Fotoğraf: ClimateChangeNews
Uluslararası İklim Eylem Ağı’nın (CAN International) koordinasyonu ile sivil toplum örgütlerinin UNFCCC toplantılarında yayınladığı ECO haber bültenininden başlıkları, Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) aracılığı ve Ayşe Bereket’in çevirisi ile paylaşıyoruz.
*
Artık Glasgow’da değiliz. ECO, geçen yıl İskoçya’da karar metninde kömürden “aşamalı çıkış” yerine kömürün “aşamalı olarak azaltılması” ifadesinin yer alması için ülkelerin yaptıkları kelime oyunlarını ve kömürü lanetlerken petrol ve fosil gazı mazur görmek için şekilden şekile girmelerini unutmadı. Bu bir başlangıçtı, şimdi gerisini getirmemiz lazım.
Halihazırda açılmış ve işletilmekte olan sahalardaki ve madenlerdeki petrol, gaz ve kömür yakılması sıcaklık artışını bırakın 1,5°C dereceyi, 2°C derecenin üzerine çıkaracak. Fosil yakıtlardan birer birer çıkmak için artık çok geç.
Bu nedenle ECO, Hindistan’ın COP27 nihai karar metninde tüm fosil yakıtlardan aşamalı olarak çıkılması ifadesinin yer alması çağrısına öncülük ettiğini görmekten memnuniyet duydu. Bu önemli bir hamle. Geçen yıl, birçok ülke Hindistan’ı COP26 nihai karar metninde kömürden aşamalı olarak çıkılması çağrılarına karşı çıktığı için eleştirmişti.
Ama şimdi Hindistan, topu hızlı bir şekilde kendisini eleştirenleri sahasına attı. Acaba diğer müzakereciler, özellikle Küresel Kuzey ülkeleri, bu topa karşılık verip fosil yakıtlardan aşamalı çıkış fırsatını kullanacaklar mı?
ECO, Avrupa Birliği’nin fosil yakıtların aşamalı olarak kaldırılmasına yönelik desteğini de memnuniyetle karşılıyor. COP27’deki rekor sayıdaki petrol ve gaz lobicisi bulunmasına rağmen, fosil yakıtlardan aşamalı çıkışı savunanlar henüz yenilmiş değil. Hatta, geçen hafta önemli bir ilerleme kaydedildi. ECO’nun Norveç’teki arkadaşları, Arktik bölgesindeki devasa Wisting petrol sahası yatırımlarını yavaşlatmayı ve muhtemelen durdurmayı başardı.
Tanzanya, Kenya, Estonya ve Gine-Bissau dahil olmak üzere birçok ülke yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçme niyetlerini dile getirdi. Kolombiya, petrol ve gaz arama çalışmalarını durdurma planlarını açıkladı. Tuvalu, Fosil Yakıtın Yayılmasını Önleme Anlaşması‘nı (Fossil Fuel Non-Proliferation Treaty) onayladı.
Birleşmiş Milletler’in Net Sıfır Emisyon Taahhütlerine İlişkin Üst Düzey İhracat Grubu, net sıfır emisyon taahhüt eden kurumların fosil yakıt çıkarma faaliyetlerini desteklememesi gerektiğini açıkça ifade etti –bu, zaten Net Sıfır Varlık Sahipleri İttifakı (Net Zero Asset Owners Alliance) tarafından da kabul edilmişti.
Finansman akışı fosil yakıtlardan uzaklaşıyor, hatta aksi yöne doğru kayıyor. Küresel GSYİH’nın yüzde 50’sinden fazlasını teşkil eden ülkeler, Atılım Gündemi (Breakthrough Agenda) kapsamında temiz teknoloji maliyetlerinin düşürülmesine yönelik 12 aylık eylem planı hazırladı.
Son olarak, birkaç ülkenin açıkça fosil yakıtları işaret ederek kirleticilerin neden oldukları Kayıp ve Zarar’ı tazmin etmelerini talep etmeleri önemli bir gelişme. Büyük petrol ve gaz şirketlerinin “Dekarbonizasyon Günü“nde eskimiş basmakalıp sözleri tekrarlayıp durmaları hiçbir yeni fikirleri olmadığını ortaya koydu.
ECO önümüzdeki günlerdeki gelişmeleri ilgiyle izlemeye devam edecek. Glasgow Kamu Finansmanı Deklarasyonu‘nu imzalayan ülke sayısı artacak mı? Hindistan ve diğer ülkeler, fosil yakıtlardan aşamalı çıkışı COP27 nihai karar metninin manşetine taşımaktaki kararlılıklarını devam ettirecek mi?
