Kategoriler: Dış Köşe

Don Kişot Kültür Merkezi’nde Alternatif Medya Şenliği – Füsun Özbilgen

Yazar:
Konuk Yazar

Duatepe Sokağı’nda epeyce arandıktan sonra bir köşede karşımıza çıkıverdi, üst katları tuğla, camsız çerçevesiz, alt katı yeşile boyanmış inşaat halinde yarım kalmış “occupied” kültür markezi. Sokakta dolanıp ararken evlerden birinden çıkan beyaz başörtülü bir kadına sormuştuk:

“Don Kişot kültür merkezi bu sokaktaymış. Nerede biliyor musunuz?”

Kadıncağız önce pek utandı, sonra güldü ne diyeceğini şaşırdı. Biz de onun tepkisine bir anlam veremedik.  Sonra jeton düştü, Don Kişot adını daha önce hiç duymadığı için don sözüne bir anlam veremeyip Kişot’u (kuşak filan zannetti zaar) Don – kuşak nasıl bir yer aradığımıza gülüyordu. Bize kolaylıklar dilerken hala gülüyordu.

Yel değirmeni Kadıköy’ün halen fazla bozulmamış semtlerinden birisi. Natulius’un yakınlarında Ayrılık Çeşmesi’nin hemen arkasında. Bu isimlerin anlamı var. Eskiden Hacca giden kervanlar buradan yola çıkarmış. Bugünkü Bağdat Caddesi üzerinden Bağdat yoluna koyulurlarmış. Tabii o zaman toprak bir yol olsa gerek. AVM’ler ve lüks butikler cafeler de yok!

Yola çıkanlarla kalanlar arasındaki ayrılık çeşme başında gerçekleştiği için burası Ayrılık Çeşmesi. Arkasındaki Duatepe de herhalde giden kervanların ardından dua edenlerden almıştır adını.

Duatepe sokağın bir ucu Kadıköy’e kadar iniyor. Karakolhane sokaktan aşağı sapınca ilk köşede Yeldeğirmeni Dayanışma’nın Don Kişot Kültür Merkezi karşımıza çıkıyor. Öyle lüks bir salon filan düşünmeyin elbette. Yarım kalmış inşaatın demirleri ve tuğlalarından dolanıp, çimento torbalarının arasından, yüksek demir bir eşiği tuzak gibi takılmadan atlayıp geçeceğiniz bir harabe salon. İçinde ışık yok, fenerler yakılmış. Bir kenarda soba yanıyor ama kapı pencere hak kuran kafesi gibi olduğu için içersi buz gibi. Don Kişot adının kadının güldüğü gibi don değil ama donmak anlamına geldiğini bir süre oturunca idrak ediyoruz.

Bu chappuling ortam içinde pırıl pırıl aydınlık gençler toplanmış. Keyifle ve hararetle tartışıyorlar. Neyi? Alternatif medya olarak nasıl bir platform veya ortak ağ kurup haberlerini bilgilerini paylaşabilirler, ortak çalışmalar yapabilirler? Ana akım medya yerine kendileri ana akım medya haline nasıl gelebilirler. Bazı gençler buna karşı çıkıyor. Kurumsallaşmanın büyüme ve hantallaşma getireceğini biliyorlar.  Ancak bir ağ oluşturma fikri çoğunluğun ortak amacı.

Yurttaş gazeteciliği

Yeni iletişim teknolojileri klasik gazeteciliği değiştirdi. Kitle iletişiminde yepyeni bir döneme giriliyor.  İnternet üzerinde yayın yapan siteler, bloglar, facebook, twitter gibi sosyal medyalarda akıllı cep telefonları ve tabletlerden yolladıkları görselleri, videoları ve haberleri paylaşan yeni gazetecilere “yurttaş gazeteci” deniyor. Bu insanlar aslında klasik anlamda gazeteci değiller ama yeni teknolojilerle herkes her an habercilik yapabiliyor. Tabii klasik medyanın habercileri şimdilik bu “yurttaş gazetecileri”ni gazeteci saymıyor ama onların haberlerinden görsellerinden yararlanıp hatta yürütüp haber yapmayı da ihmal etmiyorlar.

Yeni ve alternatif medyalarda, klasik medyanın alışkanlıkları yerine yeni teknolojiler ve yeni habercilik anlayışları gelişiyor. Biz de işte tam bu yeni ortamlar ve alternatif medyalar neler yapıyor bunları izlemeye gittik. Çok da verimli tartışmalar, bilgilendirmeler ve bilgi alışverişleri ile karşılaştık. Yeni bir dil, yeni ağlar oluşturmak, yeni bir anlayış… Klasik medyanın bugün içine düştüğü patron eğilimli iktidar korkulu haber blokajları ve haber dezenformasyonlarından uzak, olayları olduğu gibi yansıtacak habercilik nasıl yapılabilir tartışmalarını izledik. Yeni medyalarda yer alan haberciler, yurttaş gazeteciliği yapıp kendi haberlerini ve içinde bulundukları eylemleri medyalara ulaştıran aktivistler, işsiz gazeteciler sorunlarını, konularını tartışıyorlardı. Atölye çalışmaları yapılıyordu. Sonra sıra müziğe geldi. Gitar, saksafon ve caz. Soba başında titreşerek sanatın keyfine varıldı.

Yıkılmakta olan medya yerine yeniden kurulan alternatif medya ile birlikte soğuk ama sıcak bir cumartesi, Yeldeğirmeni Dayanışması’nın konuğu olduk, Don Kişot Kültür Merkezi’ni keşfettik. Gençlerle birlikte olmak,  ölmekte olan eski ilişki kalıpları yerine yeni ağların doğumlarına tanıklık etmenin heyecanı, soğuk bir binada insanın içini ısıtıyordu.

Füsun Özbilgen – Bianet.org

Önceki Haberler

Bir çocuk, deprem ve TOKİ savaşı: Terk etmeyeceğiz!

Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…

11/02/2025

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…

27/12/2024

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…

27/12/2024

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…

24/12/2024

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…

16/12/2024

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…

15/12/2024