Fotoğraf: Save the Children
Uganda‘nın kuzeyinde, COVID-19 pandemisi sırasında 10-14 yaş arası hamile kız çocuklarının sayısının 4 kattan fazla arttığı gözlemleniyor. Bu yaş grubuna yönelik cinsel istismarın şok edici bir şekilde yükseldiğinin ortaya çıkmasıyla, suçun faillerinin neden cezasız kaldığına yönelik bir araştırma başlatılıyor.
Yerel Meclis Başkanı Obita David Livingstone en fazla 12 yaşında olan hamile bir kıza, son doktor randevusunun nasıl geçtiğini soruyor. Bu, aslında aile üyelerinin sorması gereken bir soru ama bu normal bir hamilelik değil.
Kitgum bölgesinde küçük bir evde tek başına yaşayan kız, her an doğum yapabilir. Kurdukları iş başarısız olunca ailesi, para bulmak için köye dönmüştü. Livingstone, “Burası okullara biraz daha yakın olduğu için kızı burada bıraktılar” diyor: “Yan odası insanların içki içtiği bir yer. Sadece bu bile onun için pek çok zorluk yarattı.”
Livingstone, BBC Africa Eye‘ın adı belirtilmeyen bu kızı kaydetmesine, toplumda meydana gelen cinsel şiddet konusunda farkındalık yaratmak için izin verildiğini söylüyor:
Her hafta üç tecavüz vakası oluyor. Bazen faili yakaladığımızda, iplerle bağlayıp polise götürmemiz gerekiyor. Ama onlar bu olayı takip etme zahmetinde bulunmuyor. Tecavüze uğrayan kişiyi destekleyebilecek kimse yok. Bana göre bu, zayıf bir adalet.
Uganda’nın Sağlık Yönetimi Bilgi Sistemi‘ne göre, ülkedeki ilk COVID-19 karantinası sırasında (Mart-Haziran 2020) 10-14 yaş arası kız çocukları arasındaki gebelikler yüzde 366 arttı.
Bölge başkenti Gulu‘daki hastanede geçen yılki tüm gebeliklerin yaklaşık dörtte biri, 18 yaşın altındaki kızlardı.
Kadın doğum ve jinekoloji biriminin başındaki Dr. Baifa Arwinyo, konuştuğu çocuk hamilelerin hepsinin tecavüze uğradığını söylüyor:
Onlar ergen, hamile olmamaları gerekiyor. Doğum sırasında ölenler arasındaki en yüksek oran genç annelerde. Ne kadar gençse o kadar zor.
Yüksek cinsel istismar oranının Uganda’nın kuzeyinde 20 yıldır süren şiddetli çatışmaların bir mirası olduğu düşünülüyor.
Savaş; çocukları silah kullanmaya zorlama, tecavüz, yaralama, şiddet uygulamalarıyla tanınan ve hükümeti devirmek isteyen isyancı Tanrı’nın Direniş Ordusu‘nun (LRA) başındaki Joseph Kony tarafından başlatıldı.
Tahminlere göre bu dönemde 40 bin çocuk kaçırıldı, savaşmaya zorlandı ya da seks işçisi haline getirildi. Yaklaşık 1,7 milyon insan kamplarda yaşadı.
İsyancılar 2008’de Uganda’dan çıkarıldı ancak Gulu’da kadın hakları üzerinde çalışan sivil toplum örgütü GWED-G‘nin Müdürü ve kadın hakları savunucusu Pamela Angwech‘e göre şiddetin etkisi hala sürüyor:
Bu toksik, mayın tarlası dolu çevrede yaşamanın toplumda uzun vadeli etkisi oldu. İnsanlar ölü bedenler görmeye alıştı, ölü görmeye alıştı. Cinsel şiddet LRA tarafından bir savaş stratejisi olarak kullanıldı. Bunu kadın bedeninde yapılan bir savaş olarak tanımlıyorum.
Savaş döneminde işlediği suçlar hakkında çok az kişi yargılandı ve ceza aldı.
Bir LRA komutanı olan Dominic Ongwen, Uluslararası Ceza Mahkemesi‘nde (ICC) yargılandı. Şubat 2021’de 61 savaş suçu ve insanlık dışı suçtan ceza aldı. Kony ise ICC tarafından hala aranıyor ancak nerede olduğuna dair bir bilgi yok.
Sivil toplum kuruluşu Caritas için çalışan Avukat Eunice Lakaraber Latim, bu cezasız bırakılma ortamının Uganda’nın kuzeyini bugünkü haline getirdiğini söylüyor. Çok sayıda çocuğun tecavüze uğradığını belirten Latim, ebeveynlerinin adaleti sağlamak için kaynaklarının bulunmadığını ekliyor.
Latim, akrabası tarafından tecavüze uğrayan üç yaşındaki bir çocuğun ailesine değiniyor.
Annesi, ancak kızının yürüyüşünün değiştiğini fark ettiğinde durumu anlıyor. Polis faili tutukluyor, onu karakola götürmek için para istiyor.
Latim, “Daha sonra hükümlüyü beslemek için para vermen bekleniyor” diyor ve ekliyor:
Adaleti sağlamak için gerçek anlamda ödeme yapmak zorundasınız. Benzin parasını ödemeniz gerekiyor. Polis karakolundayken ona yemek sağlamalısınız.
Şüpheli altı ay tutuklu kaldı, ancak bazı yasal prosedürler izlenmediği için kefaletle serbest bırakıldı. Annenin davayı takip etmeye devam etme imkanı yoktu.
Polis ve tıbbi raporlar, üç yaşındaki çocuğun cinsel yolla bulaşan bir hastalığa yakalandığını doğruladı.
Annesi, “Çocuğum şu anda bile hala acı çekiyor. Enfeksiyon hiç iyileşmedi. Hapis cezası almalı. Böyle sona ermesini istemezdim” diyor.
Latim, adalet sisteminin mağdurları korumadığını ve çok sayıda davanın sonuçlanmadığını söylüyor:
Yolsuzluk çok. İnsanlar suç işlemekten korkmuyor, paran varsa çıkarsın diyorlar. Olan bu.
Aswa bölgesi emniyet müdürü Nachula Damalie, bazı vakaların ele alınmasıyla ilgili sorunları kabul ediyor, ancak yolsuzluğun yaygın olduğunu reddediyor:
“Bir kurbandan hizmetlerimiz için ödeme yapmasını istemememiz gerekiyor. Ama bazen yakıtımızın bitebileceğini kabul etmeliyim. Şimdi yolsuzlukla birlikte, polis memurlarının yolsuzluk yaptığı genel bir algı haline geldi, ancak diğer kurumlar gibi hepsi yolsuz değil. İyimiz ve kötümüz var.”
Kuzey Uganda Devlet Bakanı Grace Freedom Kwiyucwiny de sorunlar olduğunu kabul ediyor:
Yolsuzluğu inkar edemem. Yolsuzluk var. Her düzeyde, hatta bakanlıklar düzeyinde var. Tecavüze karşı yasalarımız var, ensestle ilgili yasalarımız var ama bir şekilde insanlar yasanın dışına çıkıp polise rüşvet veriyor ve sonra polis, ‘Tamam, git bunu evde hallet’ diyor. Yargılanan davalar var ama sayı yüksek değil.
BBC Africa Eye’ın soruşturduğu davalarda, şüphelilerden hiçbiri yargılanmadı.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…