ManşetDoğaEditörün SeçtikleriVideo

Van Gölü’nün kıyısında ocak tehdidi

0

Haber: Ruşen Takva

*

Van’ın Gevaş ilçesi’nde, tarihi Ermeni Kilisesine de ev sahipliği yapan Akdamar Adası’nın karşı kıyısı maden ocağı tehdidi altında. Kıyıya 150 metre uzaklıkta ve Karayolları 11’inci Bölge Müdürlüğü’nün verdiği ruhsat ile Elit Yol Şirketi tarafından kurulan Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi, çevre örgütlerini ve uzmanları harekete geçirdi.

Yeşil Gazete adına, çalışmanın yapıldığı alana gittiğimiz an yanımıza koşarak gelen ve ocağın kurulduğu alanda arazisi olan ilçe sakini İkram Alan’ın sözleri ilk sözleri, “Memleket, kendi menfaati için susmuş. Ben tek başıma savaşıyorum, fakat o gün geldiği zaman hesabını soracağım” oluyor.

Gevaş; tarihi dokusu ve kültürel yapısının yanı sıra yetiştirilen tarımsal ürünlerle de bölgenin tamamında hatırı sayılır bir üne sahip. Buradan gelen ürünlerin şehir merkezinde kurulan pazarlarda, benzerlerine nazaran bir kaç katı fiyatla alıcısı oluyor. Arazisinin olduğu alana taş ocağı tesisi kurulan Alan, “…Biz bu arazilerden ürün alıyorduk, şimdi ürün de alamıyoruz. Burada ürün devri bitti. Ocaktan çıkan toz yüzünden ürünler nefes alamıyor.  Taş lazımsa git dağdan al. Yola yakın, insanların barınacağı yerde bu doğayı yok edemezsin” diyor.

 

Tesisin kurulduğu alanda İkram Alan’ın da altı dönüm arazisi bulunuyor. Karayolları, tesisin kurulduğu alan için kamulaştırmaya giderek dönümüne 30 Bin TL ödemiş. Alan’ın anlattığına göre şirket yetkilileri bu parayı almış, fakat arazi sahiplerine ödeme yapmamış. Kendisi gibi pek çok arazi sahibinin zarara uğradığını anlatıyor. Kamulaştırma sırasında yaşananlara öfkesini şöyle ifade ediyor Alan: “Karayollarını’nın verdiği parayı şirket yetkilileri devlet gibi davranarak el koydular ve bizim arazilerimize çöktüler. Elbet bir gün bulacağım ve paramı alacağım onlardan.”

Van Denizi

Van Gölü büyüklüğü sebebiyle yöre halkı tarafından deniz olarak kabul görüyor. Volkanik bir göl olan Van Gölü, aynı zamanda endemik tür olan inci kefali balığına ev sahipliği yapıyor. Kıyı ve sahilleri çoğu zaman Akdeniz kıyılarına benzetildiği için turist ilgisi de çok. Ayrıca kuş göçünün önemli duraklarından biri. Çevre Derneği (ÇEVDER) Başkanı Ali Kalçık da  Van Gölüne deniz demeyi tercih edenlerden. Gölün bölge için öneminden bahsederken, taş ocağının böylesi bir öneme sahip bir sahile 150 metre gibi kısa bir mesafede olmasının yol açacağı sonuçları şöyle dile getiriyor:

Taş yönetmeliğinde yaklaşık 42 madde olmasına rağmen bunun hiçbiri uygulanmıyor.  En önemli maddelerden biri de bu ocakların kapalı sistemde çalışması gerektiği. Yani kaynakta patlatma yapıldığı yerden, üretim standına kadar olan tüm sürecin kapalı olması gerekir. Bu ocakta ise hiçbir kapalı sisteminin olmaması, korumanın bulunmaması ve denize en az 500 metre mesafede olması gerekirken 150 metrelik bir mesafede olması hem merayı  hem tarım alanını hem de denizde yaşayan endemik türleri tehdit ediyor”

‘Birkaç istisna hariç, hiçbir tesis genelgeye uymuyor’

Aslında 2013 yılında yayınlanan genelge ile taş ocaklarının patlatılmasından, işlenmesine kadar kapalı sisteme geçilmesine karar verilmişti. Ancak Türkiye’de bulunan taş ocakları bu genelgeye uymadığı gibi denetlenmiyor da…

