28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü dolayısıyla hazırlanan raporda, AKP hükümetleri döneminde yaşanan işsizlik başta olmak üzere işçi ölümleri ve intiharlardan oluşan veriler derlendi. Rapora göre 2002 yılında 146 olan işçi ölümleri, 2020 yılında 2 bin 427’ye ulaştı.
Türkiye’de geçen 2002-2020 yılları arasında en az 26 bin 407 işçinin “önlenebilir sebeplere rağmen” yaşamını yitirdiği vurgulanan raporda şu bilgiler yer aldı:
İSİG verilerine göre, 10 Mart 2021 itibariyle salgının birinci yılında (11 Mart 2020-10 Mart 2021) Covid-19 nedeniyle en az 861 işçinin (71 kadın, 790 erkek) öldüğü belirtilen raporda ise şu ifadelere yer verildi:
“İSİG’in çalışmalarına göre, salgının birinci yılında -en az- 367 sağlık/sosyal hizmetler emekçisi (emekli sağlıkçılar hariç) pandemi nedeniyle yaşamını yitirmiştir. Ticaret, büro, eğitim, sinema işkollarında ise 228 ölüm olayı gerçekleşmiş. Covid – 19 nedeniyle İstanbul’da 178, Ankara’da 42, İzmir’de 41, Kocaeli’de 38, Bursa’da 33 can kaybı yaşanmıştır.”
Rapora göre; salgın döneminde “işten çıkarmaların yasaklandığı” açıklamalarına karşın tazminatsız işten çıkarmaların da önü açıldı. İş Kanunu’nun 25. maddesinin 2. fıkrası ile işten çıkarmaların “yasal” olduğu ifade edilen raporda, çok sayıda işçinin Kod-29 nedeniyle tazminatsız işten çıkarıldığı vurgulandı. Ayrıca raporda Kod-29 ile işten çıkarılan işçilerin kıdem ve ihbar tazminatı alamadıklarının altı çizilirken, bu işçilerin işsizlik ödeneğinden de yararlanamadıkları aktarıldı.
DİSK-AR’ın çalışmasına göre de 2020 yılında toplam 177 bin işçinin (34 bin kadın, 143 bin erkek) Kod-29 maddesi ile işten çıkarıldığı belirtilen raporda, “Yani her ay yaklaşık 15 bin işçi Kod-29 gerekçesiyle işten çıkarılmıştır” ifadelerine yer verildi.
Raporda ayrıca İSİG verilerine göre, 2013-2020 arasında en az 502 işçinin de işyeri içinde ve dışında 502 kişinin intihar ettiğinin altı çizildi. 2013 yılında 15 kişi olan intihar rakamları 2020’de 75 işçi intiharı olarak kayıtlara geçti.
Sezgin Tanrıkulu, iş cinayeti sonucu hayatını kaybedenlerin anılması için Galatasaray Meydanı’nda toplanmanın yasaklandığını söyleyerek “Yasağın ortadan kaldırılması için çalışma yaptık ama kaldırılmadı” dedi.
28 Nisan Günü’nün anma ve yas günü olarak kabul edilmesi gerektiğini belirten Tanrıkulu, TBMM’deki bütün siyasi partilere çağrıda bulundu.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…