Kategoriler: ManşetSpor

Galatasaray – Fenerbahçe: Maçımsı bir kör dövüş – Hasan Hüseyin Küçükaydın

Yazar:
Konuk Yazar

Bu akşamki maç öncesinde konuştuğum dostlara Galatasaray’ın en büyük avantajının ligde kaybedeceği bir şey olmaması olduğunu söyledim. Bunun Fenerbahçe maçlarında Galatasaray’da gördüğümüz “tutukluğun” önüne geçeceğini düşünüyordum.  Nitekim Arena’daki maç başladığında kendine güvenen, topa ileride basan bir Galatasaray ile karşılaştık. Atak olduğu kadar, oyuna sert bir başlangıç yapmayı da tercih etmişti sarı kırmızılı takım.

Oyundaki sertlik, futbolcuların birbirine tahammülsüzlüğü, birkaç senedir, Türk futbol iklimini zehirleyen genel kavgacı ve fair play’dan uzak dilin sahaya yansımasıydı. Kimse bu konuda sütten çıkma ak kaşık rolüne falan soyunmasın, bu genel bir sorundur ve ancak tövbeye varacak samimi bir toplu özeleştiri furyasıyla üstesinden gelinebilir.

Futbol olmayan maçın futbol analizine dönecek olursak, 40 dakikada Emre Belözoğlu’nun kırmızı kartla oyun dışı kalmasıyla soyunma odasına, sayısal ve moral üstünlüğüyle giden Galatasaray, 2 yarıda sahaya bir türlü dönemedi. 10 kişi kalan Fenerbahçe olmasına rağmen  ne hikmetse sahada daha çok görünen takım hep Fenerbahçe’ydi.

Meireless’in de inanılmaz çabasıyla Fenerbahçe oyunda kaldı ve Galatasaray’ın ataklar bulmasını engellediği gibi uzun toplarla rakip kaleyi zaman zaman yokladı. Mancini’nin kafasında bu anlamda, “1-0 olsun benim olsun” mantığı, “en iyi savunma hücumdur” ilkesine galebe çaldı.

Rahatlıkla ele alabileceği saha hakimiyetini ve oyunu hızlandırma, yavaşlatma kontrolünü kullanmak yerine konuk takıma tüm insiyatifi vermeyi tercih etti Mancini.  Hakemlerin de “ev sahibi takımı üzmeme” hassasiyetleri de yetişince maç sonunda galip takımın teknik direktörü olarak sahayı terk edebildi.

Maçın 85. Dakikasında yaşananlar ise bir süredir, Galatasaray’da içten içe kaynayan olayların bir dışa vurumuydu sanki; baldırına darbe alan Selçuk İnan kulübeye beni değiştir diye harekette bulundu ve kendini yere bıraktı. Mancini ise oyunu bırakma diye önce tepki gösterdi, oyun durunca da oyuncusunun üzerine yürüdü. Selçuk bir süre sonra oyundan alındığında ise hocasına bakmadı ve sahayı tepkili bir şekilde terk etti. Bu da Galatasaray’da işlerin hoca-öğrenci düzeyinde de hiç de parlak olmadığını bizlere gösteren bir durum olarak hafızalarda ve arşivlerdeki yerini aldı..

 

 

Hasan Hüseyin Küçükaydın

Paylaş
Yazar:
Konuk Yazar

Önceki Haberler

Bir çocuk, deprem ve TOKİ savaşı: Terk etmeyeceğiz!

Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…

11/02/2025

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…

27/12/2024

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…

27/12/2024

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…

24/12/2024

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…

16/12/2024

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…

15/12/2024