Kategoriler: İklim KriziManşet

Katrina Kasırgası ile iklim değişikliği arasında bir bağlantı var mıydı?

Andrea Thompson tarafından Grist‘te yayınlanan yazıyı Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Özge Geyik‘in çevirisiyle sunuyoruz.

***

29 Ağustos 2005’te ve bunu takip eden günlerde, dünya ABD tarihinin en büyük doğal felaketlerinden Katrina Kasırgası‘nı izlerken akıllardan şu soru geçiyordu: suçlu iklim değişikliği mi?

Bu soru bir bakıma bu gibi felaketlerin neden meydana geldiğini anlamaya yönelik sorulmuştu. Katrina Kasırgası tahmini 1.200 kişinin ölümüne ve 100 milyar ABD dolarından fazla zarara sebep oldu. Öte yandan iklim değişikliğinin dünyadaki hava durumu için ne anlama gelebileceğine dair kamuoyu bilincinin yükselmesi de bu sorunun sorulmasının arkasında olan bir başka etmendi.

Marty Bahamonde/FEMA

O dönemde birkaç bilim insanı soruya kaçamak cevaplar verdi. Yerkürede sıcaklıkların arttığı ve bunun hava durumunu değiştireceği, bazı doğa olaylarını ise daha da şiddetlendireceği açık olsa da bu etkilerin o dönemde tanık olunan hava olaylarını açıklayıp açıklayamayacağına dair net bir çalışma yapılmamıştı.

Aradan on sene geçti ve hala Katrina ve benzeri fırtınların çıkışına dair açık ve net bir cevap yok. Bunun sebebi kısmen sorunun kendisi hava olaylarının karmaşıklığını ve iklimle bağıntısını çelişkili sunduğundan. Buna rağmen, bilim insanları, “deniz seviyesindeki yükselmeler selleri nasıl etkiledi” veya “küresel ısınma kasırga dönemlerini ne şekilde etkiledi” gibi sorularla iklim değişikliğinin etkilerini incelemeyi sağlayacak farklı yollar buldu.

Evet ya da hayır gibi kesin yanıtlar sunmasa da bu tip çalışmalar iklim değişikliğinin yaşadığımız dünyayı nasıl etkilediğine dair çok değerli bilgiler sunuyor.

Kasırga Sorunsalı

2005’te meydana gelen Katrina Kasırgası iklim değişikliğine dair bilincin artmasına yardımcı olduğu sırada “aşırı olayları yorumlama/ değerlendirme” olarak bilinen bilim dalı henüz yeni ortaya çıkıyordu. Bugünse meydana gelen herhangi bir hava olayının hemen ertesinde, iklim değişikliğinin rolünü göstermeye yönelik çabalar sayesinde bu dal hızla gelişmekte.

Bilim insanları ısı dalgaları gibi bazı aşırı hava olaylarında iklim değişikliğinin rolünü, belli istatistiki modeller ve hatırı sayılır bir kesinlikle açıklayabiliyor olsa da söz konusu kasırgalar gibi çok daha karmaşık hava olayları olduğunda temkinli kalmayı tercih ediyorlar.

Isı dalgası olasılığının zamanla nasıl değiştiğini ve bu değişimlerin doğanın düzensiz iniş çıkışlarından farklı olup olmadığını gösteren sıcaklık kayıtlarının aksine, güvenilir kasırga kayıtlarının tutulmasına yalnızca birkaç on yıl önce uydu gözlemleriyle başlandı. Bu süre, bilim insanlarının kasırga sıklığı ve yoğunluğundaki değişimlerin doğal etmenler kaynaklı olmadığını söyleyebilmelerini sağlayacak uzunlukta değil. Dahası, yapılan bazı çalışmalara göre kasırga yoğunluğunda beklenen artış gelecek birkaç on yılda gözlemlenemeyebilir.

Isı dalgaları gibi görece daha basit mekanizmalı olaylarda bilgisayar modellemeleri, insan güdümlü ısınma ile ve aksi durumlarda bu olayların ne sıklıkla meydana geleceğini kolaylıkla karşılaştırabiliyorken kasırgalar, geniş kapsamlı iklim modellerini yeniden üretmede fazla küçük ölçekli ve karmaşık kalıyor. Olası değişimleri modeller üzerinden görebilmek fazlaca bilgisayar gücü ve zaman gerektirmekte.

