Kategoriler: Doğa

Akdeniz’de doğaya en borçlu kim?

Yazar:
Durukan Dudu

Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF)’nın yürüttüğü Küresel Ayakizi Ağı (Global Footprint Network) projesinin son bulgularına göre, Akdeniz Havzası’nda doğaya en fazla borcu olan ülke İtalya.

WWF İtalya’nın Bilim Kurulu Başkanı Gianfranco Bologna’nın ANSAMed (Akdeniz Ağı – Geleceğin Sorunları) için yayınladığı bir raporda verdiği bilgilere göre, 1961-2008 dönemini temel alan araştırmaya göre Akdeniz Havzası’ndaki ülkelerin enerj ve hizmet talebi 47 yılda %197 arttı. Bu durum “ekolojik açığın” (ing: eco-deficit – Ülkede bulunan ekosistemlerin ürettiği hizmet ve metalarla ülkenin tükettiği doğal kaynaklar arasındaki açık) %230 artmasına neden oldu. Yine aynı araştırmada, ülkelerdeki yerel üretim ile talep arasındaki farkın son 4 yılda %150 arttığı ortaya çıktı.

İtalya’nın ekolojik açığı %23’le Akdeniz’in en yüksek ekolojik borç faturasını çıkartırken, “doğaya en fazla borçlu” Akdeniz ülkeleri arasında İspanya %17, Fransa ise %13 ile ikinci ve üçüncü oldu.

Türkiye bu ülkelerin hemen ardından %10’luk ekolojik açığıyla 4. en borçlu ülke olurken, Mısır da %9 ile 5. sırada yer aldı.

Akdeniz’in güney kıyılarında bulunan ülkelerde de ekolojik açık giderek artıyor. Klasik kalkınma paradigmalarını izleyen ülkelerde Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH) artarken doğa tahribatı ve doğal kaynakların sürdürülemez tüketimi de aynı hızla yükseliyor.

Bologna’nın paylaştığı verilerde dikkat çeken başka bir durum da Türkiye, Fas, Tunus, Libya, Cezayir ve Suriye’nin 1961-2008 yılları arasında eko-borç veren (eco-creditor) konumundan eko-borçlu (eco-debtor) konumuna geçmiş olmaları. Bu durum, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu söz konusu ülkelerin sınırları içindeki eko-sistemlerin ürettiğinden daha fazlasını tüketmeye başladığını, diğer bir deyişle diğer toplumların doğal varlıklarını sömürmeye başladıklarını gösteriyor. Bu ülkeler arasında en hızlı “borçlanan” ülke ise Cezayir.

Araştırmanın kapsadığı dönemde eko-borcunu azaltan tek ülke olan Portekiz, özellikle 1998-2008 yılları arasında eko-borcunu %18 azaltmış durumda.

Kirlilik, doğal varlıkların sömürüsü, fosil yakıtlara dayalı enerji üretimi ve eko-sistemler üzerinde arttırılan baskı gibi sorunlar Akdeniz Havzası’nda giderek artan sayı ve şiddette yaşanıyor. Uzmanlara göre sürdürülebilir üretim ve tüketim modellerine geçiş, iklim değişikliğiyle mücadele ve klasik kalkınma paradigmalarından uzaklaşmak bir aciliyet halini almış durumda.

(Greenprophet.com, Yeşil Gazete)

Önceki Haberler

Bir çocuk, deprem ve TOKİ savaşı: Terk etmeyeceğiz!

Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…

11/02/2025

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…

27/12/2024

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…

27/12/2024

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…

24/12/2024

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…

16/12/2024

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…

15/12/2024