Fotoğraf: Zak Hussein/PA
İklim Adaleti Koalisyonu, 6-18 Kasım tarihleri arasında Mısır‘ın Şarm El-Şeyh’de gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCC) 27’inci Taraflar Konferansı (COP27) öncesi 28 Ekim- 4 Kasım tarihleri arasında Uluslararası İklim Konferansları Uluslararası İklim Konferansları düzenleyecek.
İklim Adaleti Koalisyonu, 28-29-30 Ekim 2022 tarihilerinde Halkların İklim Anlaşması III. Küresel Konferansı’na, 31 Ekim-1 Kasım 2022 tarihlerinde Kazma Bırak Konferansı ve 3-4 Kasım 2022 tarihlerinde Uluslararası Ekokırım Konferansı’na İstanbul’da ev sahipliği yapacak.
Halkların İklim Anlaşması III. Küresel Konferansı‘nda “Son dört yılın kazanım ve yenilgilerinden nasıl dersler çıkarabiliriz, 2023’te mücadeleyi nasıl sürdüreceğiz, planları ve kampanyaları bölgesel ve küresel olarak nasıl koordine edeceğiz” sorularına yanıt aramak üzere toplanılacak.
Konferans iklim adaleti hareketi ve sosyal hareketlerdeki tüm kurumlara açık olarak düzenlenecek.
Kazma Bırak Konferansı‘nda Doğu Akdeniz ve Karadeniz’de fosil yakıt çıkartılmasına ve bunun etrafında çokuluslu şirketlerin de dahliyle ülkeler arasında savaş tehdidine dönüşen gerilimlere karşı Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye’den ekolojistlerin bir araya geldiği Kazma Bırak Kampanyası’nın önümüzdeki dönem çalışmaları planlanacak.
2023 yılında yapılacak çalışmaların konuşulacağı konferans, panel ve yuvarlak masa toplantılarıyla gerçekleşecek.
Konferans kapsamında ilk gün halka açık düzenlenecek panelde, çevresel zararların boyutları, felaket kapitalizmi ve derin deniz ekstraktivizmi çerçevesinde “Fosil Yakıt Felaketi ve Savaş Olasılıkları” ele alınacak.
İki yıllık potansiyel savaş macerası ve geleceği kapsamında Doğu Akdeniz’de neler olduğu tartışılacak ve son olarak da kampanyanın işlevi, tarihi ve geleceği masaya yatırılacak.
Çalıştayda yapılacak yuvarlak masa toplantılarında ise daha etkin, hedefli, güçlü bir kampanya yürütülmesini sağlamak üzere bir değerlendirme de yapılacak.
Uluslararası Ekokırım Konferansı’nda ise İklim Adaleti Koalisyonu – Ekokırım Çalışma Grubu, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası ve EndEcocide Türkiye işbirliği ile düzenlenecek.
Konferansta, ekokırım suçunun tanımı, iç hukukta tanınması, İspanya ve Belçika örnekleri ile uluslararası dayanışmanın imkanları ele alınacak.
Konferansın ilk gününde ekokırım suçunun hukuki tanımını belirlemek amacıyla uzmanlardan oluşan panelin çağrıcılarından Jojo Mehta, “Ekokırım suçunun hukuki tanımı, dünyadaki gelişmeler ve bundan sonra atılacak adımlar” başlığı ile bir sunum gerçekleştirecek.
Ekokırımla ilgili uluslararası örneklerin paylaşılacağı ilk günün devamında, StopEcocide İspanya Direktörü Rodrigo Lledó, İspanya Parlamentosu tarafından Mar Menor, Tuz Gölü’ne gerçek kişi statüsünün verilmesi, StopEcocide Belçika Direktörü Patricia Willocq ise Belçika Parlamentosu’nda ekokırım suçunun tanınması ile ilgili sunum yapacak.
Birinci gün, Av. İsmail Hakkı Atal ve Av. Arif Ali Cangı’nın Türkiye’deki iklim adaleti ve sağlıklı çevrede yaşama hakkı mücadelelerini anlatacağı oturumla ve ardından gerçekleşecek olan ‘dayanışma ve işbirliği’ konulu online uluslararası forumla son bulacak.
