Goldschmidt, “Eğer bu karar diğer kurullar tarafından da kabul edilip yasalaştırılırsa, o zaman toplumun büyük bir kesiminin artık Almanya’da bir geleceği yok demektir” dedi.
Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle ise yaptığı açıklamada Almanya’daki Yahudi toplumunun yaşamlarını her şekilde koruma ve garanti altına alma yükümlülüğüne vurgu yaptı: “Yahudilerin artık Almanya’da oğullarını sünnet ettiremediklerini dünyada hiç kimseye hiçbir şekilde açıklamak mümkün olmaz.“
Yeşiller, hem dini özgürlükleri, hem çocuğu düşünüyor
Yeşiller Meclis Grup Başkanı Renate Künast da Westerwelle’nin açıklamalarına destek verdi. Ancak Künast, yine de hızlı bir karar alınmaması konusunda uyarıda bulundu. Künast, “Yahudi ve Müslümanların Almanya’da dinî vecibelerini yerine getirebilmelerini istiyorum ancak mantıksal olarak çocuğun beden bütünlüğünü de korumak durumundayız. Bu kolay bir görev değil ve hızlı bir karar alınması da uygun değildir” şeklinde konuştu.
Alman milletvekillerinin çoğu, hükümetin reşit olmayan çocukların sünnet edilmesi mevzuunu açıklığa kavuşturma hakkına sahip olmasını destekliyor. Fakat Almanya Adalet Bakanı Sabine Leutheusser-Schnarrenberger, politikacıların hukukî bir karar alma niteliğine sahip olmadığı kanısında. Hür Demokrat Partili bakan, konunun Yüksek Eyalet Mahkemesi ya da Federal Anayasa Mahkemesi’ne taşınmasını istiyor. Almanya’nın en yüksek mahkemesinin yargıçlarının bu şekilde Almanya’daki temel haklar çerçevesinde hangi önceliğin dikkate alınması gerektiğine karar verebileceği belirtiliyor. Anayasa’nın ikinci maddesinde, “Herkes, yaşam ve beden bütünlüğünün korunma hakkına sahiptir“ ifadeleri yer alırken, dördüncü maddede, “Din ve vicdan özgürlüğü ile din ve dünyevi inanç özgürlüğüne dokunulamaz. Dinin rahatsız edilmeden uygulanması güvence altındadır“ deniliyor.
Yeşiller’in Türk parlamenteri: Acele karar alınmamalı
Öte yandan, Türk kökenli milletvekili Memet Kılıç ise Köln Eyalet Mahkemesi’nin kararını memnuniyetle karşılıyor. Yeşiller Partili Kılıç, şu değerlendirmede bulundu: “Bu karar kötü değil. Tanınmış bir Müslüman ve sünnet olmuş bir adam olarak bana göre, burada çirkin bir durum yok. Bu karar, seküler bir devlette hukuk alanında yaşanan bir fikir çatışmasıdır. Bunu kabul edip sükunetle tartışmalıyız. Acele kararlar alınmamalı. Elbette çocuk hakları da korunmak durumunda. Çocuklar ebeveynlerin malı olmadığı gibi devletin de malı değil. Onlar birer birey ve hakları var.“
DW Türkçe
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…