Kanal İstanbulDoğaEkolojiManşetTürkiye

Devletin kurumları da Kanal İstanbul’a karşı

0

Kanal İstanbul’a lişkin devam eden ÇED sürecinde görüşünü ileten Orman ve Su işleri Bakanlığı’nın barjlar havzasından geçmesi planlanan projenin kenti susuz bırakabileceğini belirttiği ortaya çıktı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ÇED süreci kapsamında görüşüne başvurduğu Orman ve Su İşleri Bakanlığı DSİ Etüt, Planlama ve Tahsisler Dairesi Başkanlığı, 20 Mart 2018 tarihinde kapsamlı bir şekilde görüşünü iletti. ÇED görüşünde; projenin Türkiye’nin vizyon projesi olduğu belirtilirken “Projenin gerçekleşmesi esnasında İstanbul’un içme suyu kaynaklarını etkilemesi bakımından bazı hususlara dikkat edilmeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır” denildi.

Cumhuriyet’ten Mahmut Lıcalı’nın haberine göre, Bakanlığın ÇED görüşü yazısında; projenin en uygun koridoru olarak seçilen alternatif incelendiğinde, kanalın Terkos Gölü’nün doğusundan geçip Sazlıdere Barajı ve Küçükçekmece Gölü’nü kullanarak Marmara Denizi’ne ulaştığının görüldüğü kaydedildi. Söz konusu güzergâhtan geçen kanalın Terkos Gölü besleme havzasını, Terkos-Kâğıthane içmesuyu isale hatlarını, Terkos-İkitelli isale hatlarını kestiği, Sazlıdere Barajı’nı devre dışı bıraktığı belirtildi.

“Su kaybı 70 milyon metreküp olacak”

İstanbul’un içme suyu temin sisteminin dört ayaktan oluştuğu belirtilen yazıda; dört ayaktan biri olan Sazlıdere-İkitelli İçmesuyu Sistemi’nin su kaynağının Sazlıdere Barajı ve Terkos Gölü olduğu ifade edildi. Görüş yazısında; projenin alternatif olarak belirtildiği şekliyle yapılması durumunda Terkos Gölü’nün doğusunda kalan yaklaşık 20 kilometrekarelik bir su toplama havzasının devre dışı kalacağı ifade edildi. Yazıda ayrıca toplam su kaybının 70 milyon metreküp olacağı belirtilirken, İstanbul’un halihazırda 5 milyon nüfusunun su ihtiyacını karşılayan 15 yıl sonra da 7.5 milyon nüfusun su ihtiyacını karşılayacak olan Sazlıdere-İkitelli sisteminin devre dışı kalacağı kaydedildi.

427 milyon metreküp içme suyu 

Bakanlığın görüş yazısında; gerek Terkos Gölü’nün yıllık 140 milyon metreküp, gerekse Yıldız Dağları’ndan gelen 235 milyon metreküp ve Sazlıdere Barajı’ndan temin edilen 52 milyon metreküp olmak üzere toplam 427 milyon metreküp içme suyunun elden çıkmasının İstanbul’u bir anda susuz bırakabileceği ve bu konuda önlemlerin alınması gerektiği vurgulandı.

Tuzlu su riski

Bakanlığın görüş yazısında; en olumsuz durum senaryosu olarak da çeşitli bilgilere yer verildi. Yazıda, kanal açılarak su verildikten sonra kırık ve çatlaklardan Terkos Gölü’ne tuzlu suyun  giriş yapması, Terkos Gölü su kaynağının elden çıkması ve İstanbul’un büyük bir bölümünün susuz kalması ile neticelenebileceğinin göz önünde  bulundurulması uyarısı yapıldı.

DHMİ de uyarmış sonra geri çekmişti: İstanbul Havalimanı kullanılamaz hale gelir

Geçtiğimiz günlerde de ÇED sürecinde görüşü istenen kurumlardan Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin (DHMİ)  projenin İstanbul Havalimanı’nı kullanılmaz hale getireceği yönündeki görüşünün iki hafta içerisinde değiştirildiği anlaşılmıştı.

“Kanal İstanbul projesi nedeniyle havalimanının uçuşa imkânsız hale geleceği ve projenin en batıdaki pistin üzerinden geçtiği” görüşünün sehven yazıldığı gerekçesiyle değiştirilmesine tepki gösteren CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, “Ahbap-çavuş ilişkisi, cemaat üyeliği ve biat bürokraside yer bulma ve yükselmenin anahtarı olmuş. Peki, bu durumda liyakat sahibi kamu görevlisine ne oluyor? Doğru olanı söylediği için baskı görüyor, geri çekiliyor” demişti.

İstanbul Havalimanı henüz açılmadan hazırlanan yazıda şu görüşler ifade edildi:  “Dünyanın açılmasını merakla beklediği, asrın projelerinden biri olan İstanbul Yeni Havalimanı’nın mânia planı içinde kalan Kanal İstanbul proje alanının bir kısmı mevcutta inşaatı tamamlanan en batıdaki pistin üzerinden geçmekte, diğer alanlar ise yaklaşma-kalkış yüzeyi, iç yatay yüzey ve konik yüzeyde kalmaktadır. Bu proje ile İstanbul Yeni Havalimanı’nın uçuşa açılması imkânsız olacaktır. Kanal İstanbul ve İstanbul Yeni Havalimanı projeleri birbirine zarar verici değil, tamamlayıcı olmalıdır.” Yazıda, tüm pistlerin kullanıma açıldığında günde 3 bin 500 uçak trafiğinin olacağı öngörülen havalimanına gölge düşürmemesi açısından Kanal İstanbul projesinin uygun görülmediği belirtildi.

ÇED kapsamında olumsuz görüş bildirilen yazıdan tam bir hafta sonra 22 Mart 2018 tarihinde DHMİ Genel Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ikinci bir yazı göndererek ilk yazıda yer alan görüşlerin “sehven” (yanlışlıkla)  yazıldığını ifade etti; Kanal İstanbul Projesi ÇED başvuru dosyası hakkındaki nihai görüşlerimiz, yapılacak olan detaylı inceleme ve değerlendirmeden sonra Bakanlığınıza gönderilecek” dedi.

 

You may also like

Comments

Comments are closed.