Eylülün ilk günlerinde Fransa’nın ekoloji dünyası bir gelişmeyle çalkalandı. Le Monde gazetesinin okurlarca çok sevilen ekoloji yazarı Hervé Kempf 15 yıldır çalışmakta olduğu gazetesinden ayrıldı. Yönetimi suçlayarak; bir konuyu araştırıp yazmasının önlendiğini ileri sürerek. Ona göre gazete ekoloji politikasını bazı baskılara boyun eğerek değiştirmekteydi. Gelişme okurlar arasında üzüntü yarattı. Kempf’i böyle davranmaya iten neydi ki?
Bu olgunun ön planında bir olay var. Ama arka planda çok daha derin bir sürecin olduğu gözleniyor. Hatta bunun uluslararası boyutları göze çarpıyor. Olayın kendi basit. Eski hükumetler zamanında ülkenin bir köşesine havaalanı yapımı planlanmıştı. Yöre halkı ve çevreciler bu projeye ısrarla itiraz etmişlerdi. Halkla polis ve jandarma arasında çatışmalar yaşanmıştı. Çekişmenin boyutları büyüyüp sürerken iktidar el değiştirdi ve Sosyalist Parti hükümeti devreye girdi. Çevreciler kavganın biteceğini sanırken yeni hükümet de aynı çizgiyi sürdürmeye başladı. Hervé Kempf bu havaalanı konusunda çok etkili yazılar yazmıştı bir zamanlar. Ancak gazete yönetimi onun bu konuda ‘tek yönlü davrandığı’ gerekçesiyle yeni yazı hazırlamasını önledi.
Ancak meselenin başka yönleri de var. Gazete beş yıl önce, Kempf’in ısrarlı çabası sonucu özel bir ekoloji sayfası oluşturmuştu. Burada yetenekli ve yetkili kişiler her gün büyük ilgiyle izlenen ve sevilen yazılar yayımlamaya başlamışlardı. Ancak bir yıl kadar önce gazetenin sahipliğinde bazı değişiklikler belirdi ve önemli ekonomik etkinlikleri olan bazı işadamları hissedar oldular. Bundan belli bir süre sonra da ekoloji sayfası oraya, buraya dağıtıldı. Bazı yazılar ekonomi sayfasının içine kaydı, bazıları da uluslararası ya da iç haberler sayfasına. Öyle oldu ki, bazı günler gazetede ekoloji konulu bir tek yazı bile yer almıyor.
Daha ilginç bir durum söz konusu. Bu gelişmeden altı ay kadar önce aynı şey New York Times gazetesinde de yaşandı. Aynen! Gazete ekoloji konularına ayırdığı bölümü yok etti; yazıları oraya buraya dağıttı. Her iki uygulamada da gerekçeler aynı: “Canım, ekoloji çok boyutlu bir alan. Tek başına ayakta durması yerine ilgili konuların içine girip o alanları aydınlatması daha doğru.”
Acaba ekoloji endişelerinin ısrarla ifade edilmesi (petrol şirketleri, inşaat sektörü, ilaç endüstrisi gibi) bazı çevreleri artık rahatsız etmeye mi başlamıştı? Bu tür yerler verdikleri ilanlarla ve başka yöntemlerle gizli bir baskı mı oluşturmaktaydılar?
Basında görülen ve gittikçe yükselen yaklaşım şöyle: Daha az benzin üreten otomobil üretimi, elektrikli araçlar, biyolojik tarım girişimleri gibi olumlu girişimleri destekleyerek yansıtmak. Ama mevcut ekonominin temel düzenini, üretim öncelik ve biçimlerini sorgulayan, tüketim modellerini eleştiren bir çizgiyi frenlemek.
Hervé Kempf çıkışında aslında bu olguya vurgu yapıyor. Ve kavgasına vaktiyle kendinin kurduğu ‘Reporterre’ adlı sitede devam edeceğini açıklıyor.
Atilla Alpöge – http://ekogazete.wordpress.com/2013/09/08/basinda-neler-oluyor/
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…