Manşet

İklim değişikliğinin dört göstergesi de rekor seviyede: En sıcak yedi yılı yaşadık

Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) dün Cenevre‘deki konferansla duyurduğu 2021’deki Küresel İklim Durumu raporuna göre iklim değişikliğinin temel göstergeleri olan sera gazı konsantrasyonları, deniz seviyesinin yükselmesi, okyanus sıcaklıkları ve okyanus asitlenmesinde 2021’de yeni rekorlar kırıldı.

Son yedi yıl, kaydedilen en sıcak yedi yıl olurken, devam eden gıda ve su güvenliği tehdidi şiddetlendi.

Bu, insan faaliyetlerinin küresel ölçekte kara ve okyanuslarda neden olduğu değişikliklerin açık bir işareti olarak yorumlandı. WMO’nun bu raporu, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli‘nin (IPCC) altıncı değerlendirme raporunu tamamlıyor. Rapor, bu yıl Mısır’da yapılacak BM İklim Değişikliği Zirvesi’nde (COP27) resmi bege olarak kullanılacak.

Aşırı hava koşulları, yüz milyarlarca dolarlık ekonomik kayba yol açtı ve insan yaşamları ve refahı üzerinde ağır bir hasara yol açtı ve 2022’de vurgulanan gıda ve su güvenliği ve yerinden edilme şoklarını tetikledi.

Küresel ısınma durmuyor

2021’de geçici bir soğuma etkisi yaratan La Niña etkisi, yükselen sıcaklıkların genel eğilimini tersine çevirmedi. 2021’deki ortalama küresel sıcaklık, sanayi öncesi seviyenin yaklaşık 1,11 (± 0,13) °C üzerindeydi.

Bilim insanlarının aşılmaması gerektiğini düşündüğü sınır ise Paris İklim Antlaşması’nda belirlendiği gibi 1,5 derece.

Küresel sera gazı konsantrasyonları’nın  Nisan 2022’de 420,23 ppm’ye ulaşarak rekor yenilediğine vurgu yapan rapora göre, 2015’ten 2021’e son yedi yıl da kaydedilen en sıcak yedi yıl oldu.

WMO Genel Sekreteri Prof. Petteri Taalas, “İklimimiz gözlerimizin önünde değişiyor. Kaydedilmiş en sıcak yılı yaşamamızan meselesi” dedi:

İnsan kaynaklı sera gazları tarafından hapsedilen ısı, gelecek nesiller için gezegeni ısıtacak. Atmosferden karbonu uzaklaştırmanın yollarıbulunmadığı sürece, deniz seviyesinin yükselmesi, okyanus ısısı ve asitlenme yüzlerce yıl devam edecek.

Bazı buzullar geri dönüşü olmayan noktaya ulaştı ve bunun halihazırda iki milyardan fazla insanın su sıkıntısı yaşadığı dünyamızda uzun vadeli yansımaları olacak.

Okyanuslar her zamankinden daha çok ısınıyor

Okyanus sıcaklığı 2021’de rekor seviyedeydi. Okyanusların üst iki bin metrelik üst tabakasının  gelecekte de ısınmaya devam etmesi, yüz ila bin yıllık zaman ölçeklerinde geri dönüşü olmayan bir değişiklik olması bekleniyor.

Sıcaklık her zamankinden daha derin seviyelere nüfuz ediyor. Okyanusların büyük kısmı, 2021’de en az bir ‘güçlü deniz ısı dalgası’ yaşadı.

Okyanus suyu asitleniyor. Atmosferdeki yıllık antropojenik CO2 emisyonlarının yaklaşık %23’ünü emen okyanusların pH’ı düşüyor.

Emilen CO2 deniz suyuyla reaksiyona girerek suyu asidize ediyor: Bu organizmaları, ekosistemi ve dolayısıyla gıda güvenliğini, turizmi ve kıyı korumasını tehdit ediyor.

Okyanusun pH’ı düştükçe, atmosferden CO2 emme kapasitesi de azalıyor. IPCC’nin son raporunda da “açık okyanus yüzeyinin pH’ının, şu anda  26 bin yılın en düşük seviyesinde olduğu ve o zamandan beri benzeri görülmemiş şekilde düştüğü” sonucuna varılmıştı.

Rekor deniz seviyeleri yüz milyonlarca insanı tehlikeye atıyor

Küresel ortalama deniz seviyesi, 2021’de yeni bir rekor seviyeye ulaştı.Bunun yüz milyonlarca kıyı sakini için önemli etkileri var ve tropikal siklonlara karşı savunmasızlığı artırıyor.

2013-2021 döneminde yılda ortalama 4,5 mm’lik bir artış, 1993-2002 arasındaki oranın iki katından fazla. Bu esas olarak hızlanan buz kütlesi kaybından kaynaklanmaktadır. 

Haziran ve Temmuz aylarında sıcak dalgaları ve yangınlar, buz kütlesi kaybını da artırdı. Birkaç on yıllık zaman çizelgelerine göre, buz kütle kaybının hızlanmasına yönelik açık bir eğilim var.

