Hafta SonuHaftasonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Bitkiler bize ne anlatmaz?

0

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Aslında bitkiler bize hiçbir şey anlatmaz. Çünkü onların böyle bir derdi yok, anlatmak onlar için ihtiyaç da değildir. Anlatmak belki bazı hayvanlara, ama özellikle insana mahsus bir eylemdir. Her sözümüzle, her davranışımızla, giydiğimizle, yediğimizle, yaptığımızla ve hatta yapmadığımızla birilerine, bir yerlere, hiç olmadı evrene mesaj gönderme derdi, insana ait bir kusurdur. Kusurdur, evet. Doğada anlatmak ya da anlamak gibi bir şey bana göre hiç olmadı.

Örneğin, bu yazıyı dönem arası kaçamağı olarak oğlumla birlikte geldiğim bir otelin lobisinde yazıyorum ve tam şu anda karşımdaki koltuğa bir serçe kondu. Bildiğiniz şirin bir serçe. Acaba bana bir şey mi anlatmak istiyor diye düşünürsem, kendimi çok yüceltmiş olurum. Bir serçe bana neden bir şey anlatmak istesin ki? Otelin lobisine girmiş onlarca serçeden biri ve kendi yaşamsal dürtüleriyle gelip benim karşımdaki koltuğa kondu. Zaten az sonra da uçup gitti, hepsi bu. Bunda bir anlam aramak, serçenin eyleminde bir mesaj arayışına girmek bütünüyle yersiz.

2019’un ilk yarısında wood wide web haberleri geleneksel ve dijital ayırımı yapmadan bütün medyayı sarmıştı. BBC’nin çevre sorumlusu Claire Marshall 15 Mayıs 2019 tarihinde konuyu “Ağaçların sosyal ağı haritalandı” başlığıyla haberleştirmişti.[1] Detayına girmeden, özet olarak aktarmak gerekirse, ağaçların köklerinde bulunan bazı mantarlar ağaçların birbirleri ile iletişim kurmalarını sağlıyordu habere göre. Nature gibi saygın bir dergide yayımlanan, 70 ülkede bir milyon 200 bin ağacın üstün teknoloji kullanılarak incelenmesi yoluyla elde edilen bulgulara itiraz edebilmek için aynı yöntemle gözlemler yapıp sonuçlar elde etmek gerekir. Zaten bu bulgulara itiraz etmek gibi bir niyetim de yok. Bilimin dediği elbette doğrudur. Ancak, benim aklımın yatmadığı konu şu: Bu bulgulara dayanılarak ağaçların birbirleri ile iletişim kurduğu söylenebilir mi? Yani ağaçlar birbirlerine bir şeyler anlatmakta mıdır?

Aslında bitkiler ya da ağaçlar arası iletişim ilk kez konuşulan bir konu değil. Daniel Chamovitz’in Türkçeye de çevrilen “Bitkilerin Bildikleri: Dünyaya Bitkilerin Gözünden Bakmak” adlı kitabındaki[2] Yaprak Misafiri Olmak başlıklı bölümde anlatılanları sizlere özetleyeyim:

1983 yılında bir grup bilim adamı bitkilerin birbirine mesaj ilettiğini, yaprak yiyen bitlerin saldırısına uğrayan bitkilerin civar bitkileri uyardığını iddia etti. Buna ilişkin haberler kısa süre içerisinde Science dergisinde bile boy göstermeye başladı.

Örneğin Washington Üniversitesinden David Rhoades ve Gordon Orians tırtıl saldırısına uğrayan söğüt ağaçlarının yakınındaki ağaçların yapraklarında fenollü ve tanenli kimyasallar saptayarak, bu kimyasalların zarar gören ağaçların uyarısı ile diğer ağaçların direnç kazanmak için oluşturduğu bir tepki olduğunu ve zarar gören ağaçların uyarıyı havadan feromon[3] yoluyla ilettiklerini iddia ettiler. Kısa süre içinde önemli bütün basın-yayın organları bitkilerin birbirleri ile konuştuğunu içeren haberlerle çalkalanıyordu.

