Galata Köprüsünden bir kez yürüyerek geçmeyen İstanbul’a gittim diyebilir mi?
Galata Köprüsü yenilenirken İstanbullulardan ciddi bir direnç gördü. Can Yücel bir şiirinde Galata köprüsüne yüreğinin dubalarını geniş tutmasını öğütlüyor, asma köprü yapılmasına rıza göstermeyeceklerini söylüyordu. Can Yücel’in isyanına kulak veren olmadı. Eski köprüye hayat veren vapur iskelelerini kaldırdılar, sonra köprü altındaki yukarıda her otobüs geçişte masaları titreyen meyhaneler, nargile kahveleri ve son günlerine tanıklık eden rock barlar geri dönmemecesine ortadan kayboldular. Eski köprünün zamanı dolduğu öne sürülerek çekilip Haliç’in derinliklerine götürülmesini kabullenemeyen bir arkadaşım o günden beri İstanbul’a gelmeyi bıraktı.
Galata Köprüsünde balık tutmanın kendine göre ritüelleri, kuralları vardır ve tabii ki keyfi başka hiç bir şeye benzemez. Köprü balık tutmaya gelen herkesi eşitler. Ne zenginlik/fakirlik kalır balık tutarken ne yaş, ne cinsiyet farkı; balık tutmak hiyerarşiyi yok eder. Kırk yıllık balıkçıyla acemiyi bir arada görürsünüz. Yan yana balık tutarken rekabet de yoktur, kıskançlık da; ama dayanışma vardır, yardımlaşma vardır, hoşgörü vardır.
Siz de çocukken babanızın elinden tutup, ya da okulu kırıp hayta arkadaşlarınızla bir yasak bahçeye girmeye benzer bir hazla veya can sıkıntısına deva aramak maksadıyla hiç Galata Köprüsüne, balık tutmaya gitmediyseniz bu hafta sonu için başka plan yapmayın. Balık tutmak için takım taklavatınız yoksa dert etmeyin. Köprü’de misinası, iğnesi, kurşunu, fırdöndüsü ile tam bir takım düzebilecek her şey var.
Oltanızı Haliç’in gizemli sularına salıverdiğinizde köprünün kalabalığına karışır, kalabalığın bir parçası oluverirsiniz. Acemiliğiniz kısa bir sürede sorun olmaktan çıkar. Siz de istavriti izmaritten, palamutu kefalden ayırd etmeye başlarsınız. Komşularınızın yardımları ve hatta uyarıları ile kısa zamanda hangi iğnenin hangi balığa uygun olduğunu, hangi balığın hangi yemi sevdiğini öğrenirsiniz. Oltanızı denizden çekip kısmetinize düşenleri kovanıza doldurmaya başlayınca etrafınıza daha bir dikkatle bakarsanız ne kadar muhteşem bir şehirde yaşadığınızı fark edersiniz. Başka hangi şehirde martılar bu kadar yakınınıza sokulur? Hangi şehirde oltanızı sallarken karşınızda dünyanın en görkemli katedralini, camilerini, saraylarını görürsünüz? Hangi şehirde oltanızı çekerken altınızdan bir gemi geçiverir?
Hiç balık tutamasanız da ne gam! Köprünün Karaköy ayağının Haliç tarafına yürüyün ve bulduğunuz salaş lokantalardan birine oturun. Sizin kısmetinize bu seferlik tabakta kızartılmış olarak gelecektir istavritler. Köprüde balık tutanlara bakarak balığın keyfini çıkartırken yan masalarda oturanlarla eski İstanbul’a, İstanbul’un eski balıklarına dair muhabbet başlatın.
Artık siz de gerçek İstanbullu sayılırsınız.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…