Kategoriler: KadınManşet

İrlanda kürtaj konusunda Türkiye’yi uyardı

Türkiye kürtaj yasağına doğru bir tartışmaya başlamışken, koyu Katolik İrlanda’dan Aile Planlaması Vakfı’nın CEO’su Niall Behan uyardı:

“Bizde referandumla yasak anayasaya girdi ama hapis cezasınrağmen kürtaj bitmedi. 30 yılda çok trajediler gördük. Türkiye de bizim durumumuza düşebilir. Çünkü şu anda biz pek iyi bir örnek teşkil etmiyoruz”

“Gördüğümüz kadarıyla, kürtaj yasak olmasa, insanlar rahat ve açıkça konuşabilse, biraz düşünebilse, panikle kürtaj yaptırmak yerine kendi istekleriyle ebeveyn olma aşamasına daha rahat gelebilirler”

İrlanda Aile Planlaması Vakfı (Irish Family Planning Association)’nın CEO’su Niall Behan ile ülkesinde yıllardır devam eden kürtaj yasağı ve yasağın etkilerini konuştuk. Behan’ın AKŞAM’a yaptığı değerlendirmeler şöyle:

– İrlanda’da kürtajla ilgili durum tam olarak nedir?
İrlanda’da kadının hayatı risk altında olmadıkça kürtaj yasak. Ama yasada, kadının hayatının ne zaman risk altında olduğu konusunda tam bir netlik yok. Teorik olarak bir kadının hayatı risk altındayken mümkün olsa da, uygulamada bu böyle değil. Bu nedenle diyebiliriz ki, İrlanda’da kürtaj her durumda yasak.

– İrlandalı kadınlar kürtaj için başka ülkelere ama özellikle de İngiltere’ye gidiyor, değil mi? Rakamları biliyor musunuz?
En azından yılda 4 bin kadın kürtaj yaptırmak için İngiltere’ye gidiyor. Çünkü hem yakın hem de dil sorunu yok.

– Nasıl bir etkisi oldu kürtaj yasağının sizce?
Her ne kadar yasak olsa da, İrlandalı kadınların hayatında kürtaj var. Bu nedenle yasaklanmanın insanlar açısından durumu zorlaştırıp, ekstra uçak ve otel gibi masraflara yol açmak dışında büyük bir etkisi olduğunu düşünmüyoruz. Finansal, fiziki ve duygusal olarak daha sıkıntılı hale geldiği doğru. Çünkü finansal nedenlerden ötürü, kendilerini destekleyecek kişilerle gidemiyorlar çoğu zaman. Kadınların kürtaj olmaktan geri durdurduğunu söyleyemeyiz. Ama tabii ki, bu seyahati gerçekleştiremeyen kişiler için birtakım trajik sonuçlar doğurduğu kesin.

ZORLA ANNELİK

– Yasadışı yollarla kürtajı mı kastediyorsunuz?
Elbette. Yasadışı şekilde kürtaj da oluyor. Ama bazen kadınların zorla anne yapılması gibi oldukça farklı trajediler de görüyoruz. Bir de ortada çok fazla yasal sorun var. Türk Hükümeti bunu düşünüyor mu, bilmiyorum ama dünyada insan hakları ile ilgili düzenlemelerin yasal sonuçlarına iyi bakmalısınız. İrlanda sadece iki yıl önce Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu’nu ihlal etmekle suçlandı. Bu nedenle şu anda mevcut yasa üzerinde çalışılıyor. Birkaç hafta içinde büyük bir değişim bekliyoruz.

– Ne bekliyorsunuz? Tamamen serbestlik kazanma ihtimali var mı?
Tamamen serbest olmasını beklemiyorum. İrlanda’da yasal kürtajın yapılabileceği koşulları tanımlayacaklarını sanıyoruz ama bekleyip görmek lazım.

GİZLİ TUTULUR

– İngiltere’ye gidip kürtaj olup gelen kadınlar İrlanda toplumunda nasıl algılanıyor?
İrlanda’da kürtajın cezai yaptırımı hayat boyu hapis. Bu bir devletin vatandaşına karşı koyabileceği en ağır, en sert cezai yaptırımlar arasında. Bu nedenle kürtaj toplumda pek açık konuşulabilen bir konu değil. İngiltere’ye uçup kürtaj yaptıran bu kadınlar çevrelerine bu konuda bilgi vermezler, gizlice uçar gelirler ve konuşmazlar.

10 YILDA RAKAM AZALDI

– Peki, bu yasak kadınların daha az kürtaj yaptırmasına neden oluyor mu hiçbir şekilde?
Size sadece tecrübelerimizi söyleyebilirim. Kadınlar bizi yardım hattından arıyor, aile planlaması ya da yasal kürtaj için yurtdışındaki klinikleri soruyor. Eğer toplumda kürtaj rakamını düşürmek istiyorsanız, yasaklamak pek de iyi bir yol değil. En iyi yol cinsellik ve cinsel ilişki eğitimi ile korunma yöntemlerine kolay ulaşımı sağlamak. İrlanda’da son 10 yılda bunu uyguladıkları için kürtaj sayısında gözle görülür bir azalma var. Ama bu yasaktan değil, diğer metotların öne çıkmasından kaynaklanıyor. Bu yasak aslında kürtajı çoğaltıyor.

