8 Mart 2023, 21. Feminist Gece Yürüyüşü– Fotoğraf: Cansu Acar
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), siyasi partilere eşit temsil olmadan demokrasinin de olamayacağını hatırlattığı bir açık mektup gönderdi:
“Eşit temsil lütuf değil kadınların hakkıdır.
Eşit temsil olmadan demokrasi olamaz”
Platform tarafından yapılan açıklamada, 14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek seçimlerde; Meclis’te eşit temsilin sağlanması için kadınların erkeklerle eşit sayıda olmasının, listelerin seçilebilecekleri yerlerine yerleştirilmesinin, fermuar sisteminin uygulanmasının ve kadın adayların kampanyalarının parti bütçelerinden desteklenmesinin her zamankinden daha kritik bir zorunluluk olduğu vurgulandı.
Bununla birlikte, toplumsal cinsiyet eşitliğinin seçim çalışmalarının merkezine alınması gerektiği belirtilerek “Çünkü bu seçim aynı zamanda laiklik ve hak temelli cinsiyet eşitliği politikalarının oylanacağı bir seçim olacaktır” denildi.
EŞİK tarafından siyasi partilere ayrıca kazanılmış kadın haklarının kadınların elinden alınması yönünde politikaları sürekli gündeme oturan Yeniden Refah Partisi (YRP) ve HÜDA-PAR‘ın Cumhur İttifakı‘na katılmış olmasına ilişkin de mesaj gönderildi:
“İktidarın kadın karşıtı politikaları herkesin malumu iken, siyasal İslam’ın kadın düşmanı iki aşırı ucu ile, siyasi programı İstanbul Sözleşmesi, LGBTİ+ varoluş ve kadın haklarına açık bir saldırı olan bir ittifak oluşturuldu. İttifaka yeni katılanlar, bu saldırılar için oy istediklerini açıklamaktan çekinmediler.
YRP’nin 30 maddelik ittifak şartlarından 5’i doğrudan, birçok maddesi de dolaylı olarak kadın haklarına saldırı içeriyor.
Kadınları ve kız çocuklarını şiddete karşı koruyan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasaya, çocukları cinsel istismar ve sömürüden koruma amaçlı Lanzarote Sözleşmesi başta olmak üzere uluslararası sözleşmelere, karma eğitime karşı çıkan; kadınlarla ilgili tüm yasalarda kadın kelimesi yerine aile kelimesinin yerleştirilmesi gibi YRP talepleri küçük rötuşlarla kabul edildi.
Oylarına talip oldukları kadınlar da dahil bütün kadınları açık hedef haline getiren ittifak şartlarının kabul edilmesi, özellikle 6284 sayılı yasayı korumak isteyen AKP’li eski ve yeni aile bakanları ile üst düzey siyasetçi kadınların ciddi saldırılara uğraması toplumda şok yarattı. Kendi İslam anlayışına uymayan fikirleri nedeniyle Müslüman feminist Konca Kuriş’i işkenceyle katleden Hizbullah’ın uzantısı partinin ittifaka alınması ise tüm kadınların ürpermesine yetti.”
EŞİK tarafından kaleme alınan mektupta ayrıca “Böylelikle, ülkenin içine sürüklendiği rejim değişikliği hevesinin ilk hedefinin, kadın haklarını ve toplumsal cinsiyet eşitliğini yok etmek olduğu bir kez daha ortaya döküldü” denildi ve dünyadan eşitlik ve laikliğe karşı oluşturulmuş iktidarlar örnek gösterildi:
“Kadınları erkeklerin hizmetkarı olarak gören eşitlik ve laiklik karşıtı bu ideolojinin toplumları nereye sürükleyebileceğini, Ortadoğu’da İŞİD, Afrika’da Boko Haram, Afganistan’da Taliban, İran’da molla rejimi bütün dünyaya, en çok da Türkiye’ye göstermişti aslında.
Seçime, kadınların kazanılmış haklarını, kaynağını laiklikten alan Medeni Yasa’yı ve bir bütün olarak kadın erkek eşitliğini tamamen devre dışı bırakma niyetini beyan eden bir ittifak ile gidiliyor.”
