, kabinesiyle yaptığı toplantının ardından 10 yıldır biriktirilen atık suyun denize boşaltılacağını söyledi.
Fukuşima Dai-ichi Nükleer Santrali’nin devreden çıkarılması ile bu atık suyun denize boşaltılması arasındaki bağlantıya değinen Suga, “Tesisinin devreden çıkarılması halinde de devam edilen soğutma işlemi nedeniyle biriktirilen suyun bertaraf edilmesi kaçınılmaz bir mesele. Hasarı önlemek için geniş ölçüde ve sağlam adımlarla güvenlik standartları sağlanarak plan uygulanacaktır” dedi.
Nükleer santralde devasa miktardaki radyoaktif su 2011 yılında meydana gelen deprem ve tsunaminin neden olduğu tam erimeler neticesinde üç reaktörde soğutma işlemine devam edildiği için biriktiriliyor.
Santralin işletmecisi TEPCO şirketi, 2022 yazına kadar santralde atık suların depolandığı tankların tamamen dolacağını açıklamıştı. Santralde günde 170 ton atık su oluşuyor.
NY Times’ın aktardığına göre şu anda tesis sahasında 1.000’den fazla tankta depolanan yaklaşık 1.25 milyon ton atık su bulunuyor. Bu suyun tümünün boşaltılmasının ise on yıllar alması bekleniyor.
Suyun denize boşaltılmasına karar verdiklerini açıklayan Suga, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ve diğer üçüncü taraf kuruluşların, planın şeffaflıkla yürütüldüğünün gözlemlenmesi için sürece dahil olacağını belirtti.
Suga, “6 yıldan fazladır uzmanların incelemesi sonucunda, suyun okyanusa bırakılması planının gerçekçi olduğuna karar verildi ve bu şekilde politika oluşturuldu. Bu değerlendirme aynı zamanda UAEA’nın bilimsel ilkelerine dayanıyor” diye konuştu.
UAEA ise Japonya’nın duyurusunu memnuniyetle karşıladığını ve teknik destek sunacağını söyledi. Ajans tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
Japonya hükümetinin bugün aldığı karar, Fukushima Daiichi nükleer santralinin devreden çıkarılmasında devam eden ilerlemenin önünü açmaya yardımcı olacak bir kilometre taşıdır”.
Euronews’in haberine göre bölge sakinleri, balıkçılık sektöründen isimler ve çevre dernekleri, atık suyun okyanusa karışmasıyla oluşabilecek kirliliğe dikkat çekerek hükümetin kararını kınadı.
Hükümetin kararını açıklamasının ardından Tokyo’da Başbakanlık Ofisi önünde toplanan bir kalabalık, attıkları sloganlarla atık suyla ilgili planları protesto etti.
Japonya’da olduğu kadar Güney Kore’de de atık suyun denize boşaltılmasına karşı çıkanlar sık sık eylem düzenliyor.
Daha önceki haberlerimizde radyoaktif suyun denize boşaltılması teşebbüsünü “eko-kırım” şeklinde değerlendirmiş olan nukleersiz.org Koordinatörü Pınar Demircan da Yeşil Gazete’ye yaptığı açıklamada Japonya hükümetinin vermiş olduğu bu kararın kabul edilemez olduğunu belirtti.
Demircan, “Gerek Japonya’daki hükümetin gerekse UAEA’nın söz birliği ederek radyoaktif suyun denize boşaltılmasına karar vermiş olması, ekosistemin geri dönüşü olmayan şekilde radyoaktiviteye maruz bırakılarak canlı yaşamının nükleer santraller lehine gözden çıkarıldığının ispatıdır” dedi.
Nükleer santrallerde normal şartlarda da tirityum içeren soğutma suyunun denize boşaltıldığı konusunun çarpıtıldığını ifade eden Demircan “Fukuşima Nükleer Santrali’nde tam erimeye uğramış olan reaktörlerin soğutulması söz konusu. Fakat bu işlem reaktörlerin olağan soğutma prosesleriyle aynıymış gibi lanse ediliyor” ifadelerini kullandı ve şöyle devam etti:
Kuşkusuz tirityumlu suyun boşaltılması da kabul edilemez ancak, Fukuşima’da denize boşaltılmasına karar verilen suyun içinde yarılanma ömrü 28 yıl olan stronsiyum ile yarılanma ömrü 30 yıl olan sezyum gibi daha başka radyoaktif izotopların da bulunduğu TEPCO kayıtlarının kamuoyuna sızmasıyla anlaşılmış bulunuyor. Zira biriktirilen suyun sadece tirityum teşkil etmesi için ‘arıtma’ adı altında yüksek maliyetlerle kurulan ALPs adındaki arıtma sisteminin çalışmadığı biliniyor. Bu durum ise söz konusu radyoaktif izotopların bizi üç yüzyıl boyunca kanser ve türevi hastalıklara maruz bırakma riskiyle karşı karşıya getirmiş bulunuyor.”
Demircan, “Öte yandan bugün verilen onay bir dönüm noktası olarak emsal uygulama da teşkil edeceği için benzer vakalarda benzer kararlar kolaylıkla verilecek dünya kamuoyunun ise ruhu bile duymayacak” ifadelerini kullandı.
Bugün Japonya’da biriktirilen bu radyoaktif suyun denize boşaltılmaması için dünya genelinde Türkiye dahil 24 ülkeden imzaya açılarak sayısı 311’e ulaşan demokratik kitle örgütü, çevre örgütü ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla 86 ülkeden toplam 62 bin 400 kişi tarafından imzalanmış olan bir kampanyanın varlığına da dikkat çeken Demircan şu yorumda bulundu:
UAEA ve Japonya’daki hükümet kampanyayı ve dünya denizlerine radyoaktivite karışmasına engel olmak isteyen itirazları yok sayarak şirketlerin lehine karar verebiliyorsa gerçekten endişelenmemiz gerek. Bu örgütlü saldırılar karşısında ekosistem için, tüm canlı yaşamı için endişelenen bizlerin nükleer santrallere karşı uluslararası ağları güçlendirmesi ve şirketlerle devletlerin karşısında yaşamı önemsenmeyen herkes olarak safları sıklaştırması şart.”
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…