Columbia Üniversitesi Lamont-Doherty Yeryüzü Gözlemevi’nden atmosfer bilimci Adam Sobel bu tip modellemelerin bir kasırgaya şu an için uygulanabilir olduğunu düşünmediğini belirtiyor.

Bağı Kurmak

Modelleme sıkıntısına rağmen bilim insanlarının küresel ısınma ile kasırga ve bazı diğer fırtınalar arasında bağ kurmak için bir takım başka yöntemleri de var .

2013’te Climatic Change dergisinde yayınlanan araştırma Katrina’nın Körfez Kıyısı’na verdiği zararın, 1900’lerdeki iklim ve deniz seviyesi şartlarında gerçekleşen %15 ila %60 arası daha küçük dalgalar sayesinde daha az yıkıcı olabileceğini göstermişti.

Isınma kaynaklı deniz seviyesi yükselmesinin Katrina’da önemli bir rolü olsa da insanların yarattığı esas sorun başkaydı: arazi alçalımı ve sulak alan bozulması kıyının bir kısmını sellere karşı çok daha korunmasız hale getirdi. Araştırmacılar ayrıca küresel ısınmanın fırtına yoğunluğuna olan etkisini görece küçük buldu.

Bu çalışmanın da gösterdiği gibi deniz seviyesi yükselmesi iklim değişikliği ve fırtınalar arasında şimdiye kadar kurulan en açık bağlantı oldu.

Journal of Geophysical Research: Atmospheres dergisinde kasırgadan hemen bir sene sonra yayınlanan bir başka çalışma ise Katrina’nın yolu üzerindeki okyanusun artan sıcaklığı ile atmosferdeki su buharı miktarının değişerek kasırga kuvvetini arttırmış olabileceğini gösterdi.

Çalışmada yer almayan National Oceanic and Atmospheric Administration’da iklim bilimci Gabriel Vecchi ise bu bulgunun iklim değişikliği sonucu beklenenlere paralel doğrultuda olduğunu belirtmişti. Zamanla araştırmcılar aynı okyanus ısınması dinamiklerinin farklı bölgelerde kasırga davranışlarını farklı etkileyebileceğini fark ettiğinden bu tip çalışmalar resmin tamamını yansıtmakta yetersiz kalabiliyor.

Araştırmacıların son zamanlarda izlediği bir başka yol da küresel ısınmanın bütün bir kasırga mevsimini veya trendlerini nasıl etkilemiş olacağına bakmak. Eylül ayında Amerikan Meteoroloji Odası bülteninde yayınlanacak olan çalışmaya göre insan güdümlü ısınma 2014’te Hawaii civarında halihazırda sıklaşan kasırgaların meydana gelme olasılığını daha da arttırdı.

Küresel ısınmanın, kasırgaların şiddet veya sıklığındaki trendlere etkisinden kesin olarak bahsedebilmek için kayıt altına alınan süre çok kısa da olsa bazı trendler ısınma etkilerini anlamada ve değerlendirmede yardımcı olabilir.Vecchi’nin meslektaşı ve sıklıkla beraber çalıştığı Tom Knutson, küresel ısınmanın kasırgaları kutuplara taşıyabileceği bulgusunu paylaştı. Bir diğer olasılığın ise, şimdiye kadar gözlemlenmemiş olsa da, güvenilir iklim modellerinde de öngörülen kasırga yağışlarında artış olması olduğunu ekledi.

Katrina felaketinden sonra geçen on yılda kesin olarak alaşılan şu ki iklim değişikliğinin bugünkü dünya üzerinde etkileri nedir sorusu kolayca cevaplanamasa da bu, araştırmacıların hiçbir şey söyleyemeceği anlamına gelmiyor.

Yazının İngilizce Orijinali

Yazar: Andrea Thompson

Yeşil Gazete için çeviren: Özge Geyik

(Yeşil Gazete, Grist)

Paylaş
Yazar:
Haber Merkezi