Şensoy, Ogün Sanioğlu’nun hiç olmamış, gerçeklikle uzaktan yakından ilgisi olmayan hayal ürünü şeyler söylediğini belirterek “Oraya gelenlerin kullandıkları sembolleri bile görmek istediği gibi değerlendirmektedir. ‘Terör örgütünün sembolü’ dediği şeyi en azından biraz olsun araştırıp, bize sorup öğrenseydi de böyle yalan yanlış şeyler söyleyip, kendisini madara duruma düşürmeseydi” dedi.
25.02.2012 Cumartesi günü Akçay’da yapılan termik santral karşıtı eylemle ilgili Ogün Sanioğlu’nun yaptığı açıklamanın çevre ve çevre mücadelesi adına büyük bir talihsizlik olduğunu vurgulayan Şensoy, “Arkadaşın ‘Terör örgütünün sembolü’ dediği fular Kastamonu Cide köylü kadınlarının günlük yaşamında kullandıkları sarı yazmadır. O gün elimde tuttuğum Loç Vadisi’nden gelen bir çevre dostundan aldığım bu sarı yazmadır. Sarı yazma aynı zamanda ünlü romancı Cide Doğumlu Rıfat Ilgaz’ın ünlü bir romanının adıdır. Gene Sarı Yazma Yakışmaz mı Güzele? diye ünlü bir halk türkümüz vardır. O gün Sanioğlu’nun şovenist hisleri ve rekabet duygusu gözlerini öylesine kör etmiştir ki hiç düşünmeden tam bir aymazlık içinde hareket etmiştir. Öylesine sakat bir mantıkla davranmaktadır ki yaptığı işin çevrecilikle ve çevre mücadelesiyle hiç mi hiç ilgisi yoktur. Hatta çevre mücadelesine zarar vermektedir” dedi.
Sanioğlu’nun tam bir termik santral lobisi gibi hareket ettiğini, OMV şirketinin savunuculuğu yaptığını söyleyen Şensoy, “25 Şubattaki eylemle ilgili eleştirilerin olabilir, eylem tarzlarımız uyuşmayabilir, fakat bu durumda çıkar kendi doğru bulduğun eylemi uygulamaya sokarsın, bu en doğal hakkındır. Sen hiçbir şey yapmayıp, yapılan çevre hareketine kara çal! Eğer şov yapacaksan daha önce telaffuz ettiğin gibi “çırılçıplak” OMV’nin vinç direğine kendini çarmıha ger. Yok eğer, OMV şirketiyle bu zamana kadar geliştirdiğin, ticari faaliyetlerin hacmini ve cirosunu arttırmak istiyorsan, bunu bizim üzerimizden yapmaya kalkma. Biz evrensel anlamda ekolojist, çevreci olma mücadelesi içindeki bir platformuz.
Ülkemizin ve dünyanın yaşadığı tüm çevre felaketlerine duyarlıyız. Aynı duyarlılıkta olan çevre dostlarıyla buluşmaya ve ortak işler yapmaya devam edeceğiz. Şunu da unutmayalım; çevre mücadelesi kendi başına muhalif bir harekettir. Sermayenin ve devletlerin kucağında yürütülecek bir mücadele hiç değildir. Bu açıklamayı yaparak, bu bahsi kapatıyoruz. Biz yolumuza ve çevre mücadelesinde daha neler yapabiliriz diye bakıyoruz. Artık bu kısır çekişmelerle kaybedecek enerjimiz ve zamanımız yoktur. İnadına hayat, inadına çevre diyoruz!” dedi.
(Evrensel)
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…