Fotoğraf: AA
Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün 2020 yılında düzenlediği “İklim Değişikliği ve Denizlerimiz” konulu çalıştayda ortaya konulan bilimsel görüşler, İklim Değişikliği ve Türkiye Denizleri Üzerine Etkileri kitabında toplandı.
41 uzmanın katkıda bulunduğu kitapta, iklim değişikliği ile denizel ekosistemin ilişkisi üzerine yapılan çalışmaların sonuçları yer aldı.
Kitabın editörlerinden İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, iklim değişikliğinin denizlerdeki etkilerini DHA’ya anlattı.
Prof. Dr. Öztürk, “Deniz suyu sıcaklığının artışı ile birlikte, Akdeniz’de başta mercan türlerinde beyazlama ile yılan balıklarının göç yollarının değişmesi görülebilir. Yine aynı zamanda iklim değişikliği yabancı türdeki balıkların farklı denizlere gelmesini kolaylaştırır. Deniz suyu seviyesinin artışı, bir yandan da deniz suyu sıcaklığının artışı demek. Deniz suyu sıcaklığının artışı da belli canlı türlerinin bir denizden başka bir denize gitmesi anlamına geliyor. Bu durumdan dolayı balıkçılıktaki verim azalabilir ve yabancı deniz anaları, balon balıkları gibi türler daha fazla denizlerimize girebilir” dedi.
İklim değişikliğinin araştırılması için izleme programının şart olduğunu belirten Prof. Dr. Öztürk, “Asitleşme ise deniz suyundaki PH değerinin düşmesidir. Denizlerdeki PH değerinin düşmesi de birçok canlı grubunun kabuk yapma sürecinin azaltması demektir. Deniz kestaneleri ve deniz yıldızları başta olmak üzere birçok türün popülasyonunun azalması anlamına gelir. Yine deniz suyundaki asitleşme ile aşırı plankton patlamaları yaşanabilir. Burada önemli olan denizlerin izlenmesidir” ifadelerini kullandı.
20 sene sonra Trabzon’da ya da Giresun sahillerinde birçok farklı balık türlerinin olacağını söyleyen Prof. Dr. Öztürk, “Denizlerdeki durumun çözümlerinden biri Türkiye’nin Ege ve Akdeniz’inde bulunan deniz çayırlarının çok iyi korunması” dedi.
Deniz çayırlarının oksijene destek olduğunu belirten Öztürk, “Yine Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin çevreye ve doğaya yatırım yapması lazım. Mesela deniz çayırlarının korunmasını rehine olarak gösterip, Dünya Bankası’ndan para almak mümkün” ifadelerini kullandı.
Denizlerle ilgili çalışmanın Birleşmiş Milletler Okyanus On Yılı (UN Ocean Decade, 2021-2030) dönemini kapsayan süreçte ve 22-23 Nisan’da çevrim içi gerçekleştirilecek iklim değişikliği temalı Liderler Zirvesi‘nin öncesinde çıkarılmasını önemsediklerini vurgulayan Prof. Dr. Öztürk şu ifadeleri kullandı:
‘İklim Değişikliği ve Türkiye Denizleri Üzerine Etkileri’ başlıklı bir kitapta ikim değişikliğinin denizel ekosisteme, kıyılarımıza, kültürel mirasa, insan sağlığına olan etkileriyle alınabilecek önlemler yanında başta belediyelere ve ilgili devlet kurumlarına değişime uyum konusunda fikir veriyor. Denizel biyolojik zenginliğiyle bilinen Akdeniz Havzası, yerel türlerin çoğunun tehdit altında olduğu bir sıcak nokta artık. Kitabın, yayımlanması büyük önem taşıyor.
Kitabın editörlerinden Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu da “Türkiye denizlerinde zaman geçirmeden uzun erimli ölçüm ve izleme çalışmalarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç bulunuyor. Son çalışmalar geçen 50 yılda Akdeniz’de yüzey deniz suyu sıcaklığının yaklaşık 1,5 derece arttığını gösteriyor” dedi. Salihoğlu konuşmasına şöyle devam etti:
Tahminler 2100 yılında deniz seviyesinin bir iki 2 metre arası artabileceğini, bundan Akdeniz sahil nüfusunun büyük ölçüde etkileneceğini gösteriyor. Deniz kıyısında bulunan bütün yerleşimlerin ayrıntılı uyum planlarını yapmaları gerekiyor. Soluduğumuz havadaki oksijenin yüzde 50’den fazlasını sağlayan denizlerde de iklime bağlı olarak değişimler yaşanıyor. Denizlerdeki iklim ilintili değişimler, bütün insanlığı olumsuz etkileyecek niteliktedir. Esasen, iklim değişikliği ve etkileri çok disiplinli uzmanlık isteyen konulardır. Deniz ekosistemlerin üzerindeki baskıyı azaltmak, değişen iklim ile beraber, iklim değişikliğine adaptasyon ve değişikliğin etkilerini azaltmak için sosyal ve ekonomik olarak uygulanabilir doğa temelli çözümler geliştirmek gerekiyor.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…