Eriyen permafrost, Moğol imparatorlarının donmuş ‘mumyalarını’ ortaya çıkardı

Arktik‘te olduğu gibi Doğu Avrasya dağlarında da yüzyıllardır donmuş halde bulunan permafrost tabakası, iklim değişikliğinin etkisiyle yavaş yavaş çözülüyor. Bilim insanları bunun günümüz insanlığının daha önce karşılaşmadığı mikroplarla karşılaşması, heyelanlar, artan çığ düşmesi gibi pek çok olumsuz sonuca yol açacağı uyarılarında bulunuyor.

Ancak, bazı durumlarda bilim insanları heyecanlandıracak kimi keşiflere de olanak sağlıyor.

iflscience.com‘dan Tom Hale‘in aktardığına göre, son olarak yapılan yeni bir araştırmada, Moğolistan‘ın kuzeybatısında permafrost tabakasının altında kalan Moğolların, doğan yollardan mumyalanmış cesetlerinin bulunduğu mezarlığın kalıntıları incelendi.

11 seçkin Moğol, eşyasıyla gömülmüş

Rusya sınırında yer alan Hövsgöl bölgesinde; Khovsgol dağlarının yükseklerinde yer alan Khorig mevkiindeki mezarlıkta yapılan tarihlendirme, burasının MS 1206’da Moğol İmparatorluğu’nun birleşmesi sırasında başlayan 13. yüzyılda faaliyet gösterdiğini gösteriyor. Bu, Cengiz Han’ın tüm Moğolların hükümdarı ilan edildiği yıl.

2018 ve 2019’da permafrost’un erimesi nedeniyle kısmen ortaya çıkarılan mezarlıkta yapılan yeni araştırmada, 11 “seçkin” Moğol’a ait iskeletlere ulaşıldı. 8ğo

Buluntular, burada defnedilen insanların toplumlarında yüksek bir statüye sahip olduğunu gösteriyor.

Çalışmalarının sonuçlarını Communications Biology dergisinde yayımlayan araştırma ekibi, antik diş taşlarında bulunan proteinlere bakarak atların, koyunların, keçilerin, ineklerin ve en önemlisi yakların sütünü içtiklerine dair doğrudan kanıtlar da buldu.

Yaşamları boyunca Yak sütü içmişler

Yaklar, Doğu Avrasya’nın yüksek rakımlı bölgelerindeki insanların kültüründe bugün de çok önemli bir rol oynuyor. Zorlu ortamda yaşam için son derece uygun fiziksel özelliklere sahip hayvanlar, Asya zirvelerinde yaşayan insanlara, yüksek kalorili bir besin kaynağı, sıcak tutan kumaşlar için kalın tüyler ve mum gibi faydalı ürünler yapmak için yağ sağlıyor.

Tibet sığırı diye de bilinen hayvanlar, bugün Hindistan yarımadasında, Tibet Platosu, Kuzey Myanmar, Yunnan, Siçuan ve Moğolistan’la Sibirya‘da yaşıyor ve buralardaki yüksek rakımlı  bölgelerde yaşayan insanların kültüründe çok önemli bir rol oynuyor.

Michigan Üniversitesi‘nden Alicia Ventresca-Miller, “En önemli bulgumuz, bogtog adı verilen bir huş kabuğu şapka ve altın beş pençeli bir ejderhayı tasvir eden ipek cüppelerle gömülmüş seçkin bir kadındı. Proteomik analizlerimiz, onun yaşamı boyunca yak sütü içtiği sonucuna vardı. Bu, bu ikonik hayvanın bölgedeki uzun vadeli kullanımını ve seçkin yöneticilerle bağlarını doğrulamamıza yardımcı oldu” dedi.

Yaklar bugün hala Moğol ve diğer Doğu Avrasya kültürlerinde önemli bir rol oynuyor. Fotoğraf: Alicia Ventresca-Miller

Max Planck İnsan Tarihi Bilimi Enstitüsü ve Moğolistan Ulusal Müzesi‘nden araştırmacı J. Bayarsaikha da “Seramik kaplar, uzun süredir devam eden dini uygulamaları ve Moğol imparatorluğunun seçkinlerinin günlük yaşamını ortaya çıkaran süt ürünlerinden yapılmış fenerlere dönüştürüldü” diye ekledi.

Eriyen permafrost, bilim insanlarının bu tür heyecan verici keşifler yapmasına neden olsa da hem bölgede yaşayan insan ve hayvanların yaşamını hem de tarihi kalıntıları yağmalanmaya karşı daha savunmasız bırakıyor. Sıcaklıklar, şimdi olduğu gibi yükselmeye devam ederse ve permafrost daha da bozulursa, hem buradaki hem de diğer bölgelerdeki donmuş arkeolojik kalıntıların gerektiği gibi değerlendirelemeden yok olması riski de bulunuyor.

Paylaş
Yazar:
Yeşil Gazete