Hafta SonuHaftasonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Plastik ne hayatımızın, ne de doğanın bir parçasıdır!

0

Geçtiğimiz günlerde mail kutuma düşen bir mailde aynen şu ifadeler yer alıyordu “Son dönemde plastiğin çevreye zararlı olduğu yolunda yayınlar yapılmakta ve halk yanlış yönlendirilmektedir. Federasyon olarak önümüzdeki dönemde toplumu bilinçlendirmek adına çalışmalarımızı derinleştireceğiz”.

Maili gönderen plastik üreticilerinin oluşturduğu bir federasyondu. Plastiğin önemine ve ekonomik getirisine değinen mailin ana teması, plastiğin aslında zararlı olmadığının topluma anlatılmasını sağlamaktı. Nitekim öyle de oldu. Bu mailin üzerinden daha bir hafta geçmeden, plastiğin hayatımızın bir parçası olduğunu anlatan reklamlar dönmeye başladı. Reklamların ana fikri, plastiğin hayatımızda yeri olduğu, ancak doğada yeri olmadığıydı. Sorumluluk ise tamamıyla vatandaşa yükleniyordu. Yani üreticiler ne kadar isterlerse üretebilirler ancak bunun çevrede yarattığı tehlikeler kesinlikle kullanıcılardan kaynaklıdır. Üreticilerin yaymak istedikleri algı tam olarak bu. Üreticilerin kar elde etmek dışında bu konuda önerdiği neredeyse hiçbir şey yok.

Bu maille birlikte başka haberler de düştü. Bunlardan biri, midesinde 100 kg plastik ile karaya vuran bir ispermeçet balinası, diğeri de plastikler yüzünden ölen 570 000 hermit yengeci olduğunu anlatan haberlerdi. Bunlar tabii ki milyarlarca dolar ihracat yapan ve yıllık milyonlarca ton üretim yapan üreticileri ilgilendirmiyordu. Çünkü onlara göre plastiğin doğada meydana getirdiği zararın tek sorumlusu tüketicilerdi. Yoksa sattıkları ürünlerin ambalajlarının tek kullanımlık olması onların hiç mi hiç derdi değildi.

Suçlu ölen balinalar ve tüketiciler mi?

Bu durum kısmen de olsa anlaşılır. Çünkü üreticiler plastikle ilgili meselenin normunu kendileri belirlemek istiyor. Bunu da plastiğin hayatımızın zorunluluğu olduğu üzerinden kurulmasını istiyor. Böylelikle plastiğin yarattığı kirliliğin de sorumluluğu tüketiciye yüklenebilir. Nitekim öyle de oluyor. Üreticiler, plastik poşet ücretlendirmesinden, hiçbir anlamı olmayan tek kullanımlık plastiklerin yasaklanmasına, ambalajların depozitolu olmasından yeniden tasarlanmasına kadar her türlü önleme karşı çıkıyor ya da bir şekilde itiraz ediyor. Örneğin sahillerde bulunan tonlarca ham plastiğin sorumlusu beceriksiz üreticiler ve onları denetlemesi gereken yetkililer değil, plastiği tüketmek zorunda kalan vatandaşlar. Benzer şekilde, plastik balıkçı ağına takılarak ölen balinanın sorumlusu plastik ağ üretimini teşvik eden üreticiler, onları kullanan balıkçılar ve bunları denetlemek zorunda olan yetkililer değil de vatandaşlar.

Bu örnekler daha da çoğaltılabilir. Ancak, normu belirleyerek, sorumluyu da tayin etmeyi planlayanların unuttuğu bir şey var ki o da bıraktıkları kimyasal parmak izleri. Plastiklerin içerdikleri kimyasal zehirlerden hiç bahsetmeyen ve sadece plastiğin hayatımızı kolaylaştırdığından bahseden üreticiler, bıraktıkları kimyasal parmak izlerini unutmuş görünüyor.  Her ne kadar reklam ile ya da manipülasyonla algı yönetimi yapılmaya çalışılsa da her şey gayet açık ve net ortada. Plastik üretimi her yıl artmakta ve buna bağlı olarak plastik kirliliği de büyümekte. Bunun tartışılacak bir tarafı da artık kalmamıştır.

Plastik hayatımızın bir parçası değil, çevre suçu

Plastiğin zararsız olduğu ya da bizim ona muhtaç olduğumuz manipülasyonuyla öne sürülen tüm argümanlar çökmeye mahkûmdur. Plastiğin kendisinin canlılar için boğucu özellikte olduğu ve eklenti maddelerinin de hormon bozucu olduğu tartışmasız olarak ortaya konmuş gerçeklerdir. Bu gerçekleri saklayan danışmanlar ya da lobiler büyük bir çevre suçuna da ortak olduklarını unutmamalılar. Nasıl ki 1940’larda sigara üreticilerinin yalan yanlış propagandalarla sigara içiciliğini arttırmak için kullandığı yöntemler çökmüş ve sigara içiciliği ile birçok hastalık arasında direkt bağlar kurulmuşsa, benzer şekilde plastik kirliliği ile birçok çevre suçunun da bağlantılı olduğu ortaya konulmuştur. 1940’ların yöntemlerini taklit edip bu yöntemi “plastik dosttur” ya da “plastik hayatımızın bir parçasıdır” gibi zırvalarla tekrarlamaya çalışanlar, bu çevre suçunun birincil ortağıdır. Plastik ne hayatımızın bir parçasıdır ne de dostumuzdur. Plastik çevre suçunun nedenlerinin başında gelmektedir.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.