Manşet

BM: Ukrayna savaşı gıda, enerji ve finans sektörlerini alt üst eden üç boyutlu bir kriz

Birleşmiş Milletler (BM), Rusya‘nın Ukrayna‘ya açtığı savaşın gıda, finans ve enerji alanında yarattığı krize dair bir rapor hazırladı.

Rapora göre, savaş, dünyanın en savunmasız insanlarını, ülkelerini ve ekonomilerinden bazılarını alt üst eden gıda, enerji ve finans gibi üç boyutlu bir krizi güçlendiriyor.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, “Şu anda birçok gelişmekte olan ülkenin ekonomisini mahvetmekle tehdit eden çok büyük bir fırtınayla karşı karşıyayız” dedi.

BM, savaşın etkilerine ilişkin ilk resmi raporunda, Ukrayna’daki savaşın, COVID-19 krizi ve iklim değişikliği tarafından zaten zor durumda olan küresel ekonomi üzerinde “endişe verici kademeli etkiler” yarattığını söyledi.

Raporda, üçte biri zaten yoksulluk içinde yaşayan 1,7 milyara yakın insanın artık gıda, enerji ve finans kesintileri ile karşı karşıya olduğu belirtildi.

Rapora göre, enerji fiyatlarının son aylarda doğalgazda yüzde 50’ye varan oranlarda artması, enflasyonun artması ve kalkınmanın durmasıyla birlikte birçok ülke borçlarını ödeyememe riskiyle karşı karşıya.

En çok yoksul ülkeler etkileniyor

Raporda, etkiyi en şiddetli yaşayan ülkelerin, insanların sağlıklı beslenmeyi karşılayamadığı, nüfusunun gıda ve enerji ihtiyaçlarını karşılamak için ithalatın zorunlu olduğu, borç yüklerinin ve sıkılaşan kaynakların hükümetin küresel finansal koşulların kaprisleriyle başa çıkma kabiliyetini sınırladığı ülkeler olduğu belirtildi.

107 ülkenin krizin üç boyutundan en az birine ciddi şekilde maruz kaldığı ve bu ülkelerden 69’unun, üç boyutun tamamına ciddi şekilde maruz kaldığı ifade edildi.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü‘ne göre savaş, emtia fiyatlarını rekor seviyelere çıkardı: Gıda fiyatları geçen yıla göre yüzde 34 daha yüksek ve ham petrol fiyatları yaklaşık yüzde 60 arttı.

Raporda, “Gelişmekte olan ülkelerdeki savunmasız nüfuslar bu fiyat dalgalanmalarına özellikle maruz kalıyor” ve “gıda fiyatlarındaki artışın toplumsal huzursuzluğun zincirleme etkilerini tehdit ettiğini” eklendi.

Ancak rapor, siyasi irade ve mevcut kaynaklarla birleşerek atılacak adımların darbeleri yumuşatabileceğini söyledi. Diğer şeylerin yanı sıra ülkelerin gıda stoklarını stoklamamasını, küçük çiftçilere yardım teklif etmesini, nakliye maliyetlerini sabit tutmasını ve ihracat üzerindeki kısıtlamaları kaldırmasını tavsiye etti.

Rapor, hükümetlere stratejik yakıt rezervlerini küresel pazara sunmaya ve yakıt için buğday kullanımını azaltmaya çağırdı.

Gıda krizi büyüyecek

Gıda krizi en başta azalmakta olan bulunabilirlik ve fiyat artışları ile ilişkili. Gıda (ve enerji) ithalat faturaları şimdiden rekor düzeylerde ve bunların daha da artması kaçınılmaz görünüyor.

Raporda bunun geniş kapsamlı olabilecek yaygın etkileri olacağı, özellikle
daha yoksul ve savunmasız insanlar için sonuçlarının daha şiddetli olacağı belirtildi.

Birçok gıda üreticisi ihtiyaç duyduğu tarımsal girdilere erişememekte,
bu nedenle mevcut piyasa rahatsızlıklarının etkisi 2023 yılına kadar hissedilebilir.

Rusya ve Ukrayna’dan en çok buğday ithal eden ülkeler, 2020.

Rapora göre, Ukrayna ve Rusya dünyadaki buğday ve arpanın yaklaşık yüzde 30’unu sağlıyor.

36 ülke, tükettiği buğdayın yüzde 50’si ve fazlasını Rusya ya da Ukrayna’dan alıyor, Türkiye bu ülkelerden biri.

Buğday ve mısır fiyatları savaş başladığından beri çok dalgalandı ve yılın başındaki seviyelerinin %30 üzerine çıkmış durumda. Bazı analistler, özellikle küçük çiftçilerin büyük bir payı olan ülkelerde mahsul veriminde  yüzde 50’ye kadar düşüş görülebileceğini öne sürüyor.

