Ne zaman internette, gazetede Ali İsmail’le ilgili bir şey görsem gözlerim öfkeyle dalıyor, düşünüyorum.
Sokak lambalarının aydınlattığı gece karanlığında, soluk soluğa kaçan 19 yaşında bir çocuk var. Arkasından eli sopalı, yüzü gaz maskeli bir sürü adam onu kovalıyor. Çocuk, korkuyla kaçarken arkasındakiler ne kadar yaklaştı bakmak için sürekli kafasını çeviriyor. Arkadaki eli sopalı adamların adımları, 19 yaşındaki çocuğun adımlarından daha büyük olduğu için arayı kapatıyorlar. 19 yaşındaki çocuk arkasına son bir kez daha bakmak isterken ayağı tökezleyip yere düşüyor. Adamlar, çocuğun kalkıp kaçmasına fırsat bile kalmadan yetişip ellerindeki sopayı üstüne indiriyorlar.
Sonra birden döven adamların arkasından bir kalabalık beliriyor. Yüzü kumaştan maskelerle, ameliyat maskeleriyle kapalı, ellerinde biber gazı için solüsyon fıs fısı olan insanlar… Surat ifadeleri görünmese de gözlerinden öfkeli oldukları belli olan, arkadaşlarını kurtarmak için gelmiş insanlar… O insanların arasında ben de varım. “Bırakın lan çocuğu! Şerefsizler! ” diye bağırıyorum. Kalabalığın içinden diğer insanlar da bağırmaya başlıyorlar. “Koşun! Kurtaralım!”
Yerde yatan 19 yaşındaki çocuğu döven, sopalı ve gaz maskeli adamlar birden bize dönüyorlar.
Onların dönmesiyle birlikte bütün kalabalık olarak öfkeyle, bağırarak üstlerine koşuyoruz. Yanlarına varınca bir kısmımız yerden çocuğu kaldırıyor. Diğer kısmımız da adamların ellerinden sopaları alıyoruz. Kovalayıp dövüyoruz. Ben dövenlerin arasındayım. “Siz bu çocuğu sahipsiz mi sandınız lan! İtler! …tir olun gidin!” diye bağırıyorum. Daha sonra çocuğun dövülmesine yardım eden esnafın camlarını indiriyoruz hep birlikte.
Arkadaşımızı insanlıktan çıkmışların elinden alabildiğimiz için mutluyuz. Miğferdibi Savaşı’nın son anında yetişen Rohirrim Süvarileri gibi hissediyoruz kendimizi. Sonra ambulans geliyor. Ali İsmail’i alıp hastaneye götürüyoruz.
Yediğin korkunç dayağı öğrendiğimden beri hep bu hayali kuruyorum Ali. Keşke o itlerin elinden seni kurtarabilseydik. Keşke sana yaptıklarını fitil fitil burunlarından getirebilseydik.
Adını her duyduğumda gözlerim doluyor. İçim acıyor be Ali…
Bu yazı ilk olarak firtinaagaci.blogspot.com.tr/ de yayınlanmıştır
Ezgi Özcan
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…