Kategoriler: Dış Köşe

Cehennemin istiap haddi var mıdır? – Murat Sevinç

Yazar:
Konuk Yazar

Bu yazı diken.com.tr sitesinden alındı

Yılbaşı zamanı gelir de, kılıksızların ‘cehennem’ uyarıları eksik olur mu hiç. Adettendir, iki yüzlüğün bereketli toprağında.

Gezi eylemleri esnasında gencecik insanlar öldürüldü, terörist dediler, yas tutanlara sövdüler.

14 yaşındaki bir çocuğun cenazesi üzerinden, annesini yuhaladılar.

Uludere’de bombalanarak öldürülen köylülere sövdüler.

Suruç’ta paramparça edilen pırıl pırıl insanların anısına sövdüler.

Ankara Garı’nda, barış mitingi yapılmak için toplananların orta yerinde bombalar patladı. 100’ün üzerinde insan vefat etti. Hâlâ tedavi gören yurttaşlar var. Resmi açıklama yapılırken ‘bakan’ sırıttı. Konya stadında, saygı duruşunda, parçalanan insanları yuhaladılar.

Bir annenin cenazesi, günlerce yol ortasında bekledi. Çocukları görebilecekleri bir mesafede nöbet tuttu. Seyrettiler. Sosyal medyada, Taybet İnan’ın asfalt üzerindeki bedenine sövdüler.

Bir TV kanalına bağlanıp ‘Çocuklar ölmesin’ dediği için hapse mahkum edilen genç kadın öğretmene sövdüler.

Yurtta yanarak ölen kız çocuklarının yanarak ölmesinde ihmali olanlardan hesap sormak gerektiğini düşünenlere sövdüler.

Her Allah’ın günü ölen işçilerin yaşamlarını kaybetme gerekçelerinin üzerine gidenlere, haklarını savunmak için çabalayanlara sövdüler.

Bir vakfın yurtlarında taciz ve tecavüze uğrayan çocukların haklarını arayanlara, olup biteni gündeme getirenlere, hesap soranlara sövdüler.

Basın özgürlüğünü sahiplenenlere, terörist diyerek sövdüler.

Akıl ve hukuk dışı tuhaf iddianamelerle içeride tutulan gazetecilere, onlarla dayanışma sergileyenlere sövdüler.

Cezaevine atılan siyasetçilere, yazarlara, iş adamlarına sövdüler. Önüne geleni daha ilk günden suçlu ilan edenlere karşı çıkanlara, adil yargı için mücadele edenlere sövdüler.

Laik ve demokratik hukuk devletinin temel ilkelerini savunanlara, bu uğurda bedel ödemeyi göze alanlara sövdüler.

Memlekette kan akmasın, barış olsun diye bir metni imzalayan akademisyenlere sövdüler.

O akademisyenlerin kanında duş almak isteyen herifleri takdir ettiler. Hocaları hedef gösterdiler. Hakaret ettiler.

Bir gecede, sorgusu sualsiz işinden gücünden ekmeğinden edilen on binlerce insana sövdüler. ‘Ağaç kemirsinler,’ dediler.

Barış metni imzacısı Mehmet Fatih Traş intihar etti. ‘Oh olsun hainlere’ dediler.

KHK ile ihraç edilmiş iki eğitimci açlık grevine başladı. Aylardır sürdürüyorlar. Kılları kıpırdamadı. ‘Yemek yiyorlar’ diyerek sövdüler.

Sağlıklı her toplumun aklını kaçırmasına neden olacak, akıl fikir almaz yolsuzluk iddialarıyla ilgilenmediler; ‘Bal tutan parmağını yalar,’ ‘Devletin malı deniz yemeyen domuz,’ ‘Üzümünü ye bağını sorma’ kültürünün temsilcileri. Söz konusu iddiaları gündeme getirenlere, tepki gösterenlere sövdüler.

Minibüste şort giyen kadına, başını kız arkadaşının omuzuna yaslayan erkeğe, ‘Onur Yürüyüşü’ yapmak isteyenlere saldırdılar, tehdit ettiler, sövdüler.

İnsan hakları savunucuları durup dururken tutuklandı. Durup dururken tutuklanıp eziyet edilen insanlara sövdüler, hedef gösterdiler, iftira attılar.

Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesinin toprağa verilmesini engellediler. Toprağa.

Kadınlar öldü, izlediler. İşçiler öldü, izlediler. FETÖ soruşturmalarından kaçmaya çalışırken üç çocuklu beş kişilik bir aile Ege denizinde boğuldu, izlediler. Ormanlık araziler bir gecede harap edildi, izlediler. Diyarbakır’da üstü çıplak bir genç miting alanına doğru koşarken hepimizin gözlerinin önünde vuruldu, izlediler. Madenciler ölürken, izlediler. İnanılması güç haksızlıklar yapılır ve adalet duygusu yerle yeksan edilirken, izlediler.

Ve daha neler neler…

Öte dünyada ‘ülke kontenjanı’ yok bildiğim kadarıyla. Cehennemin bir ‘istiap haddi’ olup olmadığını da bilmiyorum. Varsa eğer, bana kalırsa yeni bir yıla giriyor olmanın umudu ve mutluluğunu yaşarken fındık fıstık atıştıran Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının, yılbaşını kutladıkları için ‘cehennemlik’ olacakları konusunda herhangi bir endişe duymalarına gerek olmadığı çok açık!

Velev ki bir istiap haddi yok ve yılbaşında kahkaha atıp leblebi yediğiniz için ‘cezalandırılma’ ihtimali sizi ürkütüyor. Yine de fazla endişelenmeyin derim. Nihayetinde Türkiye’den gideceksiniz; ne kadar sürprizli ve zorlu olabilir ki!

İyi, sağlıklı, mutlu yıllar dilerim. 2018 daha iyi bir yıl olsa, hiç fena olmaz…

Murat Sevinç – Diken

Paylaş
Yazar:
Konuk Yazar

Önceki Haberler

Bir çocuk, deprem ve TOKİ savaşı: Terk etmeyeceğiz!

Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…

11/02/2025

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…

27/12/2024

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…

27/12/2024

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…

24/12/2024

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…

16/12/2024

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…

15/12/2024