ManşetEkoloji

Kara Rapor yayınlandı: 2019’da hava kirliliği en çok İstanbul, İzmir ve Manisalıları öldürdü

0
Fotoğraf: Greenpeace

Temiz Hava Hakkı Platformu‘Kara Rapor 2020: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri’ çalışmasını yayınladı. Rapor, Türkiye’nin dört yıllık hava kirliliği ve bu kirlilikten kaynaklanan önlenebilir can kayıpları verilerine odaklanıyor.

Rapora göre 2019 yılında, Türkiye’de hava kirliliği, yeterli veri olan 51 ilin yüzde 98’inde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün sınır değerlerinin üzerinde gerçekleşti.

Hava kirliliği kronik sorun haline geldi

Geriye kalan 30 ilde yaşayan yaklaşık 18 milyon kişinin ise yıl boyunca soluduğu havanın kalitesine (PM10) dair yeterli veri yok. Yani her beş ilden birinde hava kirliliğinin sağlık etkileri yetersiz veri (PM2.5) nedeniyle hesaplanamadı.

Kara Rapor içerisinde son dört yıl boyunca düzenli olarak yüksek derecede kirli hava soluyan Iğdır, Düzce, Manisa, Bursa, Kahramanmaraş, ve Afyon’da hava kirliliği sorununun çözülemeyen kronik bir sorun haline geldiği gözlemleniyor.

Trafik kazasının 6 kat fazlası ölüme yol açıyor

2017 yılından beri her yıl hava kirliliği trafik kazalarının 6 katından fazla ölüme sebep oluyor. İstanbul, 2017 yılından beri hava kirliliğine bağlı ölüm sayısının en yüksek olduğu il.

Platform, “Türkiye’de hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü kılavuz değerine indirilseydi; 2019 yılında tüm ölümlerin yüzde 7,9’u (31 bin 476 ölüm) ve 2018 yılındaki tüm ölümlerin yüzde 12,13’ü (45 bin 398 ölüm) önlenebilirdi” değerlendirmesini yapıyor.

‘Salgın temiz havanın önemini gösterdi’

Covid-19 salgını boyunca hava kirliliğinin yarattığı sağlık tehdididinin daha da görünür hale geldiğini belirten Temiz Hava Hakkı Platformu üyelerinden Yuva Derneği temsilcisi Dr. Pınar Özfırat şunları söylüyor:

Bazı illerimizde, 2016’dan beri hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü’nün yıllık sınır değerlerinin 4-6 katına kadar çıkıyor. 2020 yılının ilk altı ayında kapanan kömürlü termik santraller ve karantina nedeniyle azalan trafik sebebiyle bazı illerde hava kalitesi iyileşmiş olsa da, yeterli yapısal önlemler alınmadığı için kirlilik Haziran itibarıyla tekrar artmaya başlamıştır.

En fazla ölüm İstanbul’da

2017 yılından beri hava kirliliğine bağlı ölüm sayısının en fazla olduğu il İstanbul. 2019 yılında hava kirliliği nedeniyle en fazla ölümün yaşandığı ilk üç il sırasıyla İstanbul (3.761), İzmir (2.075) ve Manisa (1.680) oldu.

İstanbul’da 2019 yılında yıllık ortalama partikül madde (PM10) seviyesi iyileşmiş olsa da; yıl boyunca Sultangazi, Mecidiyeköy, Alibeyköy ve Kağıthane istasyonlarında neredeyse 200’den fazla gün günlük limitin üzerinde kirli hava ölçüldü.

Iğdır’da ölüm yüzdesi yüzde 33,5

İl nüfusuna oranla en çok hava kirliliğine bağlı ölümün yaşandığı il ise Iğdır olarak öne çıkıyor. 2019 yılının en kirli havasına sahip Iğdır ilinde, son üç yıldır sürekli yüksek olan hava kirliliğine bağlı ölüm yüzdesi, ilde yaşanan toplam ölümlerin %33,5’ini oluşturarak rekor seviyeye çıktı.

Raporda, illerdeki kömürlü termik santraller başta olmak üzere sanayi tesisleri ve evsel ısınma amaçlı kömür kullanımının, özellikle coğrafi koşullar dikkate alındığına kirliliğin ana sebebi olduğu vurgulandı.

Yeterli veri yok

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan ölçümlerdeki veriler yetersiz olduğu için, 2019 yılında 30 ilde yaşayan yaklaşık 18 milyon kişi (nüfusun %21’i) yıl boyunca soluduğu havanın kalitesi (PM10) konusunda yeterli veriye ulaşamadı.

Toplam 2 milyon 196 bin kişinin yaşadığı Eskişehir, Muş, Uşak ve Şırnak illerinde hava kirliliği seviyesi üç yıldır bilinmiyor. Ayrıca, kanserojen olan ince partikül madde (PM2.5) ölçümü yılın yüzde90 ve üzeri günde yapılmadığı için 60 ilde de yeterli veri bulunmuyor.

2019 yılında hava kirlililiğinin sağlık etkilerini hesaplamakta çok ciddi veri sıkıntısı yaşadıklarını belirten Platform’un Halk Sağlığı Uzmanları Derneği temsilcisi Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan şunları söyledi:

Kanserojen bir madde olan ince partikül madde (PM2.5) 60 ilde yeterli (yılda yüzde 90 gün ve üzeri) ölçülmüyor. Örneğin, 2019 yılında asgari düzeyde bile veri olmadığı için her 5 ilden 1’inde hava kirliliğinden kaynaklanan sağlık etkilerini hesaplayamadık. Acil olarak hem PM10 istasyonlarındaki ölçüm yapılan gün sayısı açısından veri kalitesinin iyileştirilmesi, hem de PM2.5 ölçümü yapılan istasyon sayısının artırılması ve mevzuatta PM2.5 için ulusal sınır değer belirlenmesi gerekiyor.

