Fotoğraf: Shutterstock
G20 ülkelerinde yer alan 14 düşünce kuruluşu ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği içinde hazırladığı 2020 İklim Şeffaflığı Raporu (Climate Transparency Report 2020) yayınlandı.
Rapor, dünyanın en büyük ekonomilerinin trilyonlarca doları Covid-19 kurtarma paketlerine yönlendirdiği günümüzde, kaynakların önemli bir kısmının iklim kriterlerini gözetmeyen fosil yakıt sektörüne aktarıldığı ve önümüzdeki on yılda oluşabilecek yenilenebilir enerji fırsatlarını riske atacağını öngörüyor.
2019 yılı, enerji sektöründen kaynaklanan emisyonlardaki uzun vadeli artış eğiliminin kayda değer düşüş yaşadığı ve G20 ülkelerinde yenilenebilir enerjinin istikrarlı şekilde büyüdüğü yıl oldu.
Ancak araştırmacılar, hükümetlerin fosil yakıtlara sunduğu koşulsuz desteklerin, bu eğilimi sürdürmek yerine pandemi öncesi eğilimlerle kıyaslandığındaki ekonomileri karbona bağımlı hale getirme riskine karşın uyarıyorlar.
Küresel öngörülerle kıyaslandığında bazı G20 ülkelerinin, küresel ısınmanın 1,5°C ile sınırlandırıldığı durumda gerçekleşecek iklim ve hava durumundan daha fazla etkilenebileceği belirtiliyor. Avustralya, Brezilya, Fransa, İtalya, Meksika ve Türkiye’nin, şiddetli şekilde gerçekleşebilecek su kıtlığına veya kuraklığa maruz kalması olası görünüyor.
Uluslararası Kalkınma Enstitüsü‘nde (Overseas Development Institutei ODI) araştırma sorumlusu olarak görev yapan Dr. Charlene Watson, “Kurtarma paketleri iklim krizine çözüm oluşturabilir ya da bu krizi daha da kötüleştirebilir. AB, Fransa ve Almanya gibi G20 üyeleri, iklim değişikliğinin hızla artan etkilerine karşı kendilerini korumanın yanı sıra daha dirençli ekonomiler inşa etmek kapsamında çoğu zaman iyi bir örnek teşkil ediyor. Diğer ülkeler ise fosil yakıtlara önemli destek sunuyor ve son zamanlarda gerçekleşen olumlu gelişmeleri riske atıyor” diyor.
Raporun öne çıkan bazı küresel bulguları şöyle:
Pandemi öncesinde de bazı sektörlerin iklim değişikliğiyle mücadelenin meyvelerini toplamaya başladığını söyleyen Meksika İklim Girişimi’nden (Iniciativa Climática de México) Jorge Villarreal şu değerlendirmede bulunuyor:
Küresel salgın, G20 ülkelerinin birçoğunda bu eğilimleri pekiştirdi. Ancak iklim değişikliğiyle mücadelenin ölçeğinin genişletilmediği durumda, bu etkilerin geçici olması ve atmosferdeki CO2 konsantrasyonlarının artmaya devam etmesi öngörülüyor. Önümüzdeki aylarda yapılacak siyasi seçimler, G20 ülkelerinin emisyon azaltımının sürdürülebilir olup olmayacağı konusunda belirleyici olacak.
Rapor Çin, Güney Afrika, Japonya ve Güney Kore‘nin, yüzyılın ortasına kadar karbon nötrlüğüne ulaşmaya ilişkin küresel yarışa katılımıyla, dünyanın en büyük emisyon kaynakları arasında, iddialı iklim hedeflerine yönelik ivmenin artmakta olduğunu gösteriyor. Ancak, kısa vadeli politikaların ve yatırımların henüz uzun vadeli planlarla uyumlu olmadığı sonucuna varılıyor.
Kısa ve uzun vadeli planlar arasındaki bu uyumsuzluk, küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlandırmaya yönelik sınıra yaklaşılmasına ve G20 ülkelerinde sıcak hava dalgaları, orman yangınları ve sel gibi iklim değişikliğiyle bağlantılı aşırı hava olaylarının şiddetlenmesine rağmen devam ediyor. G20 üyeleri arasında yer alan Avustralya, Brezilya, Fransa, İtalya, Meksika, Türkiye, Hindistan, Suudi Arabistan ve Güney Afrika, küresel ısınmanın 1,5°C’yi aşması durumunda, dünya geneliyle kıyaslandığında iklim değişikliğinin etkilere daha fazla maruz kalma riski taşıyor.
Rapor ayrıca Türkiye ile ilgili veriler de ortaya koyuyor:
İklim Şeffaflığı Girişimi, G20 ülkelerinin birçoğundaki uzmanları bir araya getiren ve 14 düşünce kuruluşu ile STK’dan oluşan küresel bir ortaklık girişimidir. Misyonumuz G20 ülkelerinde iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında iddialı adımların atılmasını teşvik etmektir. Bu amaçla karar vericileri bilgilendiriyor ve ülke ölçeğinde tartışma ortamının oluşmasını teşvik ediyoruz.
İklim Şeffaflığı Raporu (önceki yıllarda “Kahverengiden Yeşile Raporu” (Brown to Green Report) olarak biliniyordu), G20 ülkelerinin iklim eylemleri ve net sıfır emisyonlu ekonomiye geçişleri konusunda dünyanın en kapsamlı yıllık incelemesidir. Bağımsız ve kapsamlı şekilde gerçekleştirilen değerlendirme, OECD, Dünya Bankası, CAT ve IEA gibi önde gelen uluslararası kuruluşların veri setlerinin güncel analizini içeriyor. Rapor aynı zamanda bu alandaki önde gelen küresel uzmanların nitel verilerinden yararlanıyor.
Analiz, küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlandırmaya ilişkin küresel hedef doğrultusunda iklim değişikliğinin etkilerine uyum, iklim değişikliğiyle mücadele ve iklim finansmanı konularını değerlendiren 100 göstergeye dayanıyor. Analiz aynı zamanda iyi uygulamaları ve eksiklikleri şeffaflaştırmayı amaçlıyor. Yönetici özeti ve G20’de yer alan 20 ülkenin profili, raporun karar vericiler nezdinde önemli bir araç olmasını sağlıyor.
Bu yılın raporu, önceki yılın/yılların verilerine dayanan yıllık politika değerlendirmesi ve Covid-19 krizinin yol açtığı etkilerinin analizi ile ülkelerin iklim hedefleri üzerindeki iyileşme çabaları olarak özetlenebilecek iki bölümden oluşuyor.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…