Konferansın ikinci gününde ekoloji örgütlerinden ve doğa hakkı mücadelelerinden gelen katılımcılar açılan hukuki davalarla ilgili aktarımlarda bulunacaklar.
Ekokırımın iç hukuka girmesinin yollarını tartışmak üzere ekoloji aktivistleri ile hukukçular buluşmasının ardından ise bir tutum belgesi yayınlanacak.
Tüm etkinliklerin Kadıköy’deki Müze Gazhane’de gerçekleşeceği konferans dizisinin ‘Kazma Bırak: Fosil Yakıt Felaketi ve Savaş Olasılıkları’ başlıklı paneli Kazma Bırak kampanyasının Youtube sayfası üzerinden, ekokırım konferansının ilk günkü sunumları ise Çevre Mühendisleri Odası’nın Youtube sayfası ile İklim Adaleti Koalisyonu’nun Youtube sayfası üzerinden online olarak izlenebilecek. Etkinlikler ve yayınlar Türkçe-İngilizce olarak çift dilde olacak.
İstanbul’da peş peşe gerçekleştirilecek Uluslararası İklim Konferansları’nda iklim krizine karşı fosil yakıt tüketiminin hala fonlanıyor olmasına ve krize karşı mücadelede hükümetlerin beyanlardan öteye eylemlere geçmiyor olmasına karşı gezegeni kurtarmak için bir imdat freni çekmek amaçlanıyor.
İlki yarın başlayacak etkinliğin basın açıklamasında ulusal ve uluslararası ölçekte iklim krizine karşı mücadele mesajı veriliyor:
“Birleşmiş Milletler (BM) eski genel sekreteri Ban-Ki-Moon, 2009’da yaptığı açıklamada “Bizler (bu gezegenin yöneticileri) ayağımız gaz pedalına yapışık olarak hızla uçuruma doğru gidiyoruz” demişti. O günden bu yana Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nin hazırladığı raporların alarm düzeyi hızla yükseldi ve bununla uyumlu olarak iklim krizinin yol açtığı felaketler katlanarak arttı.
2022 yazına tüm dünyada rekor seviyede seller, sıcaklık dalgaları, kuraklık, orman yangınları ve kasırgalar damgasını vurdu; aylarca süren yoğun muson yağmurları sonrası başlayan sellerle Pakistan’ın üçte biri sular altında kaldı, binden fazla insan hayatını kaybetti.
Bu yaz, Orta Doğu, Afrika, Asya ve Avrupa’da yüksek basınçla birlikte rekor seviyelere ulaşan sıcaklık dalgaları kuraklık ve orman yangınlarını beraberinde getirdi. 2022 yılı Avrupa’nın son 500 yıldaki en kurak yazı olarak tarihe geçti.
ABD’nin Kaliforniya eyaletinde, Avrupa’nın Akdeniz havzasında ve Türkiye’de orman yangınları hız kesmedi. Özellikle Kuzey Amerika’yı yerle bir eden kasırgalar devam etti ve meteoroloji uzmanları kasırga sezonunun uzamasını bekliyorlar.
Geçen sene Kasım ayı başında 26’ncısı düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi görüşmelerinde hükümetler tarafından verilen sözler tutulmadığı gibi bazı maddelerde tam anlamıyla bir geriye gidiş var; Ulusal katkı beyanlarını açıklayan ülkelerin sayıca yükselmesine ve katkı beyanlarında emisyon hedeflerini güncelleyen ülkelerin bulunmasına rağmen sera gazı salımlarını en çok artıran ve yeryüzü üzerindeki hayata en büyük tehdit olan fosil yakıtların yeraltından çıkarılması ve tüketimi tam hızla devam ediyor.
Buna rağmen hükümetler, küresel kurumlar ve uluslararası sermaye radikal önlemlerin gerekliliğini göz ardı ediyorlar ve ‘2050 net sıfır‘ retoriğini bir oyalama taktiğine dönüştürerek acil eylemleri sürekli öteliyorlar. Bu kurumlar bir yandan sebep oldukları iklim krizinin sorumluluğunu üzerlerine almayıp bireysel tüketim ile davranış değişikliklerinin önemini vurguluyorlar.
