Özellikle Deştin köylülerinin organizasyonunda aktif olarak yer alıp, kahve kahve dolaşarak köylüleri bilgilendirdiler. Keşke daha zaman olsaydı da dolaşmadığımız kahve, konuşmadığımız köylü kalmasaydı. İnanıyorum ki, böyle olsaydı 23 aralıkta yapılan ÇED toplantısı daha görkemli protestolara sahne olabilirdi. Ama dokunduğumuz yerden, konuştuğumuz köylülerden çok iyi reaksiyon aldık. Şirketin yalanlarına kanıp, çimentocu olan bir çok köylü bizleri dinledikten sonra fikirlerini değiştirdi.
Yine de ÇED toplantısı yapılan Bayır Düğün Salonu’ndaki durumu gözlediğimde özellikle Çimentoya taraf grup, (sanıyorum ağırlıklı Bayır’lı, Bozarmut’lu köylülerden oluşuyordu), salonun sağ tarafında, protestocu grup (özellikle Deştin, Alaşar, Esenköy, Şeref köylüleri) salonun sol tarafında oturuyordu. Salonun sağ tarafında da vardık ama azdık. Yani salon sağ ve sol olarak ikiye bölünmüştü. Sol tarafın, yani itirazcı tarafın esas özelliği kadınların ağırlıkta olmalarıydı. Bunda Bilgenin köyde kalması ve kadınları örgütlemesinin rolü büyük. Onun emeğinin hakkını teslim etmeliyiz. Çok çalıştı. Kendisini buradan özellikle kutluyorum. Miting sırasında kadınlarla birlikte pankartın arkasında yer alıp, hep birlikte bol bol slogan attılar.
ÇED toplantısı öncesi miting, toplantı sonrası basın açıklaması her şey çok güzeldi.
AKDENİZ YEŞİLLERİ olarak bizlerinde hazırlıklı gelmiş olmamız, pankartımızın olması (yürüyüşte köylüler severek taşıdı), afişlerimiz ve ama en çok A5 boyutundaki “Çimentoya Hayır, Sağlık Solumak İstiyoruz -Akdeniz Yeşilleri” yazılı ve Yeşiller logolu ufak afişlerimiz, bütün köylüler tarafından yaka rozeti olarak kullanıldı. Özellikle toplantıya pankartlar alınmadığı için, köylülerin karşı çıkışlarını gösterecek tek afiş yakalarına taktıkları bizim AKDENİZ YEŞİLLERİ küçük afişlerimiz oldu. 160 adet küçük afişimiz vardı. Hepsi kullanıldı. Yani toplantı tümü köylülerden oluşan AKDENİZ YEŞİLLERİ kaynıyordu. (İnanıyorum ki çimentocuların kafası çok karışmıştır, kim bu AKDENİZ YEŞİLLERİ demişlerdir)
Bence birinci raundu eylem bazında kazandık, ÇED bazında kazanır mıyız bilmiyorum. İçeride kalan önemli sayıda köylüyü de hesaba katarsak, (inanıyorum ki, biz çıktıktan sonra destekçi köylüleri konuşturup, onları da tutanağa köylü destekliyor diye kaydetmişlerdir) sonuç şu an için belli değil.
Bundan sonra yapacaklarımıza gelince, yapılacak çok iş var. Öncelikle kendiliğinden ve çok kısa sürede gelişen bu dayanışmayı ve mücadeleyi, daha uzun soluklu ve kalıcı hale getirmeliyiz.
Önümüzdeki günlerde bunları hep birlikte tartışacağız.
Emek verince güzel şeyler ortaya çıkıyor.
Ferman padişahınsa, dağlar, bağlar, ovalar, dereler, ormanlar bizimdir….
Mustafa Tuncaelli
Muğla Yeşilleri
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…