Deniz seviyelerinin  hızlı yükselişine bağlı olarak, mevcut kıyı sulak alanlarının yüzde 20 ila 90’ı bu yüzyılın sonuna kadar kaybolma riskiyle karşı karşıya.

Bu, diğer ekosistem hizmetlerinin yanı sıra gıda tedarikini, turizmi ve kıyı korumasını daha da tehlikeye atacak.

Deniz seviyelerindeki yükselmeyi gösteren grafik: WMO

Aşırı hava ve ağır can kayıpları

Olağanüstü sıcak dalgaları, Batı Kuzey Amerika ve Akdeniz‘de rekor kırdı.

California Death Valley’de 9 Temmuz’da 54.4 derece kaydedildi. Kanada‘nın British Columbia eyaleti, 29 Haziran’da 49.6 dereceye ulaşarak 500’den fazla ısı kaynaklı ölüme sebep oldu ve orman yangınlarını körükledi; bu da kasım ayında selin etkilerini daha da kötüleştirdi.

2021’de sel, Çin‘in Henan eyaletinde 17,7 milyar dolarlık ekonomik kayba neden oldu.

Batı Avrupa, Temmuz ayı ortalarında rekor düzeyde şiddetli sel yaşadı.Ağır can kaybı yaşandı, Almanya’da 20 milyar doları aşan hasar bıraktı.

Hidrometeorolojik tehlikeler ülke içinde yer değiştirmeye sebep oldu. Ekim 2021 itibariyle kaydedilen en fazla yerinden edilme kaydedilen ülkeler Çin (1,4 milyondan fazla), Vietnam (664 binden fazla) veFilipinler (386 binden fazla) oldu.

Son 40 yılın en büyük kuraklığı

Doğu Afrika, Etiyopya, Kenya ve Somali‘nin art arda dördüncü sezonda da yetersiz yağış sonucu son 40 yılda yaşanmamış bir kuraklığın içine girmesi bekleniyor. İnsani yardım kuruluşları, bölgedeki insanlar ve geçim kaynakları üzerindeki yıkıcı etkiler konusunda uyarıda bulunuyor.

Kuraklık, Afrika Boynuzu, Kanada, Türkiye, Batı Amerika, İran, Afganistan ve Pakistan dahil olmak üzere dünyanın birçok bölgesini etkiledi.

Tropikal Güney Amerika’da kuraklık, büyük tarımsal kayıplara neden oldu, enerji üretimini ve nehir taşımacılığını kesintiye uğrattı. Afrika Boynuzu’ndaki kuraklık yoğunlaşmaya devam ediyor. 

COVID-19 pandemisi, aşırı hava olayları ve ekonomik şokların birleşik etkileri, küresel olarak gıda güvenliğini iyileştirmeye yönelik onlarca yıllık çabayı tersine çevirdi.

2021’de kötüleşen insani krizler de artan sayıda ülkenin kıtlık riskiyle karşı karşıya kalmasına neden oldu.

Artan sıcaklık ekosistemleri benzeri görülmemiş şekilde bozdu

Kara, tatlı su, kıyı ve deniz ekosistemleri değişen iklimden etkileniyor; bazıları ise diğerlerinden daha savunmasız ve benzeri görülmemiş bir oranda bozuluyor.Örneğin, dünyanın su kuleleri olarak adlandırılan dağ ekosistemleri derinden etkilendi.

Artan sıcaklıklar, deniz çayırları ve yosun ormanları da dahil olmak üzere deniz ve kıyı ekosistemlerinin geri döndürülemez şekilde kaybolma riskini de artırıyor.

İklim değişikliğine karşı savunmasız olan mercan resiflerinin, 1,5 derece ısınmada kapladığı alanın yüzde 70 ila yüzde 90’unu; 2 derecelik bir ısınmada ise yüzde 99’dan fazlasını kaybedecekleri tahmin ediliyor.

Yenilenebilir enerji dönüşümü, bu yüzyılın barış projesi olabilir

BM Genel Sekreteri António Guterres, raporu “insanlığın iklim bozulmasıyla mücadeledeki başarısızlığının kasvetli bir metni” olarak nitelendirerek, iklim krizinin en kötü etkilerini önlemek için zaman daralıyorken, hemen önümüz de bir ‘can simidi’ olduğunu söyledi: Fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye acil eylem.

Video mesajında ​​Guterres, yenilenebilir enerji geçişini hızlı bir şekilde başlatmak için beş kritik eylem önerdi.

Bunlar arasında yenilenebilir enerji teknolojisine ve kaynaklarına daha fazla erişim, yenilenebilir kaynaklara yapılan özel ve kamu yatırımlarının üç katına çıkarılması ve dakikada yaklaşık 11 milyon dolar tutarında fosil yakıt sübvansiyonuna son verilmesi yer alıyor:

“Yenilenebilir enerji, gerçek enerji güvenliğine, istikrarlı enerji fiyatlarına ve sürdürülebilir istihdam fırsatlarına giden tek yoldur. Birlikte hareket edersek, yenilenebilir enerji dönüşümü 21’inci yüzyılın barış projesi olabilir” dedi.