İklim ve Enerji

CHP: Fosil yakıtlar tamamen terk edilmeli

CHP‘nin Doğa Haklarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, temiz ve erişilebilir enerji kaynaklarına geçişi sağlayacak eylem planlarının hazırlanması çağrısında bulundu. “Fosil yakıtlardan, yani kömürlü termik santrallardan enerji üretme anlayışından bir takvim dahilinde tamamen vazgeçilmeli” diyen Biçer Karaca, parti olarak doğanın haklarına ve çocuklara sağlıklı bir dünya bırakmak için “Acil Önlem Planı” hazırladıklarını belirtti.

CHP’li vekil partisinin taleplerini şöyle sıraladı: 

  • Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nin Kasım 2021’e ertelenmesi bir şans olarak değerlendirilerek Paris Anlaşması acilen TBMM’de onaylanmalıdır.
  • Giderek su fakiri olan bir ülke durumuna gelmekteyiz. Bu nedenle sulak alanların ve su varlığımızın korunmasını, ayrım gözetmeksizin herkesin ücretsiz, güvenilir suya erişimini yasal güvenceye kavuşturacak Su Kanunu derhal yasallaştırmalıdır.
  • İklim krizine karşı tüm canlılar için en temel hak olan yaşam hakkını savunacak tarihsel sorumluluk ve iklim borcu prensiplerini içeren bir İklim Yasası hazırlanmalı ve yasallaşması sağlanmalıdır.
  • Yeni yeşil anlaşmayı ülkemiz koşullarıyla ele alarak, fosil yakıtlardan yani kömürlü termik santrallerden enerji üretme anlayışından bir takvim dahilinde tamamen vazgeçilmelidir. Temiz, erişilebilir enerji kaynaklarına geçiş sağlayacak adil geçiş eylem planları hazırlanmalıdır. Yenilenebilir enerji yatırımlarının teşvik edilerek yaygınlaştırılması, ihtiyaç fazlası oluşacak enerjinin dar gelirli vatandaşlarımıza, esnaf ve işletmelere uygun koşullarda, dayanışma ağları oluşturarak ulaştırılması sağlanmalıdır.
  • Enerji üretiminde adil dönüşüm nedeniyle işlerini kaybeden işçilerimizin, emekçilerimizin yaşamlarını idame ettirebilmeleri için ekolojik tarım, katma değeri yüksek, çevreci bir yaklaşımla ürünler üretilmesini sağlayacak kalkınma planları ile kamu teşvikleri oluşturup oluşacak yeni istihdam alanlarında bu emekçilerimizin öncelikli istihdam hakkı sağlayacak yasal güvenceler yaratılmalıdır.
  • Gelişmiş ülkelerde en az 1 yılda tamamlanabilen ancak Türkiye’de bazen 1 ay, bazen de daha kısa zamanda yürütülen ÇED süreçleri ve bu süreçlerdeki halkın katılımı toplantıları “pilav günü” olmaktan çıkartılıp, birlikte karar alma sürecine dönüştürülmelidir. Ayrıca Çevre Etki değerlendirmenin yanında Sağlık Etki Değerlendirme, sosyal ve kümülatif etki değerlendirme süreçleri yasal koşullara bağlanarak daha etkin bir sürece dönüştürülmelidir.
  • Çevre davalarının yargı harç ve masraflarından muaf tutulmasına ilişkin yasal düzenleme gecikmeden TBMM görüşülmelidir.
  • Salgın ve kriz dönemlerinde daha da büyüyecek olan güvenli gıdaya erişim sorunun önlenmesi adına kırsalın ve kentlerin tarımsal kalkınma alanları haline getirilmesi için planlamalar yapılmalıdır.
  • Ekosistemin paydaşı olan hayvan dostlarımız için komisyon raporundaki önerilerimizi içeren Hayvan Hakları Yasası acilen TBMM Genel Kurulu’na gelmeli ve yasallaşmalıdır.
Doğa hakları ihlallerinin pandemi sürecinde artarak devam ettiğini hatırlatan Genel Başkan Yardımcısı bu dönemde SİT alanlarını beton ormanları haline getirecek yönetmelik değişiklikleri başta olmak üzere, birçok olaya üzülerek tanıklık ettiklerini ifade etti: “13 Mart-31 Mayıs tarihleri arasında, yani korona salgını nedeniyle ‘evde kal’ çağrıları yapıldığı günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 58 ‘ÇED olumlu kararı’, Bakanlıkça yetkilendirilen valiliklerce de 479 ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verildi”

‘Yeşil ekonomiye geçilmeli’

Biçer Karaca, Kahramanmaraş’ta Afşin C Termik Santralı’na, Eskişehir Kaymaz’daki maden firmasının atık depolama sahasına kapasite artışı projesine, Aydın Kızılcaköy’de JES projesine “ÇED olumlu kararı” verildiğini, Denizli Avdan Termik Santral projesinde ise kazananın halk olduğunu ve projenin durdurulduğunu söyledi.
Bugüne kadar sürdürülen rant ve talan anlayışının yarattığı tahribatın nelere mâl olacağının bir kez daha acı bir tecrübeyle görüldüğünü aktaran CHP’li vekil, “Sürdürülebilir kalkınmanın doğayla barışık, uyumlu bir modelleme ile yeşil ekonomik kalkınmaya evrilmesinin gerektiği hem bilim hem de ekonomi çevrelerinde kabul gören bir görüş haline geldi. Artık ülkemizde de salgından sonra hiçbir şey salgın öncesi gibi olmamalıdır” dedi.