İklim KriziManşet

İklim krizinin büyük ölçekli bir sonucu daha: Okyanuslar hızlanıyor

0
Rhode Island, Güney Kingstown’da bulunan Town Sahili’nde bir çocuk top oynuyor ve bilim insanları dünyanın dört bir yanındaki okyanus akıntıların hızlarında artış olduğuna dair insanları uyarıyor (Salwan Georges)

Yazan: Chris Mooney

Yeşil Gazete için çeviren: Verda Zincirkıran

*

Geçtiğimiz ay yayımlanan bir araştırmaya göre, okyanus dörtte üçünün hızı son on yıldır artıyor. Bu; iklim krizi ciddi biçimde artmadan görülmesi beklenmeyen büyük çaplı bir değişim.

Bu değişimi okyanus yüzeyindeki enerjinin artmasına neden olan kuvvetli rüzgarlar tetikliyor. Bu durum da akıntıların hızlanmasına ve okyanus sirkülasyonunda artışa yol açıyor.

Kitlesel mercan ölümleri hakkında ortak bulgular, balıkçılıktaki düşüş, Grönland ve Antartika‘da buz tabakalarının okyanus etkisiyle erimesi, giderek artan okyanus sıcaklık dalgaları ve yükselen deniz seviyeleri, son dönemde okyanuslarda fark edilen önemli etkenler arasında yer alıyor.

‘Dünya hastamız ve biz sera gazlarının semptomlarına bakıyoruz’

Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi’nde araştırmacı ve aynı zamanda Sciences Advances adlı bilim gazetesinin yazarlarından olan Michael McPhaden, “Dünya bizim hastamız ve biz, insan kaynaklı sera gazlarının, onda oluşturduğu semptomlara bakıyoruz” diyor.

Yakın zamanda yapılan araştırmalara göre, en üst 200 metrelik su tabakası incelediğinde yerküredeki okyanusların %76’sının hızında, özellikle de tropik sularda ve Pasifik‘te artış gözlemleniyor.  Hız artışının sebep olabileceği sonuçların tümü bilim insanları tarafından henüz bir netliğe kavuşturulmasa da kıtaların doğu sahilleri boyunca kilit bölgeleri etkileyeceği tahmin ediliyor. Bu, bazı durumlarda, denizaltı yaşamını oluşturan sıcak noktaların yok olmasına sebep olabilir.

Turuncu ile renklendirilen bölge, hızı artan okyanus sirkülasyonunu ifade ederken mavi renk  hızında azalma olan okyanus sirkülasyonlarını temsil ediyor. (Shijan Hu)

Araştırma, Çin’de, Avustralya’da ve ABD’de McPhaden ve başka uzmanlarla da birlikte çalışmış, Çin Bilimler Akademisi’nden bir araştırmacı olan Shijan Hu tarafından yürütüldü. Araştırmacılar, bir sonuca varabilmek adına, başka veri setleriyle birlikte Argo Floats isimli küresel bir ağı kullandılar.

Çalışma kapsamında, 1990’dan beri okyanusun üzerinde esen rüzgarların hızında her on senede bir %2’lik hız artışı gözlemlendi. Bu da, okyanuslardaki su akımında her on senede bir yaklaşık %5’lik bir artışa denk geliyor.

Söz konusu akıntılar çok hızlı hareket etmediği için, değişimi bir teknenin pruvasından fark etmek mümkün değil. Mesela, Pasifik’in Güney Ekvator Akıntısı, saatte bir mil kat ediyor. Yani McPhaden’e göre, bu akıntıda on sene sonra meydana gelecek hız artışı, bu değeri saatte 1,05 mil civarına taşıyacak.

Ancak gezegenin geri kalanı göz önünde bulundurulduğunda inanılmaz bir değişimi ve muazzam bir rüzgar enerjisi girişini temsil etmekte ve bu, henüz beklenen bir durum değildi.

Araştırmaya göre, aşırı iklimsel ısınma senaryoları arasında rüzgarın hızında küresel bir artış da yer alıyordu ancak bu değişimin yüzyılın sonunda tavan yapması beklenmekteydi. McPhaden’ın belirttiğine göre, bu durum aslında Dünya’nın, iklim değişikline karşı simülasyonların gösterdiğinden daha hassas olduğunu ortaya koyuyor.

Araştırmacalar, gözlemledikleri değişimin sadece sera gazı kaynaklı olduğunu ispat edemeyeceklerini kabul ediyorlar. Pasifik başta olmak üzere bütün okyanusların kendilerini tetikleyen doğal bir döngüsü var. Ancak, bilim insanları “doğal değişkenlik ile alakalı olamayacak kadar” büyük değişimler gözlemlediklerini belirtiyorlar.

Ve bu durum izole bir şekilde gerçekleşmiyor. Son zamanlarda okyanuslarda büyük değişimler kayda geçti. McPhaden, “Son 25 senede hızdaki artış miktarı deniz seviyelerindeki değişim ile parallelik göstermektedir ve bu iki veris seti arasında bir bağlantı olabilir” diyor.

Kuzey Atlantik Okyanus Akıntısı.

Küresel, devasa bir değişimi fark eden araştırmacılar henüz yerel sonuçlarını açıklığa kavuşturamadıklarını ifade ediyorlar. Ancak, bu etkilerin çok ciddi olacabileceği belirtiliyor.  Sydney New South Wales Üniversitesi’nde okyanus ve iklim uzmanı olarak çalışan Alex Sen Gupta, “Belki de en önemli sonucu, güçlü bir sirkülasyonun, gezegenin her bir yerine ısının artan yeniden dağılımı olabilir” diyor:“Bu durum, ısı dağılımlarını ve aynı zamanda iklim düzenlerini de etkileyebilir; ancak bu bağları kurmak için daha fazla araştırma yapmaya ihtiyaç var.”

Austin Texas Üniversite’sinde okyanus ve iklim uzmanı olarak görev yapan Edwar Vizy ise bilim insanlarının buluşlarının kayda değer olduğundan şüpheli ve aynı zamanda raporladıkları değişimin aslında o kadar da büyük olmadığı kanısında: “Eminim okyanus gözlemlerimiz 2000’li yılların başlarında iyileşmiştir, bu yüzden yeniden analizlerdeki değişimin ne kadarının, bu bilginin dahil edilmesinde bir etkisi olduğunu merak ediyorum”

Gezegenin nabzını ölçmek…

Şu ana dek iklim krizinin okyanus akıntılarına olan etkisi söz konusu olduğunda en çok ilgiyi Kuzey Atlantik bölgesi gördü. Burada bir ana akıntı sistemi var, (AMOC- Meridional Overturning Circulation) daha hızlı değil aksine daha yavaş akmakta. Ancak bu akım sadece rüzgarların etkisinde değil, aynı zamanda ne kadar suyun derinlere çöküp derin okyanusta güneye doğru akacağını belirleyen soğuk deniz suyunun yoğunluğu da akımı etkiliyor. Yani, sonuçlar birbirlerine tam olarak da zıt değil.

Söz konusu araştırmada McPhaden ve çalışma arkadaşları, Yerküre’nin etrafında okyanus havzalarının batı taraflarında bir takım okyanus akıntıları bulduklarını ve bunların hareketlerini değiştirdiklerini, bazı durumlarda da şiddetlendiğini dile getirdi. Bu akıntılar, yeni yerlere ılık sular taşıdıklarında ayrıldıkları bölgeleri aşırı sıcaklığa terk ediyor. Bu değişimler de okyanus rüzgarlarının değişimlerinden etkilenmekte, dolaysıyla da birbirleriyle ilişkili olabilirler.

Örneğin Avustralya ve Tazmanya’nın doğu sahillerinde Doğu Avustralya Akıntısı olarak bilinen akıntı bölgeye göre daha ılık olan suları Tazmanya sahillerine getirip bir zamanlar yeşermiş olan o bölgeye has varekli orman ekosistemini yerle bir etmekte. Yeni yapılan araştırma bu bölgede akıntıların yoğunlaştığını tespit etti. “Bunların birbiriyle ilişkili olduğunu söyleyen zorlayıcı bir mantık var” diyor McPhaden.

Ancak yapılan bu çalışma yerel etkiler üzerine odaklanmayıp küresel resmi gözetiyor. McPhaden: “Gezegenin bir tür nabzını ölçmek gibi… Bu tür bir sonucun bu kadar güçlü bir şekilde gelmesi şaşırtıcı” diye konuşuyor.

Makalenin İngilizce Orijinali

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.