Taş ocaklarına karşı olmadıklarını söyleyen Ali Kalçık, yine de önemli bir şerh koyuyor:

Ekmek fabrikaları ne kadar değerliyse, taş ocakları da hayatımız için bu kadar gereklidir. Bugün yol yapımından imar yapımına kadar gerekli olan bu ocaklar, maalesef üretim aşamasında çok ciddi ihlaller oluşturuyor. Bu da hem çevre katliamına hem görüntü kirliliğine neden oluyor. Oysa 2013 tarihinde yayınlanan genelgeye göre taş ocağının patlatılmasından, işlenmesine kadar kapalı sistem olması gerekiyordu. Fakat bugün Türkiye’de bulunan taş ocaklarından birkaç tanesi hariç, hiç bir ocak bu genelgeye uymuyor. Özellikle Van’da sayıları yüzlere varan taş ocağı olmasına rağmen, hiçbir ocak tekniğine uygun üretim yapmıyor.  Üretime bu şekilde müsamaha gösteren özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Karayolları Müdürlüğü kendi koydukları yasalara aykırı davranıyor ve  ocakların tekniğe uygun olmamasına sebebiyet vererek dolaylı bir ihlal yaratıyor.

 

Gevaş’ta yaşananların insana ve doğaya saygısı olan herkese sorumluluk yüklediğine dikkat çeken Kalçık’ın çağrısı şöyle: “Özellikle yetkililer görevini yapmaya davet ediyorum.  Hem insan sağlığı hem canlı sağlığı için hem de buradaki endemik bitki organizmasını korumak üzere verilecek mücadele çok değerlidir. Maalesef yetkililer görevini yapmıyor ve kapitalist anlayışla her şeye para üzerinden bakıyor. Bu bakış açısı ise böylesi bir çevre katliamına neden oluyor. Bu tür olumsuzlukların önüne geçilmesi için insanlarımızın bu konuda duyarlı olması, doğamıza ve çevremize sahip çıkması gerekiyor. “

Turizmde öncelikli bölge

Karayolları’nın onay verdiği taş ocağına 1 kilometre mesafede tarihi bir mezarlık ve Selçuklu yapımı bir kümbet bulunuyor.  Çalışmanın yapıldığı kaya kütlesinin, burada bulunan tarihi yerlere uzanan bir damar olduğunu ifade eden TMMOB Van Yönetim Kurulu Üyesi Mihail Atik, “Önü alınmazsa burası koca bir maden ocağı haline gelecek” şeklinde konuşuyor.  Tarihi yapıların olması ve göle olan mesafesinden dolayı taş ocağının yapıldığı alan, aynı zamanda turizmde öncellikli bölge niteliğinde.  Tüm bunlara rağmen ocağa verilen izni eleştiren Atik şunları söylüyor:

Bu çalışma, resmi kurumların elleriyle gerçekleştiriliyor. Bizler doğayı ve gölü korumak için çöpleri, atıkları topluyoruz ama esas korumamız ve müdahale etmemiz gereken mesele bu ocaklar. Çünkü bunlar bölge geri dönüşü mümkün olmayan zararlar veriyor.  Hem coğrafik yapıyı hem Van Gölü’ndeki faunayı ve dokusunu hem buradaki kültürel yapıyı tamamen yok ve tahrip ediyor. Bunun resmi kurumların elleriyle ancak gayri resmi yollardan yapıldığının farkındayız.

 

Yaşanan tahribatın ardından ilgili kurumlara başvurular yapılmasına rağmen herhangi bir yanıt alınamamış. Atik “Biz tüm bu süreçle ilgili öncellikle kamuoyu oluşturmaya çalıştık ve ilgili kurumlara yazılar gönderdik.  İlgili kurum ve kuruluşları uyarmamıza rağmen maalesef geri dönüş yapılmadı ve müdahale edilmedi. Şimdi hem kamusal hem de hukuksal alanları kullanarak burayla ilgili gerekli ne varsa yapmaya çalışacağız” diyor.

Bir sağduyu çağrısında da Mihail Atik bulunuyor ve ekliyor:

Özellikle şunu istirham etmek istiyorum. Gerek bu bölgede yaşayan insanımız gerekse Türkiye’nin tamamının bilmesi gereken, buranın Türkiye’nin gerçekten nadir görülen ve olağanüstü güzelliklere sahip bir bölgesi olduğu gerçeğidir. Buraların bu şekilde tahrip edilip yok edilmesi yarın öbür gün aynen Hasankeyf gibi bir durumla karşı karşıya kalmamıza sebep olacak ciddiyettedir. Bu durum yaşanmadan, böyle bir olay gerçekleşmeden müdahale etmemiz gerekiyor. Bu anlamda ben tüm sağduyulu çevreleri ve kent insanını bu durum için müdahale etmeye karşı koymaya çağırıyorum.

İnşaat mühendisleri de karşı

Karayolları Bölge Müdürlüğünün vermiş olduğu ruhsat, mühendisler tarafından da sıkıntılı görülüyor. İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Fırat Durmaz ocağa değilse de yerine karşı olduklarını anlatıyor:

Taş ocağı Van Gölü’ne  500 metreden daha az bir bölümünde yer alıyor. Bu durum kabul edilemeyecek bir durum çünkü bir kere mevzuatlara aykırı. İnşaat Mühendisleri Odası olarak elbette taş ocaklarına karşı değiliz fakat, bu tür yerlerde taş ocaklarının yapılması ve buralara ruhsat verilmesi kabul edilemez ve yanlış bir durumdur.

Ocaklar Meclis gündemi’nde

HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan, Gevaş’ta yaşananları ve tüm yasaları rafa kaldırmış olan ocağı  Meclis gündemine taşıdı. Orhan’a göre, yasadışı bir şekilde yaşanan ekolojik tahribatın örnekleri, günden güne artmakta ve doğa geri döndürülemez bir şekilde yok edilmekte.

Orhan’ın Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum tarafından cevaplandırılmasını talep ettiği önergede, kültür ve turizm alanı içerisinde, Van Gölü kıyısına, yasa gereği maden kısıtlama alanı olan bir yerde açılan taş ocağının doğa katliamı yarattığına vurgu yapıldı. İlgili mevzuata göre uygun olmayan bir yerde açılan ocağın, orman dikim bölgesi olması gereken bir yerde açılmasının bölgenin flora ve fauna yapısını bozduğu belirtilen önergede şu ifadeler yer aldı:

“Denetimsiz madencilik ve Van Gölü havzasının jeolojik – jeomorfolojik yapısı nedeniyle göl habitatı her geçen dönem kirletilmektedir. Bu nedenle, havzanın insan faaliyetlerinden ve doğal jeolojik çevreden kaynaklanan tüm kirletici unsurlarının birlikte ele alınması, bütüncül çalışmaların yürütülmesi konusunda hızla projeler üretilmesi gerekmektedir. Van gölünün korunması için sahil çevresinin belirli bir yoğunlukta ağaçlandırılması, madencilik ve benzeri faaliyetlerin kısıtlanması gerekmektedir. Toprak kayması, sel ve erozyon gibi göl kirletici faktörlerin azaltılması, Van Gölü’ndeki ekolojik havzanın korunması amacıyla bütüncül bir politika uygulamak zorunludur.”

Orhan, Bakan Kurum’a cevaplaması istemiyle şu soruları yöneltti:

  • Van Gölü Gevaş sahilinde taş ocağı açılmasının gerekçeleri nelerdir?
  • Van Gölü Gevaş sahilinde açılan taş ocağı için usule uygun ÇED raporu verilmiş midir? Bu süreç hakkında bir soruşturma başlatacak mısınız?
  • Van Gölü Gevaş sahilinde, taş ocakları için 500 metre olması gereken sahile uzaklık kuralı neden ihlal edilmiştir? İhlal hakkında bir soruşturma başlatacak mısınız?
  • Van Gölü Gevaş sahilinde açılan taş ocağının Van Gölü’ne, Van Gölü’nde ve taş ocağı alanında yaşayan canlılara, İnci Kefali balığına etkileri üzerine bir araştırma yapılmış mıdır?
  • Orman dikim bölgesi olması gereken bölgede taş ocağı madeni ruhsatı verilmesi hakkında bir soruşturma başlatacak mısınız?
  • Taş ocağı ruhsatının iptal edilmesi amacıyla bir girişim başlatacak mısınız?
  • 2002-2020 yılları arasında Van Gölü sahilinin ağaçlandırılması amacıyla yürüttüğünüz herhangi bir çalışma olmuş mudur?

 

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.