Hot or Cool Institute tarafından bugün kamuoyuna sunulan araştırma, 2050 yılına kadar küresel ısınmanın 1,5℃ ile sınırlandırılabilmesi için incelenen G20 ülkelerinin tamamının yaşam tarzına dayalı karbon ayak izini aştığını ve bu gidişatı değiştirmek için hızlı ve radikal azaltım gerektiğini ortaya koyuyor.
Rapor, hükümetlerin karbon ayak izini azaltmak üzere yeterli katkı sağlayamayan bireysel davranış değişikliklerine odaklanmak yerine, daha sürdürülebilir yaşam tarzlarının önünü açmaya yönelik uygulanabilecek politikaları inceliyor.
Hot or Cool Institute’ün ‘1,5 Derece Hedefiyle Uyumlu Yaşam Tarzları’ isimli raporunun güncel baskısı, dokuz G20 ülkesinin (Kanada, İngiltere, Japonya, Çin, Türkiye, Güney Afrika, Brezilya, Hindistan, Endonezya ve Finlandiya) yaşam tarzına dayalı karbon ayak izini analiz ediyor.
Raporda aynı zamanda Paris Anlaşması’nda belirlenen ve küresel ısınmayı 1,5℃ ile sınırlandırmaya yönelik iklim hedefini karşılamak üzere ne gibi değişikliklerin yapılabileceği tespit ediliyor.
Raporda, altı alandaki yaşam tarzı alışkanlıkları (beslenme, konut, kişisel ulaşım, ticari mallar, eğlence ve hizmet sektörü) analiz ediliyor ve ülke özelinde güncel kişi başına yaşam tarzı karbon ayak izi belirleniyor.
Ayak izinin belirlenmesi sonrasında, 1,5 ℃ hedefiyle uyumlu bir dünya için yaşam tarzı ayak izini azaltacak seçenekler ortaya konuyor.
Paris Anlaşması’nın 2050 yılına yönelik iddialı hedeflerine ulaşmak için, yüksek gelire sahip ülkelerin yaşam tarzına dayalı ayak izini yüzde 90’ın üzerinde (yüzde 91-95), üst-orta gelire sahip ülkelerin ayak izini yüzde 68-86 seviyelerinde ve Hindistan gibi alt-orta gelire sahip ülkelerin ayak izini yüzde 76 seviyesinde azaltmaları gerekiyor.
Araştırma aynı zamanda, dünyanın öncü ekonomileri arasında yaşam tarzına dayalı sera gazı emisyonlarındaki büyük eşitsizlikleri ve farklılıkları da vurguluyor. Araştırma kapsamında incelenen ülkeler arasında, kişi başına en yüksek emisyona sahip ülke olan Kanada’daki bir bireyin yaşam tarzı ayak izi, Endonezya’daki birine göre altı kat daha büyük.
Rapor, bireysel davranış değişikliğinin ötesine geçerek, bu azaltımı mümkün kılacak politikaların eksikliğinin, insanların 1,5℃ hedefiyle uyumlu yaşam tarzı seçimleri yapmasını ne şekilde engellediğini değerlendiriyor.
Analiz, ülkelerin toplu taşıma ve konut altyapılarında yapılabilecek değişikliklere yönelik ülke özelinde tavsiyelerden, mega yatların kullanımı gibi karbon emisyonu yoğun tüketim biçimlerinin yasaklanması talebine kadar geniş bir yelpazede, yaşam tarzına dayalı karbon ayak izini azaltmak amacıyla yerel ve uluslararası ölçekte uygulanabilecek politikaları ve piyasa müdahalelerini özetliyor.
Raporun baş yazarı Dr. Lewis Akenji, “Yaşam tarzına yönelik değişiklikleri dile getirmek, seçmenlerin yaşam tarzlarını tehdit etmekten korkan karar vericiler için tartışmalı bir mesele. Rapor, bu tartışmaya bilime dayalı bir yaklaşım getirerek, yaşam tarzlarını ele almadan iklim değişikliğiyle mücadele edemeyeceğimizi gösteriyor” yorumunu yaptı.
