Kategoriler: Dış Köşe

Akademisyenler sadece Barışa İmza attı – Yasemin İnceoğlu

Yazar:
Konuk Yazar

Bu yazı bianet.org/ dan alınmıştır

Bizlerin hain olarak yaftalanmasına neden olan bildirideki ifadeler özellikle barış süreci devam ederken birçok köşe yazarı, akil insanlar heyeti gibi sivil aktörler ve siyasetçiler tarafından dile getirilmişti.

Dünden beri akademisyenler tek tek ve/veya toplu olarak telafisi zor sonuçları olabilecek bir linç kampanyasında hedef haline getiriliyor.

Bu öyle bir kampanya ki, burada nefret söyleminin itibarsızlaştırma, yaftalama, hedef gösterme, değersizleştirme ve düşmanlaştırma gibi her türlü unsuru fütursuzca kullanılmakta.

En temel insan hakkı olan yaşam hakkına tehdide kadar varan bu insafsız kampanyanın çıkış noktası ise ne yazıktır ki akademisyenlerin ifade özgürlüklerini kullanarak barışın tesisine yönelik insani bir metne imza atmış olmaları.

Oysa akademik yaşam doğası gereği tartışma ve eleştiri kültürü temelinde yükselir. Bilim insanları bir toplumda çok sesliliğin ve demokrasinin kökleşmesi için çaba sarf ederler. İfade özgürlüğünün sınırlarını tartışmaya açarak, fikirlerin susturulmaya çalışılması Türkiye’nin bizzat taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle tezat oluşturmaktadır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) toplumda çoğunluk tarafından benimsenmiş görüşler ile çoğunluğa yabancı ve hatta onu rahatsız eden görüşlerin açıklanması bakımından bir ayrım yapılmaması gerektiği yönünde aldığı Handyside kararını hatırlatmak istiyorum.

Bu karara göre, ifade özgürlüğü sadece lehte olduğu kabul edilen, zararsız ya da ilgilenmeye değmez görülen bilgi ve düşünceler için değil, aynı zamanda devletin ya da nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, çarpıcı gelen, şoke eden, rahatsız eden bilgi ve düşünceler için de uygulanır.

Bizlerin hain veya terörist olarak yaftalanmasına neden olan bu bildirideki ifadeler özellikle barış süreci devam ederken birçok köşe yazarı, akil insanlar heyeti gibi sivil aktörler ve siyasetçiler tarafından dile getirilmişti.

Çatışmaların durdurulması ve ölümlerin sonlanması arzusu konjonktürel değildir.

Bu bildiri izleri onlarca yıl daha sürecek bir çatışmanın körüklenmemesi, çocukların ölmemesi, sivillerin ve kamu görevlilerinin zarar görmemesi gibi küresel olarak tanımlanabilecek insancıl bir talebin ifadesidir.

Bu yazı bianet.org/ dan alınmıştır

 

 

Yasemin İnceoğlu

Prof. Dr., Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi

Paylaş
Yazar:
Konuk Yazar

Önceki Haberler

Bir çocuk, deprem ve TOKİ savaşı: Terk etmeyeceğiz!

Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…

11/02/2025

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…

27/12/2024

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…

27/12/2024

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…

24/12/2024

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…

16/12/2024

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…

15/12/2024