Ortak bir açıklama yapan ekoloji örgütleri, Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki 10 ili etkileyen depremlerin ardından organizasyon ve koordinasyon temel görevini yerine getiremeyen devletin Türkiye halklarını kendi kendine örgütlenme zorunluluğu ve sorumluluğu ile baş başa bıraktığını belirtti.
Yıkım alanlarında acil müdahaleleri yapabilmek ve yaşamı yeniden kurabilmek için sivil inisiyatiflerin organizasyonları ve halkın dayanışmanın hayati olduğu kaydedilen açıklamada, “OHAL bahane edilerek sivil inisiyatiflerin yardımlarının, dayanışma olanaklarının engellenerek yaşanan felaketin daha da büyütülmemesi şarttır” denildi.
İki depremin ardından on binin üzerinde binanın çöktüğünü ve onbinlerce insanın göçük altında kaldığını belirten Ekoloji Birliği ve İklim Adaleti Koalisyonu’na dahil olan ekoloji örgütleri, “Gerçekte ise göçük altında kalan, yaşadığımız felaketi kendi devamlılığı için fırsata çevirmeye çalışan, bu amaçla bölgede OHAL ilan eden iktidardır” ifadesini kullandı.
Örgütlerin çağrısı şöyle:
“Bugün en acil ihtiyacımız; arama kurtarma çalışmaları başta olmak üzere depremden etkilenen tüm coğrafyada yaşam alanlarını yitirmiş, temel ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlarımızı hayatta tutmak için sınırları aşan bir dayanışmayı örmektir.
Öncelikle, depremin bir doğa olayı olduğunun, milyonlarca yıldır devam ettiğinin ve doğanın kendini gerçekleştirmesi, yerkürenin de kendini tamamlaması için depremin oluştuğunun bilinciyle şu tespitleri yapmak isteriz:
Kayıpların asıl sorumlusu, yaşamı beton enkazının altında donmaya terk eden, sosyal devlet vasfını çöpe atmış şirketleşen bu iktidardır. Doğa olayları, kâr hırsına dayalı kapitalist sistemin neden olduğu katliamların üstünü örtmek için âfet, felaket ya da fıtrat olarak nitelendirilemez, suçlu ilan edilemez. İnsanlık binlerce yıl doğa ile barışık yaşamış, toplumsal yaşamını doğayla iç içe, doğa olaylarını gözeterek kurmuştur. Doğanın davranışları ile uyumlu konutlar inşa edilmiştir. Şimdi ise kapitalist modernizmin dayattığı beton odaklı kent politikalarını çok katlılıkla besleyen, böylece sermayenin kazancının artırmasının önünü açan iktidarlar bu kayıpların asıl sorumlusudur.”
Örgütler, son iki yüz yıllık sürede doğa ve emek sömürüsünü artıran politikalar üretildiğini ve bu politikalar eliyle insanı ve insan dışı yaşamı yok ederek yıkıma ve çökertmeye neden olan kapitalizmin vahşi yüzünün sebep olduğu bir ekokırım ile karşı karşıya olunduğunu kaydetti:
“Depremin yaşandığı bölge; fay hatları üzerinde güvenlik barajları, termik santraller, nükleer santral ve havalimanı inşaatları gibi pek çok ekolojik suçun işlendiği ve canlı hayatının tehlikeye atıldığı bir bölgedir. Bu kırıma karşı yaşamı savunmanın tek yolu doğaya rağmen değil doğa ile karşılıklılık ilişkisi içinde, doğayla barışık, dayanışmacı bir yaşama geçmektir.
Düşlediğimiz yaşamı kurabilmek için yapmamız gerekenlerin çok olduğunu biliyoruz ancak bugün acil, beklemeksizin harekete geçmemizi gerektiren hayati bir durumla karşı karşıyayız. Siz bunları okurken enkaz altında eğer hala donmamışsa kurtarılmayı bekleyen canlar var. Onlar bu yaşam savaşını verirken, göçüğe sebep olan inşaat firmaları, madenciler para çarklarını döndürmeye devam ediyor.
Ekoloji örgütleri devletin tüm olanaklarını elinde tutan iktidarın acil yapması gerekenler ve taleplerini de şöyle sıraladı:
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…