Koza Altın’ın Eskişehir’de açmak istediği atık barajı mahkemeden döndü: Çevre felaketine neden olabilir

Eskişehir‘in Sivrihisar ilçesine bağlı Kaymaz mahallesinde Koza Altın İşletmeleri A.Ş. tarafından yapılması planlanan üçüncü atık barajıyla ilgili açılan davada mahkeme yürütmenin durdurulmasına karar verdi.

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ve şirkete karşı açılan davaya Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği ve TEMA da müdahil olmuştu.

Koza Altın İşletmeleri A.Ş. tarafından yapılması planlanan Kaymaz Altın ve Gümüş Madeni Üçüncü Kapasite Artışı ile İlave Maden Atık Depolama Tesisi için Bakanlık tarafından 15 Temmuz 2023’te “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu” kararı verilmişti.

Dava da bu olumlu kararın Anayasaya, çevre hukukuna, usule, hukuka ve bilimsel gerçekler ile kamu düzeni ve kamu yararına aykırı olduğu gerekçesiyle açılmıştı.

Proje kapsamında 2 milyon 700 bin ton cevherin işlenmesi ve 5,6 ton altın ile 5,4 ton gümüş madeni üretilmesi planlanıyordu.

Cevherin Çanakkale, Karapınar köyünde yer alan Koza Altın İşletmelerine ait Altın ve Gümüş Madeni’nden taşınması düşünülüyordu. Ancak Çanakkale’deki madenin ÇED süreci henüz tamamlanmamış ve Çanakkale 1. İdare Mahkemesi’nde açılan davada önce yürütmeyi durdurma, akabinde de dava konusu işlemin iptaline karar verilmişti.

‘Koza’nın projesi Çevre felaketine neden olabilir’

Dava dosyasında da bu sürece işaret edilerek projenin, bahsi geçen hukuki süreçlere rağmen tekrardan hayata geçirilmesi planlanan bir maden projesi için hazırlanmış olmasının ise hiçbir şekilde teknik ve bilimsel bir yaklaşımla açıklanamayacağı vurgulandı.

Ayrıca maden şirketinin asıl amacının ÇED raporunda ifade edilmediği, KOZA Grubu tarafından yapılması planlanan maden projelerinin tamamında zenginleştirme işleminin Kaymaz Altın Madeninde gerçekleştirilmesinin planlanmasına rağmen bu konuya davaya esas ÇED raporunda hiçbir şekilde değinilmediği, nitekim maden ocaklarından getirilecek cevherin taşınması sırasında ortaya çıkacak toz ve gürültünün dahi hesaplanmadığı belirtildi.

ÇED raporunun teknik yönden kabul edilemeyeceği, proje kapsamında toplam 211 adet hareketli aracın trafiğe etkisinin olacağı, atık depolama tesisinde oluşacak sızıntı ve kaçakların Kaymaz mahallesine ait içme ve kullanma suyunu kirletebileceği ve çevre felaketine neden olacağı da ayrıca vurgulandı.

‘Çevre ve insan sağlığı için telafisi güç zararlar doğuracak’

Ek olarak bölgede deprem olması durumunda, yapılmış ve yapılacak olan atık havuzlarında oluşacak tahribat sonucu yeraltı suyu, bölgede bulunan içme ve kullanma suyunun yüksek risk altında kalacağı ve bu suretle çevre felaketine sebebiyet verilebileceği, davaya konu ÇED raporu incelendiğinde raporda depremsellik konusunda birbiri ile çelişen ifadelerin yer aldığı bildirildi.

Projenin insan ve çevre sağlığını tehdit edeceği üzerinde durulan davada mahkeme, Bakanlığın ÇED Olumlu kararında hukuka uygunluk bulunmadığına hükmetti. Bu hükmün verilmesinin gerekçesi ise maden tesisinin ‘entegre projeler şeklinde parçalara ayrılması’ydı.

Mahkeme projenin, hayata geçmesi durumunda çevre ve insan sağlığı açısından telafisi güç ve imkânsız zararlar doğuracağını bildirdi.