Roma Kulübü (Club of Rome) Eş Başkanı Sandrine Dixson-Declève, “Bu raporda savunulan çözümler, davranış değişikliğinin ekonomik büyüme yanlısı politikalarımızdan, finansal ve ekonomik modellerimizden daha kapsamlı refah ekonomisi yaklaşımına geçişi gerçekleştirmezsek, ancak sınırlı yol kat edebileceğimizi kabul ediyor. Bu rapor, toplum ve iklim değişikliğinin kesiştiği konularda görev yapan karar vericiler için temel bir araçtır” dedi.
Japonya merkezli bir düşünce kuruluşu olan Küresel Çevre Stratejileri Enstitüsü (Institute for Global Environmental Strategies, IGES) Başkanı Dr. Kazuhiko Takeuchi, “Bu rapor, Japonya gibi net sıfır emisyon taahhüttü vermiş ülkelerin yaşam tarzlarında yapılacak değişikliklerin, bu hedefe ne şekilde katkı sunacağını gösteriyor. Rapor aynı zamanda, bu hedeflerin gelecekte toplumları nasıl şekillendireceğine ışık tutuyor” dedi.
Türkiye’deki yaşam tarzına dayalı karbon ayak izi, çalışma kapsamında değerlendirilen diğer iki üst-orta gelir seviyesine sahip ülke olan Çin ve Güney Afrika’ya oldukça benzer şekilde ve yıllık kişi başı 4,9 ton karbondioksit eşdeğeri.
Ancak, bu üç ülkenin ayak izlerinin bileşiminde farklılıklar görülüyor. Bu değişiklik, kültürel farklılıkların yanı sıra, kamu altyapı yatırımlarındaki farklılıkları da içeriyor.
Konutlar, Türkiye’nin karbon ayak izinin en büyük bileşenini oluşturuyor ve toplam ayak izinin yıllık kişi başı 1,7tCO2e kadarına denk geliyor. Konutlardan kaynaklanan ayak izi, Çin’den 0,5, Güney Afrika‘dan ise 0,7tCO2e daha yüksek.
Türkiye’nin konutlara dair göreceli daha yüksek olan ayak izinin temelinde ısıtma ve yemek pişirme amacıyla daha fazla petrol ve doğal gaz tüketilmesi yatıyor (şebekeden elde edilen elektrik dışındaki enerji kullanımı).
Gıda ve içecek tüketimi, yıllık kişi başı 1,2tCO2e’lık miktarla, Türkiye’nin yaşam tarzı ayak izine en fazla ikinci katkı sağlayan sektör olarak belirleniyor. Çin ile kıyaslandığında bir miktar daha düşük olan bu sektörün ayak izi, Güney Afrika’dan ise oldukça düşük.
Bu ülkelere kıyasla daha düşük et tüketimi ve karbon yoğunluğu daha düşük olan et türlerinin (sığır eti dışındaki et ürünleri) tercih edilmesi, gıda ve içecek tüketiminden kaynaklı ayak izinin göreceli düşük gerçekleşmesinde önemli rol oynuyor.
Bununla birlikte, süt ürünlerinin tüketimi, yüksek gelirli ülkelerdekiyle karşılaştırılabilir durumda ve bu ürünlerin Türkiye’nin gıda sektörüyle ilintili ayak izinde önemli payı bulunuyor.
Ulaşım sektörü, yaşam tarzı ayak izine en fazla katkı sağlayan üçüncü en büyük sektör olup, ayak izinin yıllık kişi başı 1tCO2e paya sahip. Bu miktar, Çin ve Güney Afrika’nın ulaşım kaynaklı ayak izinden biraz daha düşük.
Türkiye’de otomobil kullanımı, kişisel ulaşım kaynaklı ayak izinin yarısından fazlasına denk geliyor. Çin ve Güney Afrika’yla kıyaslandığında iki kat daha yüksek olan havayolu taşımacılığı emisyonları, ayak izine önemli katkı sunuyor.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…