SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi,‘Türkiye için Batarya Enerji Depolama Seçenekleri’ raporunu açıkladı.
Raporda, Türkiye’de yenilenebilir enerji potansiyelinden azami seviyede yararlanılmasını sağlayacak esneklik opsiyonlarından biri olan bataryalardan etkin olarak faydalanılması için, Türkiye genelinde batarya teknolojilerinin konumsal dağılımı, hangi hizmetlerde kullanılabileceği ve iletim şebekesine olan etkileri inceleniyor.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü, iklim değişikliğiyle mücadele ve jeopolitik belirsizlikler kaynaklı enerji krizinin yönetilmesi için enerji dönüşümünün önemine dikkat çekerek bunun için yenilenebilir enerjiye, enerji verimliliğine, elektrifikasyon ve yenilikçi teknolojilere ihtiyaç olduğunu söyledi.
Güllü, enerji dönüşümünün başarısını ve hızını, batarya enerji depolama sistemleri gibi yeni teknolojilerin belirleyeceğini vurgulayarak şunları kaydetti:
“Batarya enerji depolama sistemleri, elektrik sistemine esneklik sağlayarak değişken üretime sahip rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinin şebekeye entegrasyonunu hızlandırıyor. Elektrik sisteminde optimum şekilde konumlandırılmaları durumunda şebeke kayıpları azalıyor. Diğer yandan net sıfır hedefi kapsamında karbon emisyonlarının azaltılmasında önemli bir rol üstleniyor. Bütün bunlar göz önüne alındığında Türkiye’nin enerji dönüşümünde batarya depolama sistemlerine yapılması gereken yatırımların önemi ortaya çıkıyor.”
Çalışmada, batarya enerji depolama sistemlerinin (BEDS), gündüz saatlerinde üretimleri fazla olan güneş enerjisi santrallerinden gelen ihtiyaç fazlası elektriği depolayarak yenilenebilir enerji kesintilerini de engelleyebileceği belirtiliyor.
2035 yılında toplam kapasitesi 7,2 GW/28,8 GWh olacak şekilde kurulacak batarya enerji depolama sistemlerinin, yenilenebilir enerji kesintisini en az seviyeye indirme amacıyla çalıştırıldığı durumda, toplam 6,9 TWh yenilenebilir enerji kesintisinin önlenebileceği hesaplanıyor. Bu sayede 2035 yılında doğal gaz tüketimi yaklaşık 11,7 TWh azaltılabilecek. Böylece 369 milyon dolar seviyesindeki doğal gaz ithalatı engellenirken, 2,3 milyon ton karbon emisyonu da azaltılabilecek.
Diğer yandan, Yan Hizmetler kapsamında fosil yakıt santrallerine olan ihtiyaç orta-uzun vadede azalacak.
Raporda, 2023 yılında elektrik sektöründe kullanılan bataryaların piyasa hacminin yaklaşık 40 milyar dolar olduğu ve bu hacmin yüzde 90’ını Çin, AB ve ABD’nin oluşturduğu kaydedildi. Türkiye’de ise henüz şebeke ölçeğinde kurulu bir batarya enerji depolama tesisi bulunmuyor.
SHURA Net Sıfır (NZ2053) senaryosuna göre Türkiye’de yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının 2053 yılına kadar yüzde 90 seviyesine ulaşması bekleniyor. Değişken üretime sahip rüzgar ve güneş enerjisinin toplam elektrik üretimi içindeki payının ise 2053 yılında yüzde 77 seviyesine çıkacağı değerlendiriliyor. Değişken üretimin elektrik sistemi içindeki payının artmasıyla şebeke esnekliği opsiyonlarının da sisteme dahil edilmesi gerekiyor. Bu analizlere göre Türkiye’nin 2053 yılına kadar 30 GW/120 GWh’lik batarya enerji depolama kapasitesine, 3,2 gigavat (GW) pompaj depolamalı hidroelektrik santrali kapasitesine ve 70 GW elektrolizör kapasitesine ihtiyacı olacak.
Depolama tesisi kuran yatırımcılara yenilenebilir enerji santrali kurma hakkı tanıyan mevzuat değişikliğiyle birlikte Haziran 2024 itibarıyla ön lisanslı depolama kapasitesi başvuruları 32 GW seviyesine ulaştı. Raporda, bu sayede Türkiye’nin depolama kapasitesinin yenilenebilir enerji santrallerine bütünleşik olarak artacağı vurgulanıyor.
Çalışmada yetkililere ve şirketlere yönelik tavsiyeler şöyle:
Dünyada, ekonomik ömür, azami çevrim sayısı, yatırım maliyeti ve işletme güvenliği gibi parametreler göz önüne alındığında öncelikle tercih edilen batarya teknolojileri arasında lityum-iyon batarya çeşitleri olan lityum-demir-fosfat (LFP) ve lityum-nikel-manganez-kobalt-
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) analizlerine göre 2023 yılında kurulmuş yeni batarya kapasitesinin yüzde 80’ini LFP tipi bataryalar oluşturdu. LFP’nin görece düşük maliyeti, yüksek çevrim sayısı ve güvenli işletimi, gözlemlenen bu hızlı artışta büyük rol oynadı. IEA’nın çalışmalarına göre lityum-iyon bataryaların maliyetlerinin 2030 yılında 2023 yılına göre yüzde 40 düşmesi bekleniyor.
Raporda, Türkiye için de LFP batarya teknolojisinin şebeke ölçekli kurulumlar için en uygun seçeneklerden biri olduğu ve seviyelendirilmiş hizmet maliyetinin (LCOS) 2035 yılında 53 dolar/MWh seviyesine düşebileceği öngörülüyor.
Uluslararası Enerji Ajansı tarafından Nisan 2024 tarihinde yayımlanan analizlere göre:
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…