Rize İkizdere’deki İşkencedere Vadisi’nde taş ocağı yapılması için süren doğa katliamına bir tepki de Saadet Partisi‘nden (SP) geldi.
Vadiye, parti teşkilatıyla birlikte geldiklerini söyleyen Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdülkadir Karaduman, köylülerinin mücadelesinin sonuna kadar yanında olduklarını ifade ederken, herkesin bu doğa katliamına ses çıkarma zorunluluğu olduğunu söyledi.
Karaduman, köylülerin 13 gündür onurlu bir mücadele yürüttüklerinin altını çizerek, bu süreçte köylülerin yanlarında olduklarını ifade etti:
13 gün önce kartpostallara resim olan vadimiz, 13 günden bu yana ne yazık ki tarumar olmuş vaziyette.
Bölge taş ocağı yapılması pahasına belirli holdinglerin rant kapısı haline getirilmesi pahasına, ne yazık ki böyle güzel bir yaşam alanının mahvedildiği bir ortamla karşı karşıyayız.
Özellikle 13 gündür kendi topraklarına, ağaçlarına sahip çıkmaya çalışan köylüler onurlu bir mücadeleyi yerine getiriyorlar.
Bu onurlu mücadelenin yanında olmak için, Saadet Partisi teşkilatlarımızla birlikte, İkizdere Vadi’mizde biz de yanlarında olduğumuzu, gözü ranttan başka hiçbir şey görmeyen holdinglerin karşısında olduğumuzu buradan ifade etmek istiyoruz.”
Abdülkadir Karaduman, yaşanan bu doğa katliamına ses çıkarmanın ülkedeki herkesin sorumluluğu olduğunu ifade ederek, bütün milletvekillerini ve siyasi partileri bu talana karşı durmaya çağırdı:
İkizdere’deki bu kıyıma, ülkemizde vicdan sahibi her insanın ses çıkarmak gibi bir mecburiyeti ve sorumluluğu vardır.
Başta bütün milletvekilleri olmak üzere, bütün siyasi partilerin yapılan bu talana karşı durmaya köylülerimizle beraber davet ediyoruz.
Çünkü bu ağaçlar sadece köylülerimizin ağaçları değil, bizim ağaçlarımızdır. “
SP Konya Milletvekili, hükümetin holdinglerin sesini değil, toprakların asıl sahibi olan köylülerin sesini dinlemesi gerektiğine vurgu yaptı:
17 günlük kapanma sürecini de bilerek ve isteyerek iş makinelerinin getirilmesiyle birlikte insanların buraya gelmesini engellemek, elbette hukuksuzluktan başka bir şey değildir. Elbette insan hakları ihlalinden başka bir şey değildir.
Bu taş ocağının ivedilikle durdurulması elzemdir. Özellikle ÇED raporları üzerinde hukuksuz bir şekilde oynamalarla yapılmak istenen bu taş ocağı, ivedilikle durdurulmalıdır.
Hükümete düşen holdinglerin sesini dinlemek değil, bu toprakların asıl sahibi olan köylülerin sesini dinlemek olmalıdır.
Biz de sonuna kadar mücadele edeceğiz. Umarım ki bu yanlışı yapanlar bu yanlıştan bir an önce geri adım atacak ve daha büyük bir kötülüğün yaşanmasına vesile olmayacak.”
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…