AB, zararlı sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda bazı ilerlemeler kaydetti. ECO’nun ruhu her ne kadar genç olsa da, AB’nin emisyon azaltım geçmişini bilecek kadar da yaşı var. 1990’dan bu yana AB, kişi başı emisyonlarını toplam yüzde 23 oranında azaltarak, Kyoto hedeflerini gerçekleştirdi.
AB’nin halihazırdaki katkı beyanı, 2030 yılı itibarıyla 1990 seviyeleri üzerinden en az yüzde 55 net emisyon azaltımını hedefliyor. 2022 yılında, AB “Fit for 55” olarak anılan iklim ve enerji mevzuatını güncelledi.
ECO, AB’nin COP27’de ulusal katkı beyanını “Fit for 55” müzakerelerine dayanarak güncelleme planlarını açıklayabileceğini duydu. Ancak Glasgow İklim Paktı, Taraflardan katkı beyanlarını 1,5°C derece hedefine göre güncellemelerini isterken, 2030 hedeflerini asgari düzeyde artırmalarını kast etmemişti. İşte kritik nokta burası: AB’nin ortaya koyduğu hedef payına düşenin çok altında kalıyor.
BM Çevre Programı’nın 2019 Emisyon Açığı Raporu, G20 ülkelerine 2020 ve 2030 yılları arasında yıllık emisyonlarını yüzde 7,6 oranında azaltmaları çağrısında bulundu; bu, doğrusal bir şekilde uygulanırsa, 2030 yılında AB’de en az yüzde 65’lik bir emisyon azaltımı demek. Bir diğer rapor, AB katkı beyanının, Adil Paylaşım‘la uyumlu olması için gereken çabaların yalnızca üçte birine denk geldiğini ortaya koydu.
AB’nin COP 27’de katkı beyanını güncellerken yüzde 55’in üzerine küçük bir artış yapmakla yetinmemesi ve hedefini en az 2030 itibarıyla yüzde 65’e çıkarması lazım.
Yüzlerce aktivist iklim tazminatı için yürürken, ABD borcunu ödememe konusunda kararlılığını devam ettiriyor.
Bugünkü Günün Fosili Ödülü’nü, 5 milyarın üzerinde bir nüfusu temsil eden 130’un üzerinde gelişmekte olan ülkenin Kayıp ve Zarar finansmanı talebini açıkça reddetmeye devam eden ABD’ye veriyoruz.
Bugün, COP 27’nin bunaltıcı sıcağında yüzlerce sivil toplum delegesi iklim adaleti talep etmek için yürüdü ve hepimize zengin ülkeler iklim yükümlülüklerini ertelemeye ve dikkatleri dağıtmaya devam ederken gerçek insanları yaşamlarının ve geçim kaynaklarının tehlike altında olduğunu hatırlattı. Bu esnada, COP 27’ye katılan Amerika Birleşik Devletleri İklim Değişikliği Özel Temsilcisi John Kerry, ABD’nin Kayıp ve Zarar finansmanı konusundaki pozisyonuna ilişkin duyarsız ve duygusuz açıklamalarda bulundu.
Kerry açıklamasında, “ABD ve diğer birçok ülke, tazminat veya yükümlülük getirecek bir tür yasal yapı oluşturmayacak. Böyle bir şey olmayacak” dedi.
COP27’nin ilk haftasında Kırılgan Ülkeler sel, kasırga, ve deniz seviyesinin yükselmesi gibi iklim krizinin kaçınılmaz etkileri için Kayıp ve Hasar finansmanı talep edilmesi konusunda birleştiler.
ABD, COP27’de Kayıp ve Zarar konusunda iyi bir çözüm bulmak için ortaklarıyla yoğun bir şekilde çalıştığını iddia ediyor ama aynı zamanda açıklamalarında hiç taviz vermiyor ve Kayıp ve Zarar için yeni bir fon veya imkân olmadığını söylemeye devam ediyor. İklim felaketleri arttıkça, gelişmekte olan ülkelerin daha fazla bekleyecekleri vakitleri kalmadığı da açıkça görülüyor. Bazı zengin ülkeler bir Kayıp ve Hasar fonu uygulaması fikrine açık oldukları gösterirken, ABD bu konuda hiçbir taviz vermemeye devam eden tek ülke olarak öne çıkıyor.
Günün Fosili Ödülü’nü dünyanın en büyük tarihi kirleticisi olan ve iklim borcunu ödemeyi bu kadar açık bir şekilde reddederek iklim krizinde çok az sorumluluğu olan milyonlarca insanı iklim etkilerinin sonuçlarıyla karşı karşıya bırakan ABD’ye veriyoruz.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…