Santraller hala çalışıyor

Son dört yıl boyunca ölçüm ortalamalarına bakıldığında düzenli olarak yüksek derecede kirli hava soluyan Iğdır, Düzce, Manisa, Bursa, Kahramanmaraş, ve Afyon’da hava kirliliği sorununun çözülmeyen kronik bir sorun haline geldiği anlaşılıyor.

Ayrıca, Amasya, Bursa, Iğdır, Manisa’da yaşayanlar da son dört yıldır düzenli olarak yılın en az yüzde 68’inde (200 gün) mevzuatta belirtilen günlük sınır değerin üzerinde kirli hava soludu.Platform’un Greenpeace Akdeniz temsilcisi İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Onur Akgül şöyle söylüyor:

Son dört yıldır hava kirliliği riskli derecede yüksek olan Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde, iyileştirme yapıldığı söylenerek tekrar çalışmasına izin verilen Afşin-Elbistan A Kömürlü Termik Santrali ’nden her gün siyah dumanların yükseldiğini gösteren görüntüler geliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan, çevre mevzuatına uyabilmesi için gereken yatırımları yapmamış olan bu santrallerin çalışmasına izin vermemesini istiyoruz.

Bölgede çalışan iki kömürlü termik santralin çok yakınına altı yeni santralin daha inşa edilmesi planlanıyor ve sağlık etkileri hesaplanmıyor. Planlanan santrallerin yapılması, şehirdeki hava kalitesini daha da düşürecek, mevcut santrallerin neden olduğu hava kirliliğinden kaynaklanan sağlık sorunlarını daha da artıracak.

Türkiye’nin en temiz illeri

Türkiye’de yalnızca Ardahan, Tunceli, Rize, Artvin, Bitlis’te hava kirliliği üç yıl üst üste en düşük seviyede ölçüldü. Yine de, bu illerdeki hava kalitesi seviyelerinin bazıları Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kılavuz değerlerin üzerindedir.

Genlere etki ediyor

Raporda, hava kirliliğinin neden olduğu sağlık sorunları ile ilgili güncel bilgilere de değinildi. Hava kirliliğinin genleri etkilediğini söyleyen Platform’un Türk Nöroloji Derneği temsilcisi Doç. Dr. Semih Ayta şöyle konuştu:

Hava kirliliğinin genlerimiz üzerindeki etkisi, yaşamın tüm dönemlerinde eşit değildir. Gebelik öncesi, anne karnındaki dönem, erken çocukluk ve yaşlılık dönemlerinde partikül maddenin etkilerine yatkınlık artıyor.

Çocuk hastalarda yapılan çalışmalar, hava kirliliğinin genlerde yarattığı etki sonucu astım ataklarını tetiklediğini gösteriyor. Ayrıca, yeni çalışmalar partikül maddeye maruz kalmanın depresyon gibi mental hastalıklarla da ilişkili olduğunu göstermiştir.

Yapılan çalışmalar, uzun süreli hava kirliliğine maruz kalan kişilerin, ortaya çıkan kronik hastalıklar nedeniyle Covid-19 gibi virüslere yakalanma ve olumsuz etkilenme riskinin daha yüksek olduğunu belirtiyor.

Havadaki her 10 µg/m³’lük partikül madde (PM10) artışı, kalp ve damar sisteminden kaynaklı sorunlarda yüzde 0,7 ve solunum yolu kaynaklı sağlık sorunlarında yüzde 1,4’lük bir artışa neden olabiliyor.

Temiz hava solumak için öneriler

Platform, sağlıklı bir çevrede yaşamanın en temel şartlarından birisi olan hava kalitesini kalıcı olarak iyileştirebilmek için yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde tüm ilgili ve yetkili kurum ve kuruluşları aşağıdaki belirtilen konularda adım atmaya davet ediyor:

  • Tüm hava kalitesi ölçüm istasyonlarının veri kalitesinin arttırılması,
  • Kanserojen olan ince partikül madde (PM2.5) kirleticisinin tüm illerde ölçülmesi ve
  • İnce partikül madde (PM2.5) için ulusal sınır değerleri içeren mevzuat düzenlemeleri yapılması,
  • Çevre yatırımlarını tamamlamamış kömürlü termik santrallerin çalışmasına izin verilmemesi,
  • Planlanan sanayi tesisleri için sağlık etki değerlendirme yapılması,
  • Halk sağlığını merkeze koyan, sürdürülebilir istihdam ve krizlere karşı dayanıklı modeller oluşturmayı amaçlayan ekonomik toparlanma paketleri oluşturulması.

Temiz Hava Hakkı Platformu Hakkında

Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP), doğa koruma ve sağlık alanında çalışan 16 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmesiyle 2015 yılında çalışmalarına başladı. Platformun amacı, öncelikle kömürlü termik santraller olmak üzere; çevresel kirleticilere bağlı olarak ortaya çıkan hava kirliliğinin azaltılması, halk sağlığının korunması ve temiz hava hakkının savunulması için çalışmalar yapmak. Bileşenleri ise şu şekilde:

Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) • Çevre için Hekimler Derneği • Greenpeace Akdeniz • Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) • İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanları Derneği (İMUD) • Pratisyen Hekimlik DerneğiSağlık ve Çevre Birliği (HEAL) • TEMA VakfıTürk Nöroloji Derneği Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) • Türk Tabipleri Birliği (TTB) • Yeşil Barış Hukuk DerneğiYeşil Düşünce DerneğiYuva Derneği 350.org WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.