Kategoriler: ManşetTürkiye

Akademisyen yargılamalarına devam edildi

Yazar:
Haber Merkezi

İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği Bölümünden Doç. Dr. Ahmet Atıl Aşıcı’nın Barış İçin Akademisyenler’in “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalaması sebebiyle “Terör örgütü propagandası” iddiasıyla Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davadaki açıklamaları şöyle: 

Sayın başkan ve sayın heyet,

Ocak 2016 tarihinde imzalamış olduğum bir metin nedeniyle “terör propagandası yapma” iddiasıyla açılmış olan dava nedeniyle karşınızda bulunuyorum.

Bugüne kadarki savunmalarda birçok meslektaşım bu bildirideki ifadelerin neden suç unsuru olarak görülemeyeceğini, iddianamedeki maddi hataları, mesnetsiz iddiaları birçok kere ortaya koydular. Bu konulardaki savunmayı avukatlarıma bırakıp kısaca birkaç hususa değinmek istiyorum.

Öğrencilik yıllarımdan beri Türkiye’de Yeşil hareketin içinde oldum. Yeşil hareketin en temel ilkelerinden biri şiddetsizliktir. 

İddianamede, Bese Hozat adında, kim olduğunu bilmediğim bir kişiden aldığım talimatla terör örgütü propagandası yapmakla suçlanıyorum. Bu iddia, yaşadığım hayatın gerçekleriyle örtüşmemektedir.

Ne imzaladığım metinde şiddete çağrı ya da bir örgütün propagandası ne de benim böyle bir kastım vardır. İddianamede de zaten üzerime atılan suçun maddi ve manevi unsurları yer almamaktadır.

Metni imzaladığım günlerde Türkiye en karanlık dönemlerinden geçmekteydi. Sosyal medyada metni görmeden önce “annesinin sokak ortasında kalmış cansız bedenini pencereden attığı taşlarla hayvanlardan korumaya çalışan bir gencin” yaşadıklarını okuduğumu hatırlıyorum.

Sivil halkın bu ve benzeri birçok hak ihlali yaşadığı bir dönemde, bu olayların son bulmasını istemek vicdanımın gerektirdiği bir zorunluluktu. Bu tür hak ihlallerini eleştirmekten başka bir kastım olmamıştır.

Bu talebi özgürce ifade edebilme hakkımın Türkiye Cumhuriyeti anayasası ve taraf olduğu uluslararası anlaşmalarla koruma altında olduğunu düşündüğümden bu imzayı attım.

Sayın mahkeme heyeti,

Benzeri imza kampanyaları geçmişte de yapıldı diye biliyorum. Sivil halka karşı hak ihlallerinin sonlanmasını talep etmek o günlerde bir suçun konusu yapılmamışken, bugün neden karşınızda olduğumu anlamakta zorluk çekiyorum.

İddianamede savcı, imzaların atıldığı dönemdeki siyasi konjonktüre atıf yapıyor. Yasaların ve hukukun siyasi konjonktürden bağımsız işlemesi gerektiğini, ihmal edilebilir hukuk bilgime rağmen, hissedebiliyorum.  

Hakkımda iddia edilen suçlamaları kabul etmiyorum ve beraatimi talep ediyorum.

(Bianet)

Paylaş
Yazar:
Haber Merkezi

Önceki Haberler

Bir çocuk, deprem ve TOKİ savaşı: Terk etmeyeceğiz!

Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…

11/02/2025

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…

27/12/2024

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…

27/12/2024

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…

24/12/2024

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…

16/12/2024

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…

15/12/2024