– Neden yasak kürtajı çoğaltıyor?
Kürtaj 1861’den beri suç sayılıyor. Yani aslında, İrlanda Devleti kurulduğundan beri hiç yasal olarak kürtaja izin verilen bir süreç hiç olmadı. Gördüğümüz kadarıyla, kürtaj yasak olmasa, insanlar rahat ve açıkça konuşabilse, biraz düşünebilse, panikle kürtaj yaptırmak yerine kendi istekleriyle ebeveyn olma aşamasına daha rahat gelebilirler. Üzerlerindeki bu baskı onları tedirgin edip, olumsuz etkiliyor. Kürtaj rakamını düşürmek ise cinsellik, cinsel ilişki eğitimi ile doğum kontrol araçlarına erişimi kolaylaştırmakla ilgili. Son 10 yılda korunma yöntemlerine eczanelerde kolay ulaşılmasının sağlanması ve okullarda zorunlu cinsel ilişki eğitimi dersleri verilmesi rakamları düşürdü.

KATOLİK DEVLET MİRASI
– İrlanda’da kürtajın hala bu denli önemli bir tartışma meselesi olmasının temel nedeni din unsuru, değil mi?
Evet. Bu şu ünlü miras konularından biri. İrlanda Devleti kurulduğundan beri son derece muhafazakar bir Katolik devlet olarak görüldü ve bu tabii ki çok etkili. 1983’te bir referandum yapıldı ve insanlar kürtaj karşıtı yasayı kabul etti. 30 yıl önce kabul edilen ve kürtajı yasaklayan yasa hala anayasamızda duruyor.

– Peki sizce toplum bugün hala aynı noktada mı? Ne gösteriyor kamuoyu yoklamaları?
Toplum çok ciddi bir şekilde değişti. Bence bu yasa bugün önümüze gelse artık geçmez. Yapılan araştırmalar insanların desteğinin giderek azaldığını ortaya koyuyor.

– Neden geçmez?
Çünkü birkaç önemli şey oldu. Öncelikle yasal kürtaja ulaşamayan kadınların yasal olmayan şekilde gebeliğe son verme girişimleri büyük trajedilere neden oldu. Bir de ‘X Olayı’ diye ünlenen bir olay var. 14 yaşında bir kız, komşularının tecavüzüne uğradı. Tahmin edersiniz ki  bu bebeği doğurmak ve hayatının sonuna dek bunu hatırlamak istemedi ve kürtaj için İngiltere’ye gitmek istedi. Bu olay toplumda büyük bir tartışma başlattı ama devlet kızın seyahat etmesini engelledi. Ülkede her gün bu konu konuşuldu. İnsanlar ‘Bu kız tecavüzcünün çocuğunu doğurmaya zorlanmamalı’ diye isyan etti, dava açıldı… En sonunda bu kızın başka bir ülkeye gidip, bebeğini aldırmasına devlet izin verdi. Bunun gibi çok şeyler oldu. İnsanlar böyle bir yasanın nasıl zararları olabileceğini zaman içinde daha iyi gördü.

–  ‘İstenmeyen gebelikler’ olarak literatüre geçen bu süreçler sonunda doğrulan bebekler hayata başlayınca nasıl etkileniyorlar? İstemeden anne olan kadınları nasıl etkiliyor?
Bunları analiz etmek çok zor. Çünkü doğurmaya zorlandıktan sonra, hiçbir kadın artık ‘Eğer mümkün olsa kürtaj olur, bu çocuğu doğurmazdım’ diye konuşmuyor. Eğer bir kadın anne olmak isteyerek doğum yaptıysa, elbette ki bu çocuk için daha olumlu sonuçlar doğuracak. Ama anne olmaya zorlandı ise daha negatif olacağı kesin.
– İngiltere toprağı olmasına rağmen Kuzey İrlanda’da kürtaj neden yasak?
İngiltere’yi yönetenlerin o yıllarda Kuzey İrlanda’dan oya ihtiyaçları vardı ve bu nedenle İngiltere’de geçerli olan düzenlemeden Kuzey İrlanda’yı ayırdılar. Tümüyle siyasi nedenlerle böyle oldu.

Kürtaj, insan hakları sorunudur

– Sizce tüm bu kürtaj tartışması siyasi mi?
Bence içinde çok fazla siyasi fırsatçılık var. Bizim bu konuya yaklaşımımız, bir insan hakkı sorunu. Bazen insan hakları meseleleri çok popüler olmayabilir. Eğer Türkiye’deki siyasetçiler uzun vadeli düşünmezse, İrlanda’da bizim durumumuza düşebilir. Çünkü şu anda biz pek iyi bir örnek teşkil etmiyoruz.