Meksika Irapuato’daki Araştırma ve Geliştirme Merkezinde çalışan Martin Heil ise bu haberlere mesafeli yaklaştı. Ekibiyle birlikte burada aktarmanın gereksiz olduğu bir dizi hassas deneyle aslında olanın şu olduğunu ortaya koydu: Böcek ya da tırtıl saldırısına uğrayan bitki, yapraklarından bazı kimyasallar salgılayarak geri kalan kısmının zarar görmemesine çaba harcar. Yakınında bulunan diğer bitkiler de zarar gören bitkinin saldığı bu kimyasallardan etkilenerek kendi savunma mekanizmalarını devreye sokarlar. Yani ne zarar gören bitki diğerine bir mesaj iletir ne de diğer bitki zarar görenden ya da bir başka bitkiden mesaj alır. Olup biten her şey burnumuza sinek konduğunda refleks olarak elimiz burnumuza götürmemiz gibi doğal bir etki-tepki meselesi. Sineğin bize, elini salla ve beni öldürmeye çalış gibi bir mesaj verdiğini kimse iddia edemez.

Bitkilerin üstün pek çok özelliği vardır. Ama bunları insansı tabirlerle açıklamaya çalışmak bitkilere saygısızlık etmek anlamına gelir. Örneğin bitkiler ışığı algılar ve hatta farklı renkteki ışıklara farklı tepkiler verirler. Sırf bu özelliklerini bildiğimiz için çiçekli bitkilere istediğimiz mevsim çiçek açtırabiliyoruz. Ama buna dayanarak bitkilerin gördüğünü söyleyemeyiz. Veya Venüs Kapanı (Dionaea muscipula) bitkisinin yapraklarıyla böcek avlamasından yola çıkarak onların düşündüğünü, plan yaptığını ve karar verdiğini de söylemek saçma olur.

Bitkileri ya da ağaçları insansı kavramlara oturtmaya çalışmak insanın şişkin egosunun sonucundan başka bir şey değil. Bitkiler konuşmazsa, görmezse, iletişim kurmazsa, koku almazsa daha mı değersiz olurlar? Yahut ancak bunları yapabilen canlılar mı değerlidir? Kabul, biz insanlar ve diğer hayvanlar evrim sürecinin daha geç halkalarıyız; Daha gelişmiş yaşam formlarıyız. Ama daha değerli değiliz. Tersine bitkiler hayvanlardan çok daha fazla değerliler. Evet, hayvanlar, özellikle böcekler ve kuşlar olmazsa bazı bitkilerin üreme ve çoğalma sistemleri sekteye uğrar. Ancak, doğa buna mutlaka bir çözüm üretir. Uyanlar yaşar, uyamayanlar yok olur. Lakin bitkiler, hayvansız bir dünyada yine olur. Peki ya hayvanlar ve kasım kasım kasılan insan bitkiler olmadan var olabilir mi?

Tekrar başa dönelim; Bitkiler hiçbir şey anlatmazlar. Onların anlatmak, mesaj vermek gibi bir dertleri hiç olmadı, olmayacak da. Onlara bu tür yakıştırmalar yapmak, onların ne kadar muhteşem olduğunu görememek ve kendinin ne derece zavallı olduğunun ayırdına varamamakla ilgili. Doğada renk renk tüyleriyle zarafet içinde yaşayan papağanı alıp kafeste tuttuğunuzda ve ona şu kadar kelimeyi tekrarlamayı öğrettiğinizde onu daha değerli bir canlı haline getirmiyorsunuz. Ya da bir köpeğe 50 farklı komutu anlayıp gereğini yerine getirmeyi öğrettiğinizde o köpek doğada daha iyi bir işlev yerine getirmiyor. Bırakalım diğer canlıları insanlaştırmayı. Onlar çok basit yaşıyorlar ve onun için bu kadar temiz ve masumlar. Konuşan, anlatan, mesaj ileten bitkiler varsa eğer, onların dedikodu yapmalarını, hakaret etmelerini, yalan söylemelerini de ister miydiniz?

***

[1] İlgili habere https://www.bbc.com/news/science-environment-48257315 adresinden erişilebilir.

[2] Metis Bilim 35. Beşinci Baskı, sf.41-51. ISBN: 978-605-316-136-3

[3] Aynı bitki ya da hayvan türleri arasında sosyal ilişkileri düzenleyen kimyasal madde. Yunancada hormon taşıyan anlamına gelir. Çiftleşme, toplanma, alarm ve iz-işaret gibi feromon türleri bulunmaktadır.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.