Diğer yandan yeşil yıkamaya yönelik reklamlarla kamuoyunu sürekli kandırmaya çalışıyorlar.
Sonuç olarak ancak radikal bir toplumsal dönüşümle aşılabilecek iklim kriziyle mücadele, yenilenebilir enerji teknolojilerine, karbondioksit emisyon rakamları hesaplamalarına, gelecek on yıllara yönelik, bağlayıcılığı olmayan vaatlere indirgenerek sulandırılıyor.
COP26’dan bu yana gelişmelere kısa bir göz atarsak;
İklim krizini derinden etkileyen enerji üretimi ve halkların refahında önemli yer tutan enerjiye erişim yönüyle de son bir yıl oldukça sorunlu geçti.
Yerkürenin geleceğinin söz konusu olduğu bu kritik dönemde Uluslararası Enerji Kurumu’nun da belirttiği gibi ‘dünyanın ilk gerçek küresel enerji kriziyle’ karşı karşıyayız; 2022 yılına yakıtların temininde kıtlıklar ve petrol, doğalgaz, elektrik piyasalarında fiyat artışlarıyla girildi.
Başlıca petrol üreticisi ülkelerin üretimi kısmaları, Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle Avrupa ülkelerinin sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithalatını artırmaları ile Çin’in enerji ihtiyaçlarındaki artış, bu krizin başlıca sorumluları olarak öne çıkıyor.
Doğalgaz fiyatlarındaki artış, bir yandan gübre fiyatlarını ve tarımda üretim maliyetlerini yükselterek gıda fiyatlarında artışa, diğer yandan küresel ölçekte kömür kullanımında yükselmeye neden oldu.
2021 yılında Avrupa’da kömür tüketimi yüzde 21 arttı, 2022’de yüzde 7 civarında ilave artış bekleniyor. Bu ortamda, Avrupa’nın uzun yıllardır sürdürdüğü iyimser karbon ayak izini azaltma öngörülerinin yerini kömürlü santrallerin yeniden açılması, petrol ithalatında artış ile nükleer enerji santrallerinin kapatılmasının ertelenmesi alıyor.
Türkiye’nin geçen bir yılda iklim kriziyle mücadele karnesi ise her yönden zayıflarla dolu;
COP27 bu sene, aktivistleri hapiste tutan, otoriter Sisi yönetimi altındaki Mısır’da 6-18 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek ve hükümetler yıllardır sürdürdükleri yeşil yıkama retoriğine turizm merkezi Şarm El-Şeyh’te devam edecekler.
İçinde bulunduğumuz aciliyet durumunda, yaklaşık yüz yıl önce Walter Benjamin’in tanımladığı gibi uçuruma doğru sürüklenen insanlığı ve yerküre üzerindeki tüm canlı türlerini kurtaracak bir ‘imdat freni‘ne ihtiyaç var.
Bizler iklim aktivistleri olarak iklim krizi felaketlerini ve ekokırımları kamuoyunda sürekli gündem yapacağız.
İklim felaketi mağdurlarının korunması için gereken önlemlerin alınması için iktidarları zorlayacağız.
Kuzey ülkelerinin güneyi sömürmeye devam etmek için ürettikleri teknolojik çözümlere ve ekonomik büyüme safsatasına karşı küresel halklar olarak cephe alacağız.
Doğal varlıklarımızın şirketlerin kazançları için ölçüsüzce tüketilmesine, yaşantımıza anlam veren her şeyin metalaştırılmasına yol açan kapitalist düzene radikal alternatifler getirmek için bir araya gelereke dayanışma olanaklarımızı arttıracağız, geliştireceğiz.”
28 Ekim Cuma
29 Ekim Cumartesi
30 Ekim Pazar
Mekan: Gazhane T Atölye
31 Ekim 2022
3 Kasım 2022
4 Kasım 2022
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…