– Neden?
Bizim kürtaj yasamızı dünyadaki hemen her insan hakları örgütü, Birleşmiş Milletler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi… Hepsi tarafından sürekli eleştiriliyor ve İrlanda’ya baskı yapıyor. Bu gerçekten hiç de adil değil bu ülke için. Türkiye’de kürtaj sayısını mı azaltmak istiyor siyasetçiler?

– Sanıyorum, evet. Hedef bu galiba…
Ama süresini kısaltmak veya yasaklamak tersine etki yapıyor diye gösteriyor bizim tecrübelerimiz.  Yasaklama tersine baskı yapıyor. İnsanlara zaman veya yasakla baskı koymazsanız, ilk başta istemediklerini düşündükleri bebeği isteyebilirler. Ama paniklediklerinde sağlıklı düşünemiyor ve hemen kürtaj alternatiflerine bakıyorlar.

Polonya’daki yasak doğumları artırmadı

Christian Fiala Avusturyalı bir jinekolog. Fiala, İrlanda’da kürtaj www.abortioninireland.org adlı web sitesinin kurucusu. Ayrıca, pek çok ülkedeki kürtaj yasaklarına karşı mücadele eden, yazılar yazıp, konferanslar veren aktivist bir doktor. Kendisine ‘Neden kürtaj yanlısı oldunuz?’ diye sorunca verdiği yanıt ilginç: ‘Bu kürtaj yanlısı olmak değil, kadınların yaşam hakkından yana olmak. ‘Doğmamış bebeğin hayat hakkı’ diye kürtaja karşı çıkanlar, ideolojik nedenlerle kavramları çarpıtıyorlar. Ortada doğmamış bir çocuk yok. Ortada bir fetüs ve bir kadın var. Doğmamış çocuktan bahsedeceksek, hayat için de ‘ölümden önce’ diye bir kavram kullanmamız gerekiyor o zaman. Bu anlamsız. Ben yıllarca kürtajın yasak olduğu ülkelerde çalıştım ve kadınların her gün nasıl öldüklerini biliyorum!’
Fiala’nın olayın tarihsel sürecine ilişkin yorumları şöyle:
‘İnsanların kürtaja yasal olarak erişimi çok önemli. Bu bir lüks değil. Bunu yapmazsanız, kadınların hayatları üzerinde oynamış oluyorsunuz. İstenmeyen gebelik durumu hayatta bir gerçek. Kadınlar bazen isteyerek, bazen istemeyerek hamile kalıyor. İstenmeyen hamilelikler kadınlar için gerçekten kriz durumları ve bunu sonlandırmak için her şeyi yapıyorlar. Biz bunu geçmişte de bugün de kürtaj yasağı olan her yerde görüyoruz.

PAPA’YA JEST OLSUN DİYE

Kürtaj komünist ülkelerde serbestti. Komünizm çöktükten sonra, aslen Polonyalı olan eski Papa ülkesini ziyaret etti ve ‘Bana bir jest
yapmanızı istiyorum’ deyip, kürtajın yasaklanmasını istedi. Böyle olunca, Polonya Parlamentosu referanduma bile gerek görmeden, kürtajı yasakladı. Peki, ne oldu? O tarihe kadar yasal olarak kürtaj yapan doktorlar, birdenbire yasakla karşılaştılar ve yüksek paralarla apartman dairelerinde kürtajlar başladı. Hiçbir tıbbi standart kalmadı kürtaj üzerinde ama kürtaj devam etti. Kesin olan şey şu ki, yasaklanan ülkelerin hiçbirinde kürtaj rakamı düşmüyor. Eğer gerçekten kürtajı düşürmek istiyorsanız, insanlara korunma yöntemlerini sunmanız gerekiyor. Ayrıca, korunsanız dahi bazen kazalar olabiliyor.
Polonya örneğinde gördük ki, kürtaj yasağı çocuk sayısını da artırmadı, tam tersine düşmeye devam etti. Çünkü kadınlar iki tür hamilelik yaşıyor: İstenen ve istemeyen hamilelik. Eğer istiyorsa, bebeğini korumak için her şeyi yapıyor. Diğer durumda ise, gebeliği sonlandırmak için. Kürtajı yasaklayınca, kadını çocuk sahibi olmaya ikna etmiş, güvenilmez bir eşi de koruyucu biri yapmış olmuyorsunuz.

MONARŞİ, DİKTA VE SAVAŞ

Geçmişte korunma metotları ve kürtajı yasaklayan ülkelere bakınca, çok ilginç bir tablo görürsünüz. Bu ülkeler ya monarşiyle yönetiliyordu, ya savaştaydılar, ya da diktatörlük vardı. Hitler, Çavuşesku… Hepsi kürtajı yasakladı. Hitler döneminde ölüm cezası veriliyordu, çünkü ülkenin askere ihtiyacı vardı. Ama ne zaman demokratik bir ülke oluşursa, bedenleri ve gelecekleriyle ilgili bu tercih insanlara bırakılıyor.’

Şenay Yıldız / Akşam

Paylaş
Yazar:
Haber Merkezi