CHP, “Covid-19 Salgınında Kadın Raporu” isimli bir rapor yayımladı. Raporda, salgının sadece ekonomik değil hukuki ve psikolojik açıdan da kadınları zor duruma sürüklediği vurgulanırken, sosyal devlet ilkelerinin yerine getirilmemesiyle de bakım kriziyle karşı karşıya kalındığının altı çizildi.
Hazırlanan raporda, 2020 yılı Cinsiyet Ayrımı Endeksi‘ndeki veriye de yer verildi. 2020 yılı Cinsiyet Ayrımı Endeksi’nde Türkiye, 153 ülke arasında 130. sırada yer alıyor.
UN WOMEN Raporu’nda yer alan bir bilgiye göre de salgın 96 milyon insanı 2021 yılına kadar aşırı yoksulluğa sürükleyecek. 96 milyonun 47 milyonunu kadınlar ve kız çocukları oluşturuyor yani aşırı yoksulluk içinde yaşayan kadınların ve kız çocuklarının sayısı 435 milyona çıkacak.
CHP tarafından hazırlanan raporda, kadın ve kız çocuklarının aşırı yoksulluğa sürüklenebileceği ifade edildi:
Salgın, önümüzdeki on yılın sonuna kadar aşırı yoksulluğun ortadan kaldırılması beklentileri önünde ciddi tehdittir. Kadınlar, gelir kaynaklarını kaybetme olasılıklarının daha yüksek ve sosyal koruma önlemlerinin kapsamına girme olasılıkları daha düşük olduğu için COVID-19 krizinin etkilerini erkeklere oranla daha fazla hissetmekte, kadın yoksulluğu özel olarak tedbir alınması gereken konuların başında gelmektedir.
UN Women tarafından Eylül 2020’de yayımlanan İçgörüden Müdahaleye: COVID-19 Salgını Bağlamında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği (From Insights to Action: Gender Equality in the wake of COVID-19) raporunda yer alan veriler, salgının 96 milyon insanı 2021 yılına kadar aşırı yoksulluğa sürükleyeceğini göstermektedir. 96 milyonun 47 milyonunu kadınlar ve kız çocukları oluşturmaktadır. Bu, aşırı yoksulluk içinde yaşayan kadınların ve kız çocuklarının sayısının 435 milyona çıkması demektir. Rapora göre; kadınlar için yoksulluk oranının 2019 ve 2021 yılları arasında yüzde 2,7 oranında düşmesi beklenirken tahminler salgın ve etkileri dolayısıyla yüzde 9,1 oranında artış öngörmektedir.”
Koronavirüs salgını döneminde kadınların ev içi emeğindeki artışın erkeklere göre çok fazla olduğunun da altı çizildi:
COVID-19 sürecinde kadınlar aleyhine bir diğer sorun alanı, artan ücretsiz ev içi emektir. İşgücü karşısında kimi kadınlar ücretsiz izin almak zorunda kalırken, kimileri hem ev içi (ücretsiz) işgücü talebini hem de işgücü piyasasından kopmamak için çalışma şeklini radikal bir biçimde değiştirmek zorunda kalmıştır. Salgında sonrası iş güvenliğinin ve işsizliğin kadınlar için artan bir sorun haline geleceği ortadadır. Karantina ve izolasyon kararları yürürlüğe girdikçe, okullar ve çocuk bakım evleri kapandıkça kadınların ev işlerine harcadığı zaman artmıştır. Çift ebeveynli hanelerde bu süreçte erkeklerin de ev içi emeği ve çocuk bakımında göreceli artış görülürken kadınların ev içi emeğindeki artış erkeklere göre çok daha fazla olmuştur.
Aslında bu durum COVID-19 öncesi için de çok farklı değildir. Dünya çapında kadınlar ücretsiz bakım ve ev işlerinin %75’inden sorumludur. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) hesaplamalarına göre dünyada kadınlar günde ortalama 4 saat 25 dakika ücretsiz bakım ve ev içi işler yaparken erkekler için bu süre 1 saat 23 dakikadır. BM’ye göre de kadınlar günde ortalama 4.1 saatini, erkekler 1.7 saatini karşılıksız bakım emeğine ve ev işine ayırmaktadır.”
Ev İşçileri Dayanışma Sendikası‘nın (EVİD-SEN) “Küresel Salgın Döneminde Çalışma Hakkı ve Diğer İnsan Hakları İhlalleri Bağlamında Ev İşçilerinin Karşılaştıkları Sorunlar Raporu”nda yer alan verilere de yer verilen raporda, kayıtdışı çalışan ev işçilerinin bu dönemde sosyal güvenlik haklarına erişemediklerinden bahsedildi:
Ev işçilerin çoğunun kayıtdışı çalışmaları yaşanan sorunun katlanarak artmasına neden olmuştur. Kayıtdışı çalışan ev işçileri bu dönemde sosyal güvenlik hakkına erişememiş, kendileri için gerekli olan temel ihtiyaçları karşılayamaz hale gelmişlerdir. Bu ev işçilerinin çoğunun devlet tarafından sağlanan herhangi bir yardımdan faydalanamadığı, yaşadıkları gelir kaybı nedeniyle borçlandıkları ve borçlarını ödeyemedikleri anlaşılmıştır.
Küresel salgın döneminde ev işçilerinin haneleri içinde kendilerinden başka aile bireylerinin de işsiz kalmaları nedeniyle bahsedilen ekonomik krizin derinleştiği dikkat çekmiştir. 413 ev işçisinin yanıtladığı ankete göre; ev işçilerinin %56,8’i bu dönemde işten çıkarıldıklarını ifade etmiş, %91,6’sı bu dönemde gelir kaybı yaşadığını belirtirken, %90,3’ü ise hanesinde kendisi haricinde işsiz kalan farklı kişiler de olduğunu vurgulamıştır. Ev işçilerinin %84,4’ü salgın döneminde herhangi bir yardımdan faydalanamadıklarını ifade etmiştir. Ulaşılan sınırlı yardımların ise koli yardımı vb. geçici desteklerden oluştuğu görülmüştür. Aynı anda hem aile içinde hem de çalışma yaşamında şiddete maruz kaldığını belirten ev işçilerinin oranının ise %99,7 olduğu dikkat çekmiştir. Araştırma kapsamında kendileriyle iletişime geçilen ev işçileri salgın döneminde hem aile içinde hem de çalışma yaşamı içerisinde maruz kaldıkları bütün şiddet türlerinde artış yaşandığını dile getirmişlerdir.”
CHP’nin konuyla ilgili belirttiği çözüm önerilerinden bazıları ise şöyle:
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…