Dünyadaki ülkelerin gübre ihracat payları. Gübre ihracatının yaklaşık yüzde 50’sini, Rusya, Çin, Kanada, ABD ve Belarus sağlıyor.

Rapora göre Rusya ve Belarus, dünya gübre ihracatının %20’sinden fazlasını oluşturuyor.

Yine gıda güvenliğine ilişkin temel endişelerden biri de, savaş yüzünden aksayan deniz tedarik zinciri ve  limanların sıkışıklığından kaynaklanmakta. Ukrayna’daki altyapı, artan tıkanıklık ve tahıl nakliyesinin artan maliyetleri, tahıllar da dahil olmak üzere kuru dökme nakliye maliyetlerine yansıdı.

Fosil yakıta da, yenilenebilir enerjiye geçişi de hızlandırabilir: Zaman gösterecek

Rapora göre enerji piyasaları, büyüyen gayri safi milli hasıla ve tüketici talebi sebebiyle zaten gergin durumdaydı. Ham petrol ve doğal gaz fiyatları, yılın başındaki seviyelerinin yüzde 50 üzerinde seyrediyor fakat BM’nin piyasaya 180 milyon varil petrol süreceği gibi taahhütlerle dalgalı bir seyir izledi.

Petrol ve gaz fiyatlarındaki önemli artış, uzun vadede karşıt etkilere yol açabilir.

Bir yandan, yatırımları yeniden maden çıkarma endüstrilerine ve fosil yakıta dayalı enerji üretimine kaydırabilir ve bu da son 5-10 yılda belgelenen karbonsuzlaştırma eğilimi tersine dönme riskini taşır.

Öte yandan, özellikle daha yerel kaynaklardan tedarik ederek enerji dayanıklılıklarını güçlendirmek isteyen ülkelerde alternatif enerji kaynaklarına geçişi de hızlandırabilir.

Raporda hangi eğilimin baskın çıkacağı konusunda kararsız olunduğu; bunun siyasi liderlerin kararlarına, Paris Anlaşması, 2030 Gündemi’nin taahhütlerini yerine getirme yönündeki ivmeyi sürdürmeye bağlı olduğu belirtildi.

Ham petrol ve doğal gaz fiyatlarında istikrarsızlık, 2021.

Küresel borç krizi kapıda

Rapor, küresel bir borç krizinin eşiğinde olduğumuzu söyledi:

“Bu krizin başlangıcından önce bile gelişmekte olan ülkeler ihracat kazançlarının ortalama %16’sını borçlarını ödemek için harcadı.Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri bu rakamın iki katından fazlasını harcıyor.”

Finansal düzensizliğin yanı sıra faiz artırımları, gelişmekte olan ekonomiler için, faiz yoluyla “taper-tantrum benzeri” etkilerin çifte darbesi olacaktır.

Emtia vadeli işlemleri ve tahvil piyasalarında oran artışlarında daha fazla oynaklık, döviz kuru baskılarına ek olarak artan risk primlerine yol açıyor. Birleşmiş Milletler tarafından gıda ithalatçısı olarak sınıflandırılan ülkeler, çatışmanın başlangıcından beri borçlanma maliyetlerinde ortalamanın üzerinde bir artış kaydetti.

Tedarik zincirini etkiliyor

Ukrayna’daki savaş, küresel lojistik ve tedarik zincirlerinde devam eden kesintileri artırıyor ve küresel çapta deniz ulaşımında  daha yüksek gecikme seviyelerine katkıda bulunuyor.

Bunun Ukrayna ve Rusya’dan gelen emtia arzını ne ölçüde azaltacağı belli değil, ancak Avrasya Kara Köprüsü’nün kilit sektörlerinden Ukrayna ve Rusya’ya dair  ticaret kısıtlamalarına ve hava sahasının kapatılmasına dair belirsizlik ve güvenlik endişeleri, tüm ticaret yollarını karmaşıklaştırıyor.

Önemli bir diğer endişe, bunun enerji arzı konusunda da sıkıntıya sebep olması: Rusya’dan daha kısa mesafelerde veya boru hattıyla taşınacak olan enerjinin yerini alacak gaz ve petrolün de gemilerle taşınması gerekecek.

BM, bu krizleirn çözümü için yalnızca devletlerin değil, hayırseverlerin, sivil toplumun ve özel sektörün,özellikle dünyadaki kırılgan gruplar için elini taşın altına koyması gerektiğini söylüyor ve savaşın küresel etkilerinin hafifletilmesi için tüm mevcut mekanizmaların en yüksek verimlilikle kullanılması gerektiğinin altını çiziyor.

Paylaş
Yazar:
Yeşil Gazete