Ayrıca mektupta Cumhur İttifakı’nın, bugün artık dünden de ağır biçimde, erkeklere hizmet ve itaat dayatmasına itiraz eden kadınlara ve varlıkları bile tehdit olarak kodlanan LGBTİ+’lara yönelik ciddi bir can güvenliği sorunu haline geldiğinin altı çizildi.
Zaten göstermelik biçimde uygulanan 6284 sayılı yasanın yeniden ve en üst düzeyde tartışmaya açılmasının, seçimlerin yapılmasına, yasanın değiştirilmesine bile gerek kalmadan bugünden yasayı daha da etkisiz hale getirdiği belirtildi ve şunlar aktarıldı:
“Kolluktan yargıya, yasayı uygulamakla yükümlü mekanizmalara çoktan yerleştirilmiş olan eşitlik karşıtlarını, yasayı uygulamamaları için daha da cesaretlendirmiştir. Yeniden yükseltilen nafaka karşıtlığı nedeniyle ülkenin birçok yerinde, yasaya açıkça aykırı olduğu halde, herhangi bir yasa değişikliği beklenmeden bir yıllık, iki yıllık toplu nafaka kararı veren mahkemelerin sayısı artmıştır.”
Bugün şiddete maruz bırakılan veya şiddete tanık olan her kadının, 6284 sayılı yasanın etkin uygulanmadığında ne olduğunu, tümden yok edildiğinde ne olacağını çok iyi bildiğine de işaret edildi.
Boşanmak isteyen kadınların, nafakasız kalacağını ya da canından olacağını bildiği vurgulandı.
Metinde ayrıca milyonlarca kadının sessizce kendi hayatlarında direndiğine, binlercesinin ise örgütlülükleri içinde bu gidişata karşı ortak direnişe katıldığına işaret edildi ve şunlar kaydedildi:
“Kadınların bu direnişi, ülkeyi bir bütün olarak tehdit eden; bütün kaynaklarına el koyma, bütün kurumlarını yıkma, insanını haklarından mahrum ederek ve yoksullaştırarak tahakküm altında tutma siyasetinden çıkışın da güvencesidir. Bu nedenle, kadınlar atama ya da seçimle gelinen tüm mekanizmalarda eşit temsili ve ülkeyi birlikte yönetmeyi talep ediyor. Eşit temsil bir lütuf değil, kadınların eşitlikçi yasaların uygulanması için gösterdikleri çabanın, yıllardır sergiledikleri kararlı direnişin hakkıdır.”
Haklarının gasp edilmesinden çocuk istismarına, doğanın talanından emek sömürüsüne, her türlü direnişte en önlerde yer alan kadınların, sadece kendi haklarını değil, bir bütün olarak hayatı savunduğunun ifade edildiği mektupta, “Tarih boyunca tohuma, toprağa, ağaca, evcil hayvana, çocuğa, savaşa gidemeyen yaşlıya, engelliye hastaya sahip çıkan, koruyup kollayan, doyuran kadınlar hayatı üretmekteydiler” denildi ve eklendi:
“Tıpkı günümüzde Covid19 salgınında, salgının kendisi kadar ağırlaşan bakım yükünü ve 6 Şubat depremlerinde çadırlarda, konteynerlerde daha da ağırlaşan bakım yükünü üstlenerek hayatı üretmeye devam ettikleri gibi.
Kadınlar bugün yüzyıllardır değersizleştirilmeye çalışılan bu emeğin eşit paylaşılmasını, sosyal devlet kapsamında kamusallaştırılmasını istiyorlar, bunu sağlamanın bir koşulu olarak da eşit temsili hedefliyorlar. Bu bağlamda, temsilde ve atamada eşitlik bu emeğin değeridir ve adil, demokratik bir toplum olmanın ön şartıdır.”
Eşit temsil kadar önemli bir diğer konunun ise kadın erkek fark etmeksizin bütün adayların toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısına sahip olması ve eşitlik politikalarının partilerin ve ittifakların seçim çalışmalarının merkezine konulması olduğu belirtildi.
Eşitliğe dayalı, hak temelli bir toplum kurmanın ve demokratikleşmenin ideolojik bir süreç olduğuna işaret edilen açıklamada geçen yirmi yıla dair şunlar söylendi:
“20 yılda yavaş yavaş yerleştirilen eşitlik ve laiklik karşıtlığının yaygınlığı, köklü ve cesaretli değişim adımlarını zorunlu kılmaktadır. Güçlü bir meclis ve demokrasi isteniyorsa eşitlikçi politikaların bütünlüklü olarak merkeze alınması, gündelik siyasetin kolaylaştırılması uğruna temel hedeflerinden şaşılmaması gerekir. Örneğin Kadın ve Eşitlik Bakanlığı’nın kurulması, İstanbul Sözleşmesi’nin etkin uygulanması gibi hedefler başat konumdadır ve kadın erkek herkesin sahip çıkması gerekir.”
Kadınların laik, demokratik, insan ve doğa haklarına saygılı, barışın hâkim olduğu bir ülkede; özgür ve eşit yurttaşlar olarak yaşamak amacında buluştuğunun ifade edildiği mektupta ayrıca şunlar aktarıldı:
“Ayrıştıran faktörlere büyük ölçüde direnen Türkiye kadın hareketi, eşitlik yönündeki kazanımları elde ederken de, bu kazanımları savunurken de ortak hedefte buluşmayı eksikleri ve zorlukları ile birlikte genel olarak başarıyor.
Asıl büyük ittifak, ayrımcılığın, şiddetin acısını bilenler olarak eşitlik hayalinde sessizce buluşan milyonlarca kadının ittifakıdır. Bunu gözden kaçıran siyaset toplumun nabzını kaçırmış olacaktır.”
Mektupta ayrıca seçim anketleri kadar şiddetle mücadele ve kadın erkek eşitliğine verilen toplumsal desteği ölçen Kadir Has Üniversitesi 2022 TCE raporu, KONDA Araştırma, Siyasette Kadın Temsili Araştırması gibi çeşitli sosyal araştırmalara da değinildi. Söz konusu araştırmaların eşitlikçi politikalara verilen yüksek toplumsal desteği somut olarak ortaya koyduğu da dile getirildi ve şunlar aktarıldı:
“Eşitlik için en etkin çabayı göstermekte olan kadın hareketinin adaylarına alan açan her parti, toplumun bütününe demokrasi konusundaki samimiyetini de göstermiş olacaktır. Eşit temsil ve toplumsal cinsiyet eşitliği, bir ülkenin demokrasisinin demokrasi olup olmadığını belirleyen önemli göstergelerdendir.”
Mektupta bu ülkenin bir kadın-erkek eşitsizliği sorunu olduğuna ve bu sorunun ülkenin sürüklendiği diğer acil sorunlarla eşdeğerde, acil ve önemli olduğuna vurgu yapıldı.
Kadın hareketinin bu sorunun çözümü için 40 yıldır gösterdiği çaba ile kurucu gücünü ortaya koyduğunun altının çizildiği mektupta “Eşitlik mi? Esaret mi?” diye soruldu:
“Ülkenin ikinci yüzyılına girerken bu çabanın eşit temsille önünün açılması sonucunda hem siyaset kurumları hem de ülke kazanacaktır. Eşitlik mi? Esaret mi? sorusunun sandıkta verilecek yanıtı sadece kadınların değil bütün toplumun bundan sonra nasıl bir ülkede yaşayacağını belirleyecektir.
EŞİK Platform’da ülkenin her yerinden, her kesiminden buluşan kadınlar olarak, son günlerde medyada gördüğümüz ‘Kadınların Seçimi’ manşetini birkaç ay önce gerçekleştirdiğimiz kadın forumlarında; “Kadınların seçimi net! Laik, demokratik bir ülkede, eşit, özgür, şiddetsiz yaşam” şeklinde atmış, 2020’de belirlediğimiz beş acil talebimizi hatırlatmıştık. Seçimimizin sorumluluğunu alıyoruz ve hakkımız olan eşit temsilden vazgeçmiyoruz.
Daha fazla kadın vekil ve #EşitTemsil istiyoruz.”
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…