Kategoriler: Dış Köşe

Gelinlerle kaynanaların dayanışması dünyayı değiştirebilir! – Fatmagül Berktay

Yazar:
Konuk Yazar

Fatmagül Berktay’ın bu yazısı bianet.org. sitesinden alındı

Milyonlarca kadın, hayatlarını sürdürmek ve kolaylaştırmak açısından kadın dayanışmasının vazgeçilmez olduğunu yaşayarak biliyorlar. Çünkü kadınlar, binlerce yıldır erkek baskısının ve şiddetinin egemen olduğu, eşitsiz toplumlarda yaşıyorlar ve varlıklarını sürdürebilmek için birbirlerine ihtiyaçları var. Kırda da, kentte de kadınlar arası dayanışma ağlarının varlığı gözlenebiliyor. Anneanneler ve başka kadınlar (bakıcılar, temizlikçiler vb.) olmasa kaç kadın dışarıda çalışabilirdi? Birlikte kahve içip dert dinleyecek kadın arkadaşları olmasa kaç kadın akıl sağlığını koruyabilirdi? Bu tür kendiliğinden oluşan dostluklar ve dayanışma, kadınların hayatlarındaki zorluklarla baş etmelerini kolaylaştırıyor ve özellikle duygusal boşlukları doldurabiliyor. Çünkü kadınlar birbirlerinin dilinden daha iyi anlıyor, ihtiyaçlarını biliyor.

Ancak, salt kadın olmaktan kaynaklanan dayanışma, var olan düzeni değiştirmeye yönelmez, onunla baş etmeye çalışır. Kadınlar, genel olarak ezilenlerin hep yaptığı gibi doğrudan ve açık değil, dolaylı ve örtük mücadele yöntemlerini yeğliyorlar, daha doğrusu karşılarındaki iktidarın gücü karşısında ister istemez “zayıfların silahları” denen bu tür yöntemlere itiliyorlar. Üstelik erkek egemenliği, bu kendiliğinden dayanışmayı bile parçalamak için elinden geleni yapıyor. Babaların, kocaların, sevgililerin “yakın kadın arkadaş”a nasıl davrandığını, bu arkadaşlıkları sınırlandırmak ve denetlemek için nasıl çaba sarf ettiklerini kadınlar çok iyi bilir. Bütün egemen düzenlerin temel yöntemi olan “bölerek yönetmek” politikası, burada da fazlasıyla geçerlidir. Ataerkil düzen kadınları, “namuslu kadın/hafifmeşrep kadın”, “itaatkar melek kadın/ cadı feminist kadın”vb. vb. olarak böler ve birbirlerine karşı kullanır. Bütün bu bölünmelerin arketipi ise, “lanetli Havva/Kutsal Meryem” ikiliğidir. Kadınlar da genellikle bu oyuna gelir, Meryem ile Havva’nın aslında aynı madalyonun iki yüzü olduğunu fark etmeden , “ah bak beni beğeniyorlar, ben iyiyim; öteki kadını beğenmiyorlar, o kötü” diye kendilerine paye çıkarıp rekabete girişirler. Dikkat edilirse, “kötü” diye nitelenip dışlananlar, hep düzene meydan okuyan, isyankar ve sorgulayıcı olanlardır.

Kadınlara siyasal, ekonomik, toplumsal pastadan ayrılan pay iyice küçük olduğu için, erkeklerle rekabeti göze almak yerine, kolayı seçip başka kadınların sırtından güç kazanmayı yeğleyebiliyorlar. Özellikle kadının statüsünün düşük olduğu ve ancak bir “oğul sahibi” olarak değer kazanabildiği toplumlarda,  eski kuşak kadınların –“kaynanalar”ın- da ataerkil düzenle bütünleşip gelinleri/kızları üzerinde baskı kurarak erkek iktidarından küçük de olsa bir pay kapmaya çalışmaları erkek egemenliğinin yeniden üretilmesinde önemli rol oynuyor. Dolayısıyla, kadınlar neden her zaman dayanışma içinde değil sorusunu sormak abes. Kendiliğinden, sırf kadın olma verili kimliğinden kaynaklanan dayanışma bu yüzden hemen bozulmaya açıktır. Bunun ötesine geçmek, eşitsizliğe meydan okumak için yapmamız gereken somut hedefler uğrunda bilinçli, politik dayanışmayı örgütlemektir. Bu hiçbir zaman kendiliğinden gerçekleşmez, daima uğrunda bilinçli çaba harcanarak ulaşılabilecek bir şeydir.

Size böyle bir bilinçli dayanışma konusunda tarihten bir örnek vereyim. 8. ve 9. yüzyıllarda Bizans’ta, esas olarak imparatorların kendi otoritelerini daha da arttırmak için giriştikleri ikona kırıcılık (ikonaklazma) hareketine kadınların genellikle karşı çıktığı bilinir. Çünkü ikona tapımı, kadınlar için ev atmosferinde gerçekleştirebildikleri ve tanrıyla daha kişisel ve özel bir ilişki kurma olanağı veren, dolayısıyla da onlara özerk bir alan sağlayan bir tapınma biçimiydi. Sıradan kadınların yanı sıra imparatoriçeler de ikona kırıcılık hareketine karşı mücadele ettiler. En ünlülerinden biri, sıkı bir ikona kırıcı olan imparator Theophilos’un (829-842) karısı Theodora idi. Theodora, kocasının sarayın zindanında işkence ettiği ikonacı mahkumları kaynanası Euphrosyne’nin ve diğer kadınların yardımıyla gizlice kurtarıyordu. Sonunda zaten, imparatorun ölümünden sonra bu iki kadın, eski tapınma biçimini geri getirmeyi başardılar.

Kıssadan hisse: Gelinlerle kaynanaların bilinçli politik dayanışması dünyayı değiştirebilir!

Fatmagül Berktay – bianet.org

Paylaş
Yazar:
Konuk Yazar
Etiketler: 8 Martfeminizm

Önceki Haberler

Bir çocuk, deprem ve TOKİ savaşı: Terk etmeyeceğiz!

Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…

11/02/2025

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…

27/12/2024

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…

27/12/2024

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…

24/12/2024

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…

16/12/2024

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…

15/12/2024