Manşetİklim KriziKoronavirüs Salgını

Koronavirüs ile mücadelede iklim değişikliğinden edindiğimiz dersler

0
Fotoğraf: Maria Medem

*Somini Sengupta’nın  NY Times için kaleme aldığı yazı Yeşil Gazete tarafından çevrildi.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Çarşamba günü koronavirüse verilen küresel cevabı şu cümleyle anlattı: “Alarm verici seviyede eylemsizlik”. Bu tabir, iklim değişikliği alanında çalışan herhangi birine tanıdık gelmiştir. İşte bu yüzden de ısınmayı yavaşlatmaya yönelik küresel çabalar, salgını yavaşlatma çabası için uyarıcı bir hikaye sunuyor.

Georgia Teknoloji Enstitüsü’nde iklim bilimci Kim Cobb, bu hafta uzaktan verdiği bir derste “Her ikisi de kaybı en aza indirmek için erken ve ciddi eylem talep ediyor” dedi ve ekledi: “Neyin üzerine kumar oynadığımızı ve yeterince erken davranmayarak neleri kaybettiğimizi iş işten geçince anlayacağız.”

Dr. Cobb gibi bilim insanları yıllardır gezegenin ısınma eğrisini düşürmek için dünya liderlerine uyarıda bulunuyor. Bunun yerine ise emisyonlar katlanarak artıyor. Sonuçlarını ise şimdi görüyoruz: Florida’da üç ay süren seller, rekor sıcaklık ve kuraklık yaşayan Avustralya’daki yangınlar, Avrupa’daki ölümcül sıcak hava dalgaları…

‘İklim değişikliğinin ivmelenmiş hali’

New York Üniversitesi’nde iklim ekonomisti Gernot Wagner ise virüsü “iklim değişikliğinin ivmelenmiş hali” olarak nitelendiriyor. Peki, iklim risklerini neden ciddiye almadık? Burada politika ve psikoloji büyük rol oynuyor.

Engelleyen güçlü bir endüstri olduğunda değişim oldukça zor. Fosil yakıt endüstrisi iklim bilimi inkarcılığını toplum bilincine dayattı. Gezegeni ısıtan gazların emisyonunu azaltmaya yönelik politikaların karşısında lobi yaptı ve başardı da: Amerika Birleşik Devletleri tarihin en fazla sera gazı salan ülkesi ve iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini ortadan kaldırmak için tasarlanan Paris Anlaşması’ndan çekilen tek ülke.

Bu hafta da koronavirüs ile ilgili bilimsel kanıtlara yönelik ayrı bir saygısızlık gündemdeydi. Hatta bu durum Science dergisinde alışık olmadığımız bir yazıya sebep oldu. Başkan Trump’ın bilimin temellerini tekrar tekrar sorguladığı ve yönetimin bilimsel araştırma için kaynakları kestiği bir dönemde koronavirüs aşısı talep ettiğinin söyleyen yazıda “Hem beğenmediğinde bilimi aşağılayıp hem de birden bilimin talep üzerine üretemeyeceği bir şeyi vermesi için ısrar edemezsin” denildi.

Yarını düşünmede kötüyüz

Bir yandan da insan psikolojisi var. İklim değişikliğinde olduğu gibi, salgınla yüzleşen kolektif yeteneğimiz beyinlerimiz tarafından şekillendiriliyor. Ve biz yarını düşünmek konusunda oldukça kötüyüz.

Princeton Üniversitesi’nde davranış bilimci Elke Weber “gelecek ihtimallerle uğraşan iklim değişikliğini algılamak bizim için zor ve çoğu kişi için bundan korkmak çok zor” dedi. Weber, “Olduğumuz yeri ve zamanı düşünmek konusunda evrimleştik. Gelecekle ilgili kararları planlamada çok kötüyüz” diye ekledi.

Gelecek çok uzak olmasa bile bu doğru gibi görünüyor. Araştırmacılar, Kuzey Kutbu’nun 20 yıl boyunca yaz aylarında buzsuz olmaya devam ettiğini, Amazon yağmur ormanlarının 50 yıl içinde bir savana dönüşebileceğini söylüyor.

Görsel: Maria Medem

Sorumluluk liderlerde

Burada da virüse karşı koyma yeteneğimiz için çıkaracağımız dersler var. Tam olarak yarını düşünen bireyler olmada kötü olduğumuz için, ekonomistler ve psikologlar liderlerin kendimizi gelecekteki riske karşı korumamızı sağlayan politikalar yürürlüğe koymasının daha önemli olduğunu söylüyorlar.

Koronavirüs için bunun şimdilik çok masraflı gözüktüğünü söyleyen Dr. Wagner, bunun çok da ileri olmayan gelecek için büyük fırsatları olacağını belirtiyor ve “Zaman ölçeği sıkıştırılmış olsa da, görünüşe göre ne yapacağımızı bilmiyoruz” dedi.

Bilim insanları, ortalama sıcaklıkların endüstri öncesi seviyelere kıyasla 1.5 santigrat derece veya 2.7 santigrat derece ısınmasının önüne geçmek için küresel emisyonların önümüzdeki on yılda yarı yarıya azaltılması gerektiğini defalarca söyledi. Bunu yapamamak ise kıyı şeridinin sular altında kalması, kötüleşen yangınlar ve kuraklık gibi felaketleri 2040 gibi erken dönemlerde yaşamaya sebep olacak.

Bu uyarılar politikada bir değişimi yaratmıyor. Bize dirsek içine hapşırmanın iklime denk gelen önlemini uygulamamız söylenmedi. Uçak kullanımı azaltmada teşvik edilmedik. Onun yerine, satışlar artıyor. Amazon soya ve sığır üretmek için daha da çok yanıyor.

İnsan hayatına yönelik tehditler çoktan hissedilmeye başladı. Hükümet kurumlarına göre, 2018’de Cape Town çevresindeki yaşanan kuraklık iklim değişikliğine bağlıydı. Geçen yaz Batı Avrupa’daki sıcak dalgaları yüzlerce ek ölümle sonuçlandı. Sadece İngiltere’de, iki ay boyunca, çoğunlukla yaşlılar olmak üzere 892 ölüm daha yaşandı, Fransa’da ise bu sayı 1.435 idi.

Chicago Üniversitesi’nde bir grup araştırmacı tarafından yapılan araştırma 2100 yılına gelindiğinde iklim değişikliğinin bugün kanser ve bulaşıcı hastalıktan ölenlerin sayısı kadar insanı öldüreceğini öne sürdü. Avrupa sıcak dalgalarında olduğu gibi, bu yükü taşıyacaklar toplumdaki en savunmasızlar olacak. Araştırma “Bugünün yoksulları, iklim değişikliğinin küresel ölüm risklerinde orantısız olarak yüksek bir pay taşıyorlar” sonucuna varıyor.

Ekonomiyi canlandırmak mı yeşil politika uygulamak mı?

Ancak işte bilinmeyen büyük şey şu: Pandemi sonrası küresel ekonomiyi canlandırma çabası, iklim değişikliğini önlemek yerine gezegenleri ısıtan gazların emisyonlarını hızlandıracak mı? Bu, dünyanın Çin ve ABD gibi büyük ekonomilerinin yaşadığımız anı yeşil büyüme politikaları uygulamak veya fosil yakıt endüstrilerini desteklemeye devam etmek için kullanmasına bağlı.

Kasım ayında Glasgow’da Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenecek, ülke başkanlarının ve başbakanlarının sera gazı emisyonlarını azaltılmasına yönelik baskı altında bir araya gelecekleri iklim görüşmeleri, küresel iklim hedefleri için oldukça kritik bir yıl olacaktı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, dünya liderlerine daha iddialı hedefler duyurmak ve “fosil yakıtlara yönelik geniş ve savurgan sübvansiyonları” durdurmak için çağrı yapmıştı. Bu hafta yaptığı konuşmada Guterres, iklim ve sağlık krizlerinin işaret ettiği bir başka açığa işaret etti ve şu ifadeleri kullandı:

Önümüzdeki aylarda güveni yeniden inşa etmemiz gerekiyor. Anlamlı sonuçlar elde etmenin tek yolunun uluslararası işbirliğinin olduğunu göstermemiz gerekiyor.

 

 

 

 

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.