İzmir’de ekolojik talana karşı çevre nöbetine başlandı

Mimarlar Odası İzmir Şubesi, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla şube binasının önünde kentte yaşanan doğa talanına karşı beş günlük nöbet başlattı.

Her gün kentin bir ekolojik talanına karşı tutulacak olan nöbetin ilk günü Çeşme Turizm Projesi‘ne karşı yapıldı. Nöbet alanına “Değil 166 hektar, Çeşme‘nin bir karış toprağını vermeyeceğiz” ve “İzmir‘de simite ‘gevrek’, Çeşme projesine ‘talan’ derler” pankartları asıldı. Nöbet sırasında forum düzenleyerek projenin bölgeye vereceği zararlar anlatıldı.

 

‘Projeye kamuya ait olan alan özel bir şirkete devredileceği için karşıyız’

Mezopotamya Ajansı‘nın aktardığına göre; forumda ilk olarak söz alan Çeşme projesine karşı açılan davanın avukatlarından Ömer Erlat, projenin içeriğine dair bilgiler vererek “Bu alan kamuya, bizlere aittir. Bu alanın tamamı özel bir şirkete devredilecek. Bu kişi burada alana başkalarının görmesini engelleyecek. Bu alandan kamu yararlanamayacak. Bu nedenle projeye karşıyız” dedi.

‘Talan ve doğayı yok etme projesi’

Şehir Planlamacıları Odası İzmir Şubesi Başkanı Yusuf Ekici de projenin talan ve doğayı yok etme projesi olduğunu belirtti. Çeşme’de 11 tane turizm bölgesi olduğunun altını çizen Ekici, “Bugün konuşulan olay ise turizm bölgesi planlarında olmayan alanları sermayeye peşkeş çekmektir. Bu alanın yüzde 97’si kamu mülkü. Yatırımcıyı üzmemek ve yormamak için bu alanları ranta açıyorlar. Bu proje için doğal sit alanlarının statülerini değiştirdiler. Yakın zamanda bu alana ilişkin plan kararlarını değiştirmekte gündeme gelecek. Bizde doğayı, kenti bir avuç azınlığın değil tüm canlıların kullanabilmesi için mücadele ediyoruz ve edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cangı: Gelecek kuşaklara yaşanılabilir bir ülke ve dünya bırakmak için mücadele yürütüyoruz

Söz alan Çeşme davası avukatlarından Arif Ali Cangı da, projenin yaratacağı tahribatın büyüklüğünün öngörülmesinin mümkün olmadığını dile getirdi. İklim krizi ile birlikte kıyıların sular altında kalacağının öngörüldüğünü belirten Cangı, “Bilirkişi incelemesi sırasında da bunu gündeme getirdik. Bilirkişi heyeti de görevini yerine getirdi. Fakat bu işler sadece davayla değil toplumsal destek ve siyasal mücadele ile oluyor. Bunlar olursa daha kolay sonuç alabiliriz. Burada gelecek kuşaklara yaşanılabilir bir ülke ve dünya bırakmak için mücadele yürütüyoruz” diye konuştu.

‘Kamu yararı yok’

Çeşmeli Engin Önen de ise yarımadada yıllardır RES ve taş ocaklarına karşı mücadele ettiklerini belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Burada yapılmak istenen projeye karşı ideolojik bir mücadele içindeyiz. Çeşme bu tecrübeyi yaşadı ama ders edinmedi. Port Alaçatı projesinde hazine arazileri özel kullanıma devredildi. O projede de bu projede de kamuya yararı ya da bölge halkına katkısı yoktur.”

‘Proje, siyasal ve ekonomik iktidar sahiplerinin projesi’

İzmir Dayanışma Akademisi üyesi Aydın Arı ise projenin siyasal ve ekonomik iktidar sahiplerinin projesi olduğunu vurguladı. Kendilerinin devletin içindeki suçlara ortak olmak istemedikleri için ihraç edildiklerini aktaran Arı, “Bakanlığın tanıtım reklamlarında bir takım bilimsel raporlar geçiyor. Bazı bilim insanları bu raporların hazırlanmasına katkıda bulunmuş. Burada ortaya çıkacak olan suçlara bazı bilimcilerin de ortak olduğunu söylemek istiyoruz. Bu bilimcileri bu suçlara ortak olmamaya; aksine karşı çıkmaya davet ediyoruz” dedi.

Mimarlar Odası İzmir Şubesi, Konak Kent Konseyi, Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, EGEÇEP Gençlik Meclisi ve Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi temsilcileri de birer konuşma yaparak projeye karşı mücadele